MAKALELER

On İki Öfkeli Adam - İstanbul Şehir Tiyatrosu

2015.10.30 00:00
| | |
4882

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın 2014- 2015 sezonunun yeni oyunlarından biri sinema uyarlamasıyla bilinen "On İki Öfkeli Adam" oldu.

 

TİYATRONUN "ON İKİ ÖFKELİ ADAM"I
 

 İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın 2014- 2015 sezonunun yeni oyunlarından biri sinema uyarlamasıyla bilinen "On İki Öfkeli Adam" oldu. Reginald Rose'un 1955 yılında yazdığı oyun, Amerikan televizyonları için pek çok kez uyarlanmış olsa da asıl başarısını Sidney Lumet'in 1957 yapımı aynı adlı sinema filmiyle yakaladı.  
    
Şehir Tiyatrosu'nun sahnelemesinde çevirmen Cemal Bek, yönetmen ise Arif Akkaya olarak karşımıza çıkıyor. "Suçu ispat edilinceye kadar herkes suçsuzdur" evrensel ilkesinden yola çıkılan oyunda babasını öldürdüğü iddia edilen on dokuz yaşında bir genç üzerinden adalet kavramı sorgulanır. Altı gün süren yargılamanın ardından Amerikan yargı sistemine göre jürinin oy birliği ile vereceği karar belirleyici olacaktır. İlk oylamada on bir suçlu oyuna karşı bir suçsuz oyun çıkmasıyla tartışma başlar. 8. jüri üyesinin "makul şüphe" kavramından hareketle on bir kişiye karşı giriştiği mücadele, bireyin toplumun genel değer yargıları üzerine bir başkaldırısı niteliğindedir. 
    
"Bir insan aynı suçtan iki kez yargılanamaz" ifadesi on iki kişilik jüri tarafından informal biçimde ele alınarak bir yargılama daha yapılır. Bu kez yargılanan genç değil, onun yargılanma şeklidir. 8. jüri üyesinin mahkeme yargılamasını yaparken ele aldığı kanıtları tek tek masaya yatırması ile adalet ve ceza, göçmenlik, mahkeme, sanık, kanun gibi onun türevi kavramlar sorgulanmaya başlanır. Cinayette kullanılan bıçağın benzerinin bulunması, avukatın yeterince savunma yapmaması, tanık kadının gözlük kullanıyor olması, yaşlı adamın yürüme mesafesinin ölçülmesiyle aslında gencin suçlu olduğundan emin olmayan her bir jüri üyesinin suçlu kanaati de yavaş yavaş değişmeye başlar. Bundan sonra tartışılan ise kanıtların ele alınmasından ziyade jüri üyelerinin yaklaşımıdır. Asıl eleştirilen aldığı maç biletinin yanmaması için suçlu kararı veren jüri üyesinin oportünist tavrı, göçmen olduğu için söz hakkının olmadığını ya da en az olduğunu düşünen jüri üyesinin kabullenen, boyun eğen tavrı ve her bir görüşe hemen uyum sağlayan konformist bakış açısıdır.


    
OYUNUN SAHNELENMESİ ve SAHNE DİLİ
    
Arif Akkaya, asıl tema olan adalet kavramının yanında vicdan, göçmenlik sorunu, otoriteye boyun eğme gibi asıl temayı destekleyici ve harekete geçirici yan temalar da işliyor. Bu temalar gerektiği ölçüde kullanılarak seyircinin neden- sonuç ilişkisini kurması amaçlanıyor.
    
Akkaya, sahnelemede Amerikan toplumuna özgü değerleri bir kenara bırakarak olayı ve kavramları evrensel boyutlarıyla ele almış, sinema uyarlamasında dikkati çeken beyzbol maçı gibi ulusal adlandırmaları oyun metninde genel anlamıyla kullanmış. 
    
On beş dakikalık arayla birlikte iki saat süren oyun, sahnelemede de doğrusal ve gerçekçi bir yaklaşımla ele alınıyor. Duvarda asılı olan saat, oyun süresinin on beş dakika ilerisinde tamamlanıyor. Aradaki bu on beş dakikalık fark kronolojik zamanı aksatmasa da yönetmen tarafından biraz daha dikkatle takip edilebilirdi.
    
Akkaya'nın geleneksel çerçeve sahneye göre planlanmış rejisi sinema diliyle karşılaştırıldığında doğal olarak bazı eksikler göze çarpıyor. Dördüncü duvar olarak düşünülen seyircinin birkaç jürinin sırtına odaklanan seyri sinemadaki kamera kullanımıyla her bir jürinin en küçük mimiklerine inen ayrıntı karşısında etkisiz kalıyor. Klasik sahnelemedeki bu kayıpların asıl nedeni kullandıkları dil ve üslup farklılıklarından kaynaklanır. Sidney Lumet'in aynı adlı sineması uyarlaması "On İki Öfkeli Adam"da karakterlerin psikolojileri üzerine odaklanan bakış açısı seyircinin sorguladığı kavramların altını daha vurgulu bir biçimde çizer. Ayrıntılar üzerine daha fazla odaklanma imkanı sağlayan kamera, üçüncü göz olan seyircinin gözden kaçırdığını vurgulayabilir.  Zeina Daccache'nin yarı kurmaca belgesel filmi "On İki Kızgın Lübnanlı" da On İki Öfkeli Adam oyununu sahnelemek için seçilen kırk beş mahkum  anlatılır. Bir çeşit rehabilitasyon amaçlı bu sahneleme temalı belgesel uyarlama, tiyatro ve sinemanın "On İki Öfkeli Adam" üzerinden bir bireşimini oluşturur. Bu deneysel çalışmayla pek çok ödül alan yönetmen, sanatın genelde insan özelde mahkumların içindeki yaratıcılığı ortaya çıkaran, barışçıl bir üretim olduğunu kanıtlar.
    
DRAMATİK ÖGELERİN KULLANIMI

12 kişilik jüriye oyun başında ve sonunda eşlik eden güvenlik görevlisiyle beraber sahnede on üç kişi görürüz. Kavramlar üzerinden hareket ederek iç aksiyonla seyirciyi kendine çekmeye çalışan oyunda başkaldıran, düzene boyun eğmeyen 8. jüriyi canlandıran Ahmet Özarslan bütün oyun boyunca gösterdiği dik duruşuyla karakter bütünleşmesini üst düzeyde sağlayabiliyor.  Oyun sonundaki tükenişi ve vicdan hesaplaşmasını fiziksel aksiyona dönüştürebilen Serdar Orçin bu role tam olarak oturmuş. Diğer jüri üyelerinin de farklı kişilik özelliklerini oyun metninin ve yönetmenin yorumuyla birleştirebilmesi uyumlu bir çalışmanın ortaya çıkmasını sağlamış.

Oyunun bahsettiğimiz çerçeve sahne düzeyinde görülen aksaklıkları dışında metaforik anlam yüklenerek hazırlanan gök kubbe şeklindeki yapı tartışılan konuların evrenselliğine gönderme yapıyor. Duvardaki saat, hesaplamada kullanılan yazı tahtası ve oyun boyunca kullanılan kahve makinesi diğer dekor parçaları. Oyunun merkezinde ise on iki jüriyi etrafına toplayan masa ve sandalyeler bulunuyor. Oyuncuların küçük farklılıklarla da olsa giydiği siyah kıyafetler de aslında bütün insanların birbirine ne kadar benzediğinin bir başka metaforik göstergesi. Gerçekçi ve metaforik kullanımın bir arada  Arif sunulması Akkaya'nın Ayhan Doğan ve Nihal Kaplangı ile uzlaşısı sonucu olsa gerek.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın bu oyun için hazırladığı broşüre değinmeden olmaz. Oyun yazarı, yönetmeni, dramaturgu ve on iki kişilik jüri başta olmak üzere oyunun künyesi ile başlanan broşür yazar ve yönetmen hakkındaki kısa bilgilerle devam ediyor. Sağ tarafında oyundan fotoğraflar bulunan broşürün diğer sayfalarında oyunda sorgulanan kavramların sözlük anlamları ve bir edebiyatçının kaleminden cümle içindeki kullanımı verilmiş. Şehir tiyatrosunun bu bilgilendirici yaklaşımı, seyircinin gerçek anlamın ötesindeki anlamı sorgulaması yolunda güzel bir örnek olmuş.
         
Mustafa BAL

Anahtar Kelimeler: on iki öfkeli adam, istşeh, istanbul şehir tiyatrosu, iseşeh



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





TİYATRONLİNE

E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir