MAKALELER

Ahi Evran - Nasrettin Hoca - Karagöz Benzerliği

2021.06.30 00:00
| | |
8075

Profesör Dr. Bayram Mikail , "Fatma Bacı ve Bacıyan - Rum" kitabında , " Ahi Evran Hace Nasreddin Mahmud 'un ' Lataif - i Hikmet ' ve ' Lataif-i Gıyasiyye"

Profesör  Dr.  Bayram Mikail ,  "Fatma Bacı ve Bacıyan - Rum"  kitabında ,  " Ahi Evran  Hace  Nasreddin Mahmud 'un ' Lataif - i Hikmet  ' ve '  Lataif-i Gıyasiyye"  adlı eserlerinin  incelenmesinden  ve hayat hikayesindeki bir çok anektodlardan ,  onun "Latifeler" i   ile ünlenen ve Anadolu İnsanının gönlünde  ve ruhunda mevki  tutmuş  olan  "Nasreddin Hoca "  ile  aynı kişi olduğu ortaya çıkmış bulunuyor  ",  diyor. (file:///C:/Users/Hp/Downloads/Bayram_Mikail_1999_Baciyan_i_Rum_Osmanli%20(1).pdf  )

AHİ EVRAN’IN EŞİ  FATMA ANA  , NASREDDİN HOCA’NIN EŞİ VE O DA KARAGÖZ’ÜN EŞİ OLABİLİR Mİ ?

Şimdi soru  şu  :  Eğer  günümüzde bizim  Ahi /Akı Teşkilatı  'nın kurucusu olarak bildiğimiz sanatkarlar ve zanaatkarlar teşkilatının 13.Yüz yıldaki kurucusu Ahi  Evran  ; eğer  Bayram Mikail ' in iddaa ettiği gibi  Nasreddin Hoca ile aynı kişi  ise  ;  o vakit ,  Nasreddin Hoca 'nın Karısı  ile  Ahi  Evran' ın karısı  da aynı kişi olabilir mi  acaba ?

 
Osmanlı Saray Vak’ay-ı Nüshuyecisi Aşık Paşa ‘ya göre 13.yy.’da Anadolu’da  dört önemli teşkilat ve topluluk vardı :

1) Gaziyan-ı Rum / Rum (Anadolu ) Gazilari (Savaşçılar) 

2) Abdalan-ı Rum  / Rum (Anadolu ) Dervişleri . ( Tekke-Zaviye-Dergahlarda yaşayan veya gezginci ve çeşitli  tarikatlardan  yoldaşlar /kardeşler/ihvanlar.

3)  Ahiyan-ı Rum / Rum (Anadolu) Ahileri. İslam’da ve Bağdat Halifesi’nin  Hace Nasıreddin ve İbni Arabi ile diğer birkaç   ilim adamı  ile Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’a gönderdiği Akı Teşkilat’ı (Bizde Ahi Teşkilatı ).

4)      Bacıyan-ı Rum / Rum (Anadolu)  Bacıları / Kızkardeşlik Teşkilatı. ( Başında , Ahi Avran’ın bulunduğu Ahi Teşkilatı ve Ahiler Çarşı Pazarı’nda ; ve yine başında Ahi Evran’ın Karısı Fatma Kadın ‘ın  başında bulunduğu işçi kadınlar topluluğu. İplik eğirme , dokuma kumaş ve ipek üretimi , halı dokuma ve  her türlü mensucat işini , Selçuklu Ordusu’nın kıyafetlerinin dökümü ve donanımından sorumlu (günümüzdeki Ordu Dikimevleri benzeri) çalışan ve üreten kadınlar loncası. 

Bayram Mikail  bu soruya şöyle cevap veriyor  :   “   Bacıyan  - ı Rum   /   Anadolu  Bacıları   / (Kızkardeşlik)  Teşkilatı ‘nın lideri  olarak karşımıza çıkan  Fatma Bacı ,  Ahi Evran Hace Nasreddin' in eşi olunca  ;  Nasreddin  Hoca 'nın Latife  ve fıkralarına   konu  olan hocanın karısının da ,  Fatma  Bacı  olduğu ortaya çıkmaktadır  ",  diye yazıyor.

Peki  Nasreddin Hoca  ve Karısı' na benzeyen bir başka hayali kahraman çifti daha kim var Milli  Folklor  ve Edebiyarımızda ? 

Karagöz ve Karısı !

Şimdi soru  şu  :  Karagöz  ;  Ahi  Evran  ve Nasreddin Hoca ile ;  deriden kuklalar ile oynatılan  "Karagöz"  aynı  kişi  olabilir  mi?

Ya da bir başka benzetme ile söyleyecek olursak ,  Karagöz  aslında  ,  Ahi Evran  ve Hoca Nasreddin  aklının ,  mantığının ,  pozitif bilimlere inanışlarının ve gerçeği ortaya çıkarmadaki  sorgulayıcı şüpheciliklerinin perdede yansıması olabilir  mi ?

Karagöz oyunlarının  eğer  13.Yüzyıla kadar geri götürülebilir ise ; aklıma şöyle  bir soru geliyor  : " Acaba o zamanlar  Karagöz oyunları nasıl oynanıyordu ?  Günümüzden farklı olabilir mi ? Mesela Karagöz Perdesi , eğer var idi ise 13. yy’da nasıldı  acaba ?

Dikdörtgen Perde yerine büyük  “def”  yani  bendir  veya bendirden de büyük  davul boyutunda  ve yuvarlak (çember ) bir perde neden olmasın ? Tıpkı Şamanların davullarına yada deflerine çizdikleri hayali varlıklar gibi.

Ve bugün bizim Karagöz adını verdiğimiz  bu hayal perdesi oyununa  acaba  o zamanlar  (13.yy.) "  Def Oyunu"  mu deniyor olabilir mi ?  Ve bu oyunlarda da zamanın ve dönemin insanları  ile olayları mı konu alınıyor olabilir mi  idi  ? Şaman’ın kötü cinleri ve ruhları “def” etmesi /kovması gibi  hem de .

Aristoteles ‘in Poetika adlı eserinde de belirttiği  , “ Tragedya’nın ortalamadan yukarı ve Komedya’nın da  ortalamadan aşağıda insanları  , konu ve olayları ele alması ve  Karagöz Oyunlarının da  tıpkı bir şaman gibi ,  toplumun  sağlık ve bereketi önünde duran negatif güçleri cezalandırması  ,  “def” etmesi  / kovması  , gülme ile arındırması  , temizleme ve arındırması (katharsis)   olabilir mi idi ?

KARAGÖZ  VE NASREDDİN HOCA , AHİ EVRAN’I TEMSİL EDİYOR İSE HACİVAT’I 13.YY’DA KİM TEMSİL EDİYOR OLABİLİR ?

Peki  ama Karagöz ,  Ahi  Evran (ve Nasreddin Hoca ) ise  ;  Hacivat  kimdi ?  Ya da kim olabilirdi  veya kimi temsil ediyor olmalıydı ?

İpuçlarından gidelim.  Karagöz özbe  öz türktür ve türkçe , halk dili ile konuşur. Kırsalın , Göçebe Türkmen ve Yörükler gibi  , bir halk bilgesi olsa da ,  okuma yazma bildiği şüphelidir.

Hacivat ise  İslam Coğrafyası’nın yüksek sanat ve edebiyat dili olan arapça ve acemce karışımı  (halk için anlaşılmaz ) bir saray ve devlet dili olan  osmanlıca  ile konuşan okur yazar (“mektep medrese görmüş” ve “mürekkep yalamış”)  kentli sınıfın temsilcisidir .

Peki ama o dönemde  Ahi Evran 'ın zıddı olabilecek  kim  var ?  Kim var ki o dönemde  Anadolu' da acemce arapça eserler veren ?

AHİ EVRAN VE MEVLANA  ANLAŞMAZLIĞI VE ZIDLIĞI

Bu soruya da  Bayram Mikail  cevap veriyor .  Yazdığına göre ,  Ahi  Evran  ile  Mevlana aralarında hiç anlaşamıyorlar.

Bayram Mikail’e göre  :  “İran Zerdüşt - Ateşperest /Mecusi Geleneğinden gelen  Mevlana ,  çok sevdiği ve yaşlı Tebriz  Güneşi 'ni (Şemsi  Tebrizi )  Konya' da tutabilmek için aslında  oğlu Alaaddin Çelebi  ile nişanlı olan  genç ve güzel Rum  kızı Kivi Hatun ile  evlendirir. “

Kivi Hatun sık sık evden kaçıyormuş.  Devrin tanıklarının yazdığına göre,  buna çok kızan  Mevlana kıza  öyle  bir  nazarla bakmış ki kız  ölüverir !

Kızın  ölümü kadıya yapılan  şikayet üzerine  devlet  kayıtlarına geçmiş  ve mahkemede cinayet davası açılır.

Ahi Evran  da o sırada Konya 'da  yeni tahta geçen sultanın veziridir.  Dolayısıyla bu cinayet davasının da  Kadı' sının   o olduğu ortaya çıkar.

Bunun üzerine  Şemsi Tebrizi  de ,  mahkemeye giderken ,   Mevlana' nın  oğlu Alaaddin Çelebi ve onun  arkadaşları tarafından saldırıya uğrar. Onu korumaya çalışan Subaşı 'nın adamları da  kaza ile onun ölümüne  neden  olurlar.

İşte  Şemsi Tebrizi' nin  ölümünden (Kimi hatun’un nişanlısı ve büyük oğlu’nun Ahilere katılmasından  ve hem Kimi Hatun’un hem de büyük oğlunun hayatlarını kaybetmelerinden ) Ahi Evran 'ı sorumlu tutan  Mevlana ,  gerek sohbetlerinde  ve gerekse  Mesnevi  ( Yahudilikte "Meşnovi") ' sinde  isim vermeden  ama  ismine kinaye ile  Ahi Evran 'ı ve eşini kötüleyip durur.

Sonra nasıl  olduysa olmuş ,  artık nasılsa  ,  halk muhayyilesinde Ahi Evran  (Kadı - Hace Nasreddin)  Karagöz ' e ve Mevlana  Celaleddin - i Rumi  de Hacivat 'a dönüşmüştür  ?

KARAGÖZ’ÜN ASIL PİR’İ BİR YAKIŞTIRMA OLAN  ŞEYH KÜŞTERİ Mİ YOKSA ZATEN SANATLAR PİRİ VE KENDİ DE BİZZAT DEBBAH (DERİCİ) OLAN  AHİ EVRAN MI OLMALI  ?

Ben kendi adıma  Karagöz' ün yaratıcısının Şeyh Küşteri  olduğuna  da inanmıyorum. Bu olsa  olsa  bir yakıştırma olabilir.

Benim  Karagöz Sanatçılarına önerim ,  Pir arıyorsanız Ahi  Evran 'ı alınız.  Bu zat ,  hem halk kahramanı Hoca Nasreddin' in ta kendisi hem de Ahiyan-ı Rum  yani Ahi Teşkilatı 'nın (zaten) yani sanatkarların kurucusu  ve Pir ' idir.

Üstelik kendisi,  deri giysi  ve deriden yapılan başta  hayvan koşulları olmak  üzere  deri üretiminin  merkezi  Kayseri Debbahlar (Dericiler)  çarşısının ve imalathanesinin  de  yaratıcısıdır  ki  ; bu deri  ile  ilişkisi  de onu doğrudan  doğruya  hayal perdesinin  deriden tasvir - i kahramanlarına ,  Karagöz oyununa ve Karagöz 'e bağlar.

Anahtar Kelimeler: ahi evran, nasrettin hoca, karagöz



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir