Oyun bir cenazeyle başlar. Franio ve annesi, tabutun başında babaları için bir araya gelen topluluğu karşılarlar. Oyun bu anıyla başlar ve genç oğul Franio bu anıdan sonra çocukluğundan günümüze bir yolculuğa çıkar ve bu yolculuğunu seyirciye aktarır. Bunu yaparken anlattıklarını canlandıran diğer oyuncular, Akasya Çiçeği’nden, Kova’ya, Minik Tavşan’a, hatta duvardaki Küf’e kadar farklı karakterlere bürünürler. Franio’nun anlattığı ev canlanır, geçmiş cisimleşmiş bir şekilde sahnede vücut bulur.
Bir oyunculuk performansı olarak öne çıkan oyunun yorumunda, Polonya’daki bir ailede yaşananların aslında ne kadar çok Türkiye’ye ve baba erkil sisteme dokunduğunu deneyimleyecek olan seyirciyi, trajediyle komedi arasında gidip gelen çok açılımlı zengin bir oyun bekliyor.
Olaylar tabii ki Türkiye’de değil Polonya’da gelişiyor! Zira konumuz “babalar ve onların aileden başlayıp hayatımıza sirayet eden baskın düzeni…
0 Yorum