' Tiyatro Bölüm Başkanımız Mahir Canova bir gün derse girdi. Meşhur bir kazazade mimiği vardı, onu canlandırmamı istedi. Çok heyecanlanmıştım. Derin bir soluk almaya çalıştım...ve başladım.Ancak, sanırım kendimi o kadar kaptırmıştım ki role, dekoru devirdim. Neyse, dekoru zorlukla kaldırıp, devam ettim. Mahir Canova, yanına çağırdı beni. İsmimi, nerede doğduğumu sordu. Adeta kekeleyerek ‘Ayşen… Mersin’de dünyaya gelmişim efendim’ diyebildim. Bunun üzerine, ‘Nerede öleceksin?‘ dedi. Kıpkırmızı olmuştum. Ne cevap vereceğimi bilemiyordum.’ Sahnede öleceğim desene,’ dedi. Evet, canlandırmamı çok beğenmiş ve gelecek vaad eden bir oyuncu olacağımı, sahnede öleceğimi öngörmüştü Mahir Canova..." (1)
Ayşen İnci sizler için çok önemli bir oyuncu, yönetmen, yazar ve elbette " Sihirli Annem " adlı televizyon dizisinin, milyonlarca insanı kendisine hayran bırakan, unutulmaz " Periliçe " sidir.Benim içinse, tüm bu saydıklarıma ilaveten çok değerli bir hoca...evet, seneler önce hocam olmuştu Ayşen İnci.Derse girdiğinde o uçsuz bucaksız zarafetiyle, bizlere gerçek bir oyuncunun nasıl mütevazı, özenli, mesleğine ve izleyicisine saygı duyan, iyi bir insan olması gerektiğini, anımsatırdı her zaman.
" Yetenek farklı bir şey, hiç kuşkusuz. Ama bunu çalışmayla, disiplinle, özveriyle desteklemezseniz, körelir gidersiniz. Yetenek konusunda hiçbir zaman bir iddiam olmadı. Bunu başkalarının görüp, değerlendirmesini tercih ederim. Ama şu hususu özellikle belirtmek isterim ki, çok çalışkan ve disiplinliyim. Kapasitemi sonuna kadar zorlar, kendimle yarışırım. Sorumluluk duygum çok fazladır. Eğer oyuncu değil de, ne bileyim, bulaşıkçı bile olsaydım, mutlaka en iyisi olmaya çaba gösterirdim. “(2)
Röportaj yapmak iddialı iş...ya da benim için daha çoook erken.Hele karşımda Ayşen İnci olunca.
Tiyatronline.com okurları için Ayşen İnci ile söyleşi değil de, hocasına çekinerek sorular yönelten bir öğrenci olarak, kağıdı kalemi elime aldım.Heyecan mı, hem de nasıl, anlatmam, tarif etmem mümkün değil.
- 2016 yılında " Sardunya Çiçeği " ve " Takma Kirpikler " ki hem bu oyununun dramaturgluğunu üstlenmiş hem de başrolünü oynamıştınız, 2018'de Sivas Devlet Tiyatrosu için gerçekleştirdiğiniz " Lena, Leyla ve Diğerleri " ve en son " Beklenmeyen Misafir " adlı oyunları yönettiniz.Oyunculuk mu, yönetmenlik mi ?
- Yönetmenlik de zevk alarak yaptığım bir iş, ama sanırım, oyunculuk daha ağır basıyor.
- Hocam, Yönetmen Ayşen İnci'nin reji anlayışında, provalar esnasında oyuncuyu özgür bırakmak var mı ?
- Kesinlikle özgür bırakır, verdiğim mizansen ve oyunun içine sinip sinmediğini sorarım sık sık.Bir oyuncunun inanmadığı, güvenmeden kendini kayıtsız şartsız teslim etmek zorunda kaldığı durumların, nasıl büyük bir azap olduğunu, oyunculuğunu körelttiğini düşünürüm.Oyuncum, benimkinden çok farklı da olsa, kendi fikrini rahatlıkla söyler, sonunda kim karşısındakini inandırır, ikna ederse onun fikri geçerli olur.Sonuçta yönetmenin görevi prömiyer günü biter.Artık oyuncu tek başınadır.Hiç bir yönetmenin de diktatörce bir yaklaşımla oyuncuya acı çektirmeye hakkı yoktur, diye düşünüyorum. Ama şunu da belirtmeliyim ki, oyun başlayana kadar son derece demokrat bir çalışma düzenim vardır ancak oyun oynandığı süre içinde oyunda değişikliğe, keyfi mizansenlere ve tuluata kesinlikle hiç tahammülüm yoktur.
- Oyunun ilk sergilenişinin ardından yönetmen olarak göreviniz bitiyor mu, yoksa eser tam olarak iyice oturana kadar oyunu izlemeye, oyuncu, teknik ekip, seyirciyi gözlemlemeye, kontrol etmeye devam ediyor musunuz ?
- Zamanım olduğu sürece ara ara izlemeyi tercih ediyorum.
Yönetmenin her oyunu izlemesinin oyuncuları gerdiğini düşünüyorum aslında.
- Yönettiğiniz oyunlara dönelim, teksti okurken ya da ilk çalışmaya başladığınız anda kurduğunuz hayalin, her defasında yüzde kaçına eriştiniz ?
- Bir oyunun tamamen içinize sinmesi için, gerçekleşmesi gereken pek çok parametre var.İyi bir oyun,yetenekli ve disiplinli oyuncular, sahne arkası uzman bir ekip, başarılı dekor, kostüm, ışık, müzik ve de donanımlı bir sahne.Bunların hepsini birden bulup, güzel bir şekilde harmanlamak her zaman olası değil.Elbette, özel tiyatrolarda kısıtlı imkanlar yüzünden hayallerinizin, yaratıcılığınızın ancak bir kısmını gerçekleştiriyorsunuz.Bu yüzden diyebilirim ki, DT.de sahnelediğim " Lena Leyla ve Diğerleri " adlı oyunum en içime sinen çalışmamdır.
- Televizyon dizileri, sinema filmleri, en son geçtiğimiz günlerde Hindistan'dan gelen ödül, yazarlık...Hatırladığım kadarıyla, Devlet Tiyatrosu'nda son olarak" İkinci Bölüm " ve özel tiyatroda " Takma Kirpikler " adlı oyunlarda rol aldınız.Neden bir süredir tiyatro sahnesinde Oyuncu Ayşen İnci'yi izleyemiyoruz, hocam ?
- Devlet Tiyatroları emekli oyuncuları oynatmama gibi saçma bir karar almıştı.Özel tiyatrolardan da pek çok teklif geldi ama hiç biri beni heyecanlandırmadı açıkçası. Sahneyi özledim ama sırf oynamış olmak için oynamak, istemiyorum.Öyle güzel oyunlarla emekli oldum ki, asla o çizginin altına düşmek istemem.
- Bu arada digital platformda " Periliçe'den Masallar " ve en son " Kulis " programı ile yer aldınız ? Digital ortamdan hayranlarınıza seslenmek nasıl bir duygu ?
- Çok farklı bir platform.Seyirciyle çok güzel bir iletişimim var ama bu işe fazla zaman ayırmak gerekiyor.Bu konuda becerikli olduğum söylenemez.
- " Kulis " programından bahsetmenizi rica etsem ?
- Bir paket program olarak hazırlandı.Çeşitli oyunlar, provalar, duayen sanatçılarla sohbet içeren bir program.
- Pek çok televizyon dizisinde rol aldınız, setlerde oyuncuların yaşadığı sıkıntılar desem...
- Çekimlerin olmazsa olmazı beklemek, uzun çalışma saatleri.Kışın donarak çalıştığınız mekanlar ve tabi programsızlık.Bu yüzden özel hayatınızı hiç planlayamamak.Sevmeden yapılacak bir iş değil kesinlikle.
- Sette, çekim öncesi üst üste tekrarlar nedeniyle düşüp bayılan bir tavuk olayınız var, değil mi ?
- Evet, " Sihirli Annem" setinde, çekilecek bir sahne için, canlı tavuk da vardı.O kadar çok tekrar yapıldı ki, sonunda tavuk bayılıp yere düştü ve sahnede bitti.Yoksa biz de bayılacaktık zaten.
- Hocam, şehir efsanesi mi, bilmiyorum ama, " Sihirli Annem " dizisini nasılsa kimse izlemez diye kabul ettiğiniz, gerçekten doğru mu ?
- Bana teklif edildiğinde, dizi başlamıştı hatırladığım kadarıyla.Hiç seyretmemiştim.Yapımcı ille benim oynamam konusunda o kadar ısrar etti ki, reddedemedim. Anlatıldığında çok saçma bulup, nasıl olsa bunu kimse seyretmez diye düşündüğümü hatırlıyorum.Yanıldığımı anlamam için, sadece bir bölümün yayınlanması yetti.O gün bu gündür hâlâ Periliçe diye etrafımı sarıyorlar.Şimdi de iyi ki oynamışım, diyorum.
- Periliçe' den Masallar'a dönsek yine...
- Periliçeden Masallar, evet.Çok ciddi bir mesai ayırmak gerekiyor.Çok sevilen ,ilginç takipçisi olan bir kanal oldu.Sadece çocuklar değil, uyku sorunu yaşayan yetişkinler, erkekler den de oluşan bir takipçi kitlesi var.Yurt dışında yaşayanlar da"çocuklarımıza sizin sayenizde güzel ve doğru Türkçe öğretiyoruz"diye mesajlar atıyorlar.Başlangıçta kendi yazdığım masalları, profesyonel bir ekiple çekiyordum.Araya pandemi girdi.Sonrasında ara vermemek adına, evde telefonla çekmeye başladık, ben masal bulmakta ,çok titiz ve seçici davrandığım için zorlandım.Araya film ve dizi çalışmaları da girince eski hızını kaybetti.Dediğim gibi, ciddi zaman ve emek isteyen bir mecra.
- PİSİkolojik Öyküler'i yazmaya devam ediyorsunuz değil mi ? Peki ya anılarınızı bir kitapta paylaşmak ?
- Elbette yazmaya devam.Yazmak kendimi çok özgür hissettiğim bir alan.Başkalarının yazdığı, kimi zaman içselleştiremediğimiz kişilerin, sevmediğimiz cümlelerini ezberleyip oynamak zorunda olduğumuz oyunculuğun tersine, kendi yarattığım kişilerin, benim gönlümden ve dilimden dökülen cümlelerle konuşması, onların kaderini benim belirlemem çok zevkli bir olay.Bir de 'suya yazılan bir yazı 'diye tarif ettiğimiz tiyatro oyunculuğunun tam tersi olarak, bir kalıcılığı, bir ölümsüzlüğü var yazının.
- Son olarak, " Tek Kişilik Düet " in sanat hayatınızdaki önemini sorsam ?
- En severek oynadığım oyunların başında gelir " Tek Kişilik Düet' .Bir MS hastasını oynamak için yaptığım araştırmalar, gözlemler hem oyunculuğumu geliştirdi, hem de ateşin sadece düştüğü yeri yakmaması gerektiğini bana bir kez daha hatırlattı.Bu oyundan bir süre sonra, Türkiye MS Derneği Başkanı oldum ve uzun yıllar MS hastalarına hizmet için çalıştım.
- Çok teşekkür ederim hocam, zaman ayırdığınız için.
Kaynakça ;
(1,2) Çekirge P.Pak Y." Dionysos'un
Anahtar Kelimeler: ayşen inci
0 Yorum