Profesör Dr. Bayram Mikail , "Fatma Bacı ve Bacıyan - Rum" kitabında , " Ahi Evran Hace Nasreddin Mahmud 'un ' Lataif - i Hikmet ' ve ' Lataif-i Gıyasiyye" adlı eserlerinin incelenmesinden ve hayat hikayesindeki bir çok anektodlardan , onun "Latifeler" i ile ünlenen ve Anadolu İnsanının gönlünde ve ruhunda mevki tutmuş olan "Nasreddin Hoca " ile aynı kişi olduğu ortaya çıkmış bulunuyor ", diyor. (file:///C:/Users/Hp/Downloads/Bayram_Mikail_1999_Baciyan_i_Rum_Osmanli%20(1).pdf )
AHİ EVRAN’IN EŞİ FATMA ANA , NASREDDİN HOCA’NIN EŞİ VE O DA KARAGÖZ’ÜN EŞİ OLABİLİR Mİ ?
Şimdi soru şu : Eğer günümüzde bizim Ahi /Akı Teşkilatı 'nın kurucusu olarak bildiğimiz sanatkarlar ve zanaatkarlar teşkilatının 13.Yüz yıldaki kurucusu Ahi Evran ; eğer Bayram Mikail ' in iddaa ettiği gibi Nasreddin Hoca ile aynı kişi ise ; o vakit , Nasreddin Hoca 'nın Karısı ile Ahi Evran' ın karısı da aynı kişi olabilir mi acaba ?
Osmanlı Saray Vak’ay-ı Nüshuyecisi Aşık Paşa ‘ya göre 13.yy.’da Anadolu’da dört önemli teşkilat ve topluluk vardı :
1) Gaziyan-ı Rum / Rum (Anadolu ) Gazilari (Savaşçılar)
2) Abdalan-ı Rum / Rum (Anadolu ) Dervişleri . ( Tekke-Zaviye-Dergahlarda yaşayan veya gezginci ve çeşitli tarikatlardan yoldaşlar /kardeşler/ihvanlar.
3) Ahiyan-ı Rum / Rum (Anadolu) Ahileri. İslam’da ve Bağdat Halifesi’nin Hace Nasıreddin ve İbni Arabi ile diğer birkaç ilim adamı ile Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’a gönderdiği Akı Teşkilat’ı (Bizde Ahi Teşkilatı ).
4) Bacıyan-ı Rum / Rum (Anadolu) Bacıları / Kızkardeşlik Teşkilatı. ( Başında , Ahi Avran’ın bulunduğu Ahi Teşkilatı ve Ahiler Çarşı Pazarı’nda ; ve yine başında Ahi Evran’ın Karısı Fatma Kadın ‘ın başında bulunduğu işçi kadınlar topluluğu. İplik eğirme , dokuma kumaş ve ipek üretimi , halı dokuma ve her türlü mensucat işini , Selçuklu Ordusu’nın kıyafetlerinin dökümü ve donanımından sorumlu (günümüzdeki Ordu Dikimevleri benzeri) çalışan ve üreten kadınlar loncası.
Bayram Mikail bu soruya şöyle cevap veriyor : “ Bacıyan - ı Rum / Anadolu Bacıları / (Kızkardeşlik) Teşkilatı ‘nın lideri olarak karşımıza çıkan Fatma Bacı , Ahi Evran Hace Nasreddin' in eşi olunca ; Nasreddin Hoca 'nın Latife ve fıkralarına konu olan hocanın karısının da , Fatma Bacı olduğu ortaya çıkmaktadır ", diye yazıyor.
Peki Nasreddin Hoca ve Karısı' na benzeyen bir başka hayali kahraman çifti daha kim var Milli Folklor ve Edebiyarımızda ?
Karagöz ve Karısı !
Şimdi soru şu : Karagöz ; Ahi Evran ve Nasreddin Hoca ile ; deriden kuklalar ile oynatılan "Karagöz" aynı kişi olabilir mi?
Ya da bir başka benzetme ile söyleyecek olursak , Karagöz aslında , Ahi Evran ve Hoca Nasreddin aklının , mantığının , pozitif bilimlere inanışlarının ve gerçeği ortaya çıkarmadaki sorgulayıcı şüpheciliklerinin perdede yansıması olabilir mi ?
Karagöz oyunlarının eğer 13.Yüzyıla kadar geri götürülebilir ise ; aklıma şöyle bir soru geliyor : " Acaba o zamanlar Karagöz oyunları nasıl oynanıyordu ? Günümüzden farklı olabilir mi ? Mesela Karagöz Perdesi , eğer var idi ise 13. yy’da nasıldı acaba ?
Dikdörtgen Perde yerine büyük “def” yani bendir veya bendirden de büyük davul boyutunda ve yuvarlak (çember ) bir perde neden olmasın ? Tıpkı Şamanların davullarına yada deflerine çizdikleri hayali varlıklar gibi.
Ve bugün bizim Karagöz adını verdiğimiz bu hayal perdesi oyununa acaba o zamanlar (13.yy.) " Def Oyunu" mu deniyor olabilir mi ? Ve bu oyunlarda da zamanın ve dönemin insanları ile olayları mı konu alınıyor olabilir mi idi ? Şaman’ın kötü cinleri ve ruhları “def” etmesi /kovması gibi hem de .
Aristoteles ‘in Poetika adlı eserinde de belirttiği , “ Tragedya’nın ortalamadan yukarı ve Komedya’nın da ortalamadan aşağıda insanları , konu ve olayları ele alması ve Karagöz Oyunlarının da tıpkı bir şaman gibi , toplumun sağlık ve bereketi önünde duran negatif güçleri cezalandırması , “def” etmesi / kovması , gülme ile arındırması , temizleme ve arındırması (katharsis) olabilir mi idi ?
KARAGÖZ VE NASREDDİN HOCA , AHİ EVRAN’I TEMSİL EDİYOR İSE HACİVAT’I 13.YY’DA KİM TEMSİL EDİYOR OLABİLİR ?
Peki ama Karagöz , Ahi Evran (ve Nasreddin Hoca ) ise ; Hacivat kimdi ? Ya da kim olabilirdi veya kimi temsil ediyor olmalıydı ?
İpuçlarından gidelim. Karagöz özbe öz türktür ve türkçe , halk dili ile konuşur. Kırsalın , Göçebe Türkmen ve Yörükler gibi , bir halk bilgesi olsa da , okuma yazma bildiği şüphelidir.
Hacivat ise İslam Coğrafyası’nın yüksek sanat ve edebiyat dili olan arapça ve acemce karışımı (halk için anlaşılmaz ) bir saray ve devlet dili olan osmanlıca ile konuşan okur yazar (“mektep medrese görmüş” ve “mürekkep yalamış”) kentli sınıfın temsilcisidir .
Peki ama o dönemde Ahi Evran 'ın zıddı olabilecek kim var ? Kim var ki o dönemde Anadolu' da acemce arapça eserler veren ?
AHİ EVRAN VE MEVLANA ANLAŞMAZLIĞI VE ZIDLIĞI
Bu soruya da Bayram Mikail cevap veriyor . Yazdığına göre , Ahi Evran ile Mevlana aralarında hiç anlaşamıyorlar.
Bayram Mikail’e göre : “İran Zerdüşt - Ateşperest /Mecusi Geleneğinden gelen Mevlana , çok sevdiği ve yaşlı Tebriz Güneşi 'ni (Şemsi Tebrizi ) Konya' da tutabilmek için aslında oğlu Alaaddin Çelebi ile nişanlı olan genç ve güzel Rum kızı Kivi Hatun ile evlendirir. “
Kivi Hatun sık sık evden kaçıyormuş. Devrin tanıklarının yazdığına göre, buna çok kızan Mevlana kıza öyle bir nazarla bakmış ki kız ölüverir !
Kızın ölümü kadıya yapılan şikayet üzerine devlet kayıtlarına geçmiş ve mahkemede cinayet davası açılır.
Ahi Evran da o sırada Konya 'da yeni tahta geçen sultanın veziridir. Dolayısıyla bu cinayet davasının da Kadı' sının o olduğu ortaya çıkar.
Bunun üzerine Şemsi Tebrizi de , mahkemeye giderken , Mevlana' nın oğlu Alaaddin Çelebi ve onun arkadaşları tarafından saldırıya uğrar. Onu korumaya çalışan Subaşı 'nın adamları da kaza ile onun ölümüne neden olurlar.
İşte Şemsi Tebrizi' nin ölümünden (Kimi hatun’un nişanlısı ve büyük oğlu’nun Ahilere katılmasından ve hem Kimi Hatun’un hem de büyük oğlunun hayatlarını kaybetmelerinden ) Ahi Evran 'ı sorumlu tutan Mevlana , gerek sohbetlerinde ve gerekse Mesnevi ( Yahudilikte "Meşnovi") ' sinde isim vermeden ama ismine kinaye ile Ahi Evran 'ı ve eşini kötüleyip durur.
Sonra nasıl olduysa olmuş , artık nasılsa , halk muhayyilesinde Ahi Evran (Kadı - Hace Nasreddin) Karagöz ' e ve Mevlana Celaleddin - i Rumi de Hacivat 'a dönüşmüştür ?
KARAGÖZ’ÜN ASIL PİR’İ BİR YAKIŞTIRMA OLAN ŞEYH KÜŞTERİ Mİ YOKSA ZATEN SANATLAR PİRİ VE KENDİ DE BİZZAT DEBBAH (DERİCİ) OLAN AHİ EVRAN MI OLMALI ?
Ben kendi adıma Karagöz' ün yaratıcısının Şeyh Küşteri olduğuna da inanmıyorum. Bu olsa olsa bir yakıştırma olabilir.
Benim Karagöz Sanatçılarına önerim , Pir arıyorsanız Ahi Evran 'ı alınız. Bu zat , hem halk kahramanı Hoca Nasreddin' in ta kendisi hem de Ahiyan-ı Rum yani Ahi Teşkilatı 'nın (zaten) yani sanatkarların kurucusu ve Pir ' idir.
Üstelik kendisi, deri giysi ve deriden yapılan başta hayvan koşulları olmak üzere deri üretiminin merkezi Kayseri Debbahlar (Dericiler) çarşısının ve imalathanesinin de yaratıcısıdır ki ; bu deri ile ilişkisi de onu doğrudan doğruya hayal perdesinin deriden tasvir - i kahramanlarına , Karagöz oyununa ve Karagöz 'e bağlar.
Anahtar Kelimeler: ahi evran, nasrettin hoca, karagöz
0 Yorum