MAKALELER

Sevgili Doktor - Adana Şehir Tiyatrosu

2010.04.08 00:00
| | |
16211

Adana Büyükşehir Belediye/Şehir Tiyatroları'nın neleri gerçek kılarak başarıya ulaştıklarına şahit oldum...

    Çehov Hikayelerinden Harika Bir Oyun

   Belirli bir süre tiyatral değerlendirmelerde bulunmak ve “Sabancı Uluslar arası Tiyatro Festivali” ni izlemek için memleketim Adana'da olduğum mart ayının son haftası içerisinde izledim “Sevgili Doktor”u. Adana Büyükşehir Belediye/Şehir Tiyatroları'nın neleri gerçek kılarak başarıya ulaştıklarına şahit oldum. Bölgesel anlamda tiyatral kültürün şehrin kimliğine yerleştiğini gördüm. Adana'da yaşayanlar Eskişehir insanı gibi sanat dünyası zengin insanlardan oluşmakta. Toplum kültürel dejenereye maruz kalmadan büyük işler yapıyor. Devlet Tiyatrosu, Şehir Tiyatrosu ve onlarca özel tiyatronun içinde bulunduğu 'Adana Tiyatro Derneği' de tiyatral alanda büyük işler yapmaya çalışan büyük şehirlere ders niteliğinde göndermeler yapıyor. Anadolu'ya açılan tiyatro ödüllerinin bu sene atladığı önemli bir şehir Adana…
 
    Antan Çehov'un (Aksırık, Mürebbiye, Cerrah, Baştan Çıkarma, Boğulan Adam, Oyunculuk Sınavı, Biçare Kadın, Uzlaşma) kısa öykülerinden oluşan oyun, Amerika'nın en önemli oyun yazarlarından Neil Simon'un tiyatral uyarlaması ile sahnelerde yaşam buluyor. Çehov'un Çarlık Rusya'sının nasıl ahlaki bir çözülme içine girdiğini irdelediğini; o dönem Rusya'sını hastalanmış bir insanı tedavi etmeye çalışan doktor gibi incelediğini görüyoruz. Niel Simon gibi usta bir kalemin elinden kısa tiyatrolar olarak çıkan öyküler, Çehov'u okuyanlar için şaşırtıcı olmasa gerek. Öyküleri defalarca okuyan birisi olarak, oyun boyunca Çehov'un kaleminin sahnede gezindiğini gördüm. Simon, asal konuları bozmadan -ki diyaloglar bile aynı- harika bir iş çıkarmış. Dünya tiyatrosuna tarifi zor bulunur bir metin kazandırmış.
 
    Oyunu Coşkun Irmak sahneye koymuş. Oyunu sahneye aktarırken sade sahne anlayışını benimsemiş. Zor ve karmaşık örgüye sahip ayrı hikayeler bu sayede sahnede rahatlıkla oynanmış. Adana Şehir Tiyatrosu'nun sağlam oyuncu kadrosunu da unutmamak lazım. Yıllarını bu işe vermiş ustaları ve genç yetenekleri bir araya taşıyan sistematik harika işliyor. İstanbul'a sıkışıp kalan biz eleştirmenlerin bu güzelliği mutlaka görmesi gerekir.
 
    Işık tasarımda Yüksel Aymaz farklılığı ortada her zamanınki gibi. Ama Sayın Aymaz başarısının yanında biraz da aceleci olmanın kurbanı olmuş. Sahne grafiğini iyi tespit edememiş. Bu yüzden köşelerde kararmalar mevcut. Oyunun ilerleyen safhalarında karakterlerin yüzlerinde gölgeler oluştu. Bu durum çok önemli… Perde arkası ışık tekniği ile oluşan oyunlar Sayın Aymaz'ın uyguladığı iyi teknik olarak yerini alıyor. 


 
Dekor/Kostüm Tasarımı'nda Nalan Türkoğlu'nu görüyoruz. Rusya'nın o yıllardaki insan figürünü iyi analiz etmiş tasarımcı. Kostümler yerinde. Konuya göre değişen elbiselerin güzelliği her bölümde kendisini hissettiriyor. Müzisyenler için ayrı bir parantez açmak lazım. (Canan Tanak, Cengiz Altındağ, Demet Boci, Gözde Giray, Nermin Salman, Orhan Kuşçu) Rus Halk Ezgi'sinden oluşan melodileri çok güzel çalıyorlar. Özellikle yan flüte hayran kaldım. Hem duygusal hem de heyecanlı müzikler izleyenleri fantastik dünyanın içine doğru hızla çekiyor.
 
Yazar

Cengiz Altındağ, Anton Çehov'u oynarken çaldığı gitarı ile elinden düşürmediği kalemi ile ve en önemlisi izleyenleri rahatlatan konuşma tarzı ile bambaşka bir oyunculuk ortaya koyuyor. Hikayeleri oluştururken gitarı ile ortama verdiği ahenk olayları sıkılmadan izleyen seyirci motifini doğuruyor. Oyun boyunca kusursuz oynadı rolünü.
 
Aksırık

Çehov'un en çok sevdiğim öyküsüdür 'Aksırık'. İvan İviç; sıradan, saf, temiz duygulu bir memurdur. Bir gün aristokrat tayfanın izlediği tiyatro oyununa ön sıralardan yer alır. Amacı hayatında bir defa da olsa zengin takımla beraber oyun izlemektir. İviç oyunu izlerken tam önünde oturan Çalıştığı Kurumun Müdürü General'in ensesine aksırır. Bu durumdan kaynaklı yaşadığı pişmanlığı o'nun yaşamının dönüm noktasını oluşturur. İvan rolünde Seyfi Üzelgök ezik bir memurun duygularını iyi bilemiş. Sahnede bu ezikliği yerinde hissettiriyor. İvan'ın karısını oynayan Hanife Ser, kısa kısa çıkan bölümlerinde iyi… General'i canlandıran Orhan Kuşçu'yu çok beğendim. İlk ifadesinden son ifadesine dek süre gelen duygu değişimini başarılı ortaya koyuyor. General'in karısında Nermin Salman'ı izliyoruz. Az olan sahnesini aydınlatıyor.
 
Mürebbiye

Bu öyküde çalıştığı ailenin hanımı tarafından dışlanan, azarlanan zavallı mürebbiyeyi görüyoruz. Üç kuruş para alabilmek için insani duygularından taviz veren öğretmenin başına gelenleri izliyoruz. Bayan rolünde Feride Özdemir'in oyuna duygusal yaklaşımını kutlamak lazım! Julia'yı oynayan Gözde Giray için söylenecek birkaç cümle var. Ses tonunu yüzünün tavrına göre değiştirmeli. Bu bölümde eksik birkaç durum var. Sahnede sadece koltuk görüyoruz dekor olarak. Ama sinirlenen Mürebbiye sade, tek başına kalakalıyor sahnede. Oysaki yanına bir masa konulsaydı, örtüyü çekiştirir; içinden gelen sinirsel tepkileri eline, eteğine değil de dış objelere yönlendirmiş olurdu. 
 
Cerrah

Bu bölüm oyunun doruk noktasına çıktığı bölümü oluşturuyor. Zangoç rolünde M.Hazım Kısakürek yüreğini koyarak oynuyor. Yılları verdiği deneyimi sahneye çok iyi aktarıyor. Dişinin çekilmemesi için verdiği uğraşın içine dahil olan Kuryatin Akil Yıldırım'da Sevgili M.Hazım Kısakürek'in temposuna ayak uyduruyor. Bu bölümde kullanılan absürd müzik teknikleri de oyuna bambaşka ahenkler katıyor. 
 
Baştan Çıkarma

Çapkın Piyotr, bu tiyatral hikayede kadınları tavlama sanatını anlatıyor izleyenlere. Arkadaşının karısını nasıl baştan çıkardığını gösteriyor. Piyotr'da Cengiz Altındağ'ı izliyoruz. Hem oyunu yazan Çehov hem de Çapkın Piyotr rolünde iyi oyunculuk sergiliyor. Bölümde karşılıklı perde diyalogunu -sanki karşılıklı sohbet ediliyormuş gibi kullanılan- çok fazla beğendim. Bu teknikle Coşkun Irmak'ın şaşırtıcı zekasına şahit oluyoruz. Ergün Özfırıncı Koca rolü için fazlaca tepkisiz kalıyor. Sevgili Özfırıncı az da olsa kıskançlık göstermiş olsaydı daha iyi olurdu. Belki bu yönetenin hatasından kaynaklıdır. Kadın rolünde izlediğim Demet Boci, özellikle de Piyotr'a aşkını itiraf ettiği sahnede, harika bir iş çıkarıyor. Büyük yetenek…
 
Boğulan Adam

Üç kuruş para almak için boğulmayı göze alan aç bir adamın hikayesi 'Boğulan Adam'. Serseri'yi oynayan Akil Yıldırım'a dikkat çekmek istiyorum bu bölümde. Rolünün hakkını veriyor Sevgili Yıldırım. Ses tonundan, hareketlerine değin her şey yerli yerinde. Çok kısa da olsa olaya anlam katan 'Polis' Orhan Kuşçu konunun ilginç ilerleyişine destek oluyor. Yazar'ı oynayan Cengiz Altındağ “Sevgili Doktor” oyununun mimarlarından…
 
Oyunculuk Sınavı

Bölümde oyuncu olmak için Anton Çehov'un karşısına geçen genç bir bayanın hikayesi anlatılıyor. Hanife Ser, oyununu oynarken gerçek oyun ile canlandırdığı roller arasında gidip geliyor. İzleyenler hangisinin gerçek olup hangisinin oyun içinde oyun olduğunu anlayamıyor. Mahmut H. Kısakürek sesi ile oyuna hayat veriyor. Sevgili Kısakürek sesi ile birlikte sahne dışından görüntüsünü de oyuna dahil ediyor. Ustalığını bir kez daha konuşturuyor.
 
Biçare Kadın

Açlık ve yoksulluk çeken bir kadın günün birinde bankanın birini basar. Ve kocasının parasını bankadan ister. Bankanın böyle bir parayı vermeye niyeti yoktur. Kadın, memurları o hale sokar ki, müdür mecbur kalıp kadının istediği meblayı vermek zorunda kalır. Bu öykü hem trajikomik hem de sadece komiktir. Açlık, sefillik içindeki Rus halkının aynasıdır o kadın. Kadını canlandıran Feride Özdemir'in müdüre yaptıkları izleyenleri pek keyiflendiriyor. Özellikle de sahneye çıkardığı 'tavuk' oyuncuların rollerini çalıyor. Marolları sahnede yiyen tavuğun görüntüsü ve yaşanılan diyaloglar komedi unsurunu ön plana çıkarıyor. Orhan Kuşçu ve Seyfi Üzelgök trajikomik öyküyü perçinliyorlar. 
 
Uzlaşma

Konuda Anton Çehov'un 18 yaşında babası ile yaşadığı diyalog gözler önüne geliyor. Çehov'un babası, oğlunun büyüdüğünü düşünerek o'nu geneleve götürür. Amacı Küçük Çehov'un bir kadınla beraber olmasını sağlamak. Baba rolünde M.Hazım Kısakürek'i görüyoruz. Baba-oğul psikolojisini çok iyi tahlil etmiş. Çocuk rolünde Ergün Özfırıncı mükemmel oynuyor. M.Hazım Kısakürek'in oyunda oğlunu çağırırken “Antoş” diye seslenmesi herkesin yüzünde bir gülümseme oluşmasına sebep oluyor. 
 
Adana Şehir Tiyatroları, profesyonel kadrosunun verdiği ayrıcalık ile yoluna devam ediyor. Tiyatronun Türkiye geneline örnek olacak yapısı var. Bu çok mühim bir durum! Oynadıkların oyunları ile Adana insanının ufkunu genişleten grubun, Türk Tiyatrosu'na sunacağı daha çok hazineler var.
 

Anahtar Kelimeler: Sevgili Doktor, Adana Şehir Tiyatrosu, anton çehov, adana



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir