13. yüzyılda Anadolu herkesin yutmak istediği bir lokma gibidir. Bir yandan Bizans, bir yandan Moğollar, bir yandan Anadolu Selçuklu Devleti'nin iç kargaşası nedeniyle halk aç, yoksul, sefil ve yorgundur.
Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli bir ak güvercin donunda konar Anadolu toprağına. Biriliği kurmak, kurmak ve korumak, bu coğrafyanın bütünlüğü için Allah sevgisini yaymak, bilim ve sanatı tesis etmek, insan sevgisini mutlak kılmak için.
Bu sevgi insandan Allah'a, Allah'tan insana uzanan uzun bir yoldur. Yunus ise bu yolun sözü, özü, yol göstereni, Allah aşkının ta kendisidir. İnsandan yola çıkar. İnsanda Tanrı'yı, Tanrı'da insanı arar.
Arayı arayı bulsam izini
İzinin tozuna sürsem yüzümü
Hak nasip eylese görsem yüzünü
Ya Muhammed canım arzular seni
Bir mübarek sefer olsa da gitsem
Kâbe yollarında kumlara batsam kesme
Hup cemalin bir kez düşte seyretsem
Ya Muhammed canım arzular seni
Zerrece kalmadı kalbimde hile
Sıtk ile girmişim ben hak yola
Ebu Bekir, Ömer, Osman'da bile
Ya Muhammed canım arzular seni
Ali ile Hasan Hüseyin anda
Sevgisi gönülde, muhabbeti canda
Yarın mahşer gününde, ulu divanda
Ya Muhammed canım arzular seni
Arafat dağıdır bizim dağımız
Anda kabul olur bizim duamız
Medine'de yatar Peygamberimiz
Ya Muhammed canım arzular seni
Yitirdim o dostu bilmem ne yanda
Sevgisi gönülde, muhabbet canda
Yarın mahşer günü ulu divanda
Ya Muhammed canım arzular seni
Yunus senin methin eder dillerde
Sevilirsin bütün bu gönüllerde
Ağlayı ağlayı gurbet ellerde
Ya Muhammed canım arzular seni
Anahtar Kelimeler: yunus emre
0 Yorum