Sanat Yönetmeni, Oyuncu, Rejisör, Yazar, Çevirmen ve Tiyatro Eğitmeni; NESRİN KAZANKAYA...
O, tiyatro sanatının her dalında aktif ve başarılı bir sanatçı... Söyleşiye nereden başlayacağımı bilemedim...
Sohbetimizde "... vaktimi en çok alan oyunculuk ve eğitmenlik. Eğitmenlik yapmaktan çok mutluluk duyuyorum.." diyor. Ancak o yönetmenlikte de başarılı. İşte 2009 tiyatro sezonunda yönettiği, Bertolt Brecht’in “Schweyk İkinci Dünya Savaşı’nda”, “Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı” ve “Üç Kuruşluk Opera” oyunlarından ve “Faşizm Üzerine Yazılar”ından uyarlayıp yönettiği “Rahat Yaşamaya Övgü” adlı müzikli oyunun aldığı ödüller:
Lions Tiyatro Ödülleri
En İyi Rejisör: Nesrin Kazankaya
Sadri Alışık Ödülleri
Müzikal ya da Tiyatro Dalında Yılın En Başarılı Yapımının Yönetmeni:
Nesrin Kazankaya
Müzikal ya da Tiyatro Dalında En İyi Erkek Oyuncu:
Levent Öktem
Müzikal ya da Tiyatro Dalında Yardımcı Rolde En İyi Erkek Oyuncu:
Erdinç Anaz
Müzikal ya da Tiyatro Dalında Yardımcı Rolde En İyi Kadın Oyuncu:
Başak Meşe
Afife Jale Tiyatro Ödülleri
En İyi Reji:
Nesrin Kazankaya
En İyi Işık:
Yüksel Aymaz
Müzikal ya da Tiyatro Dalında En İyi Erkek Oyuncu:
Levent Öktem.
"Rahat Yaşamaya Övgü” oyunu, kapitalist sömürü düzenini, paylaşım savaşlarını, faşizmin yükselişini ve bunun karşısında küçük burjuvazinin vurdumduymaz tavrını ve genelde ahlak anlayışını konu alır. Sıradan insanın kendi sonunu hazırlayan olaylar karşısındaki aymazlığı, komik ve ironik bir yaklaşımla sorgulanır. Brecht’in dediği gibi: “Kapitalizm çarkı zorbalığa başvurulmazsa dönememektedir. Koşullar ne denli kötüleşirse, akıl da o denli azalır."
Oyunların, oyuncuların ve yönetmenlerin niçin bu kadar ödüllendirildiğinin cevabını iki Tiyatro Pera seyircisi gönderdikleri mektuplarda ne kadar güzel vermişler:
Birinci mektup:
"Sayın Nesrin Kazankaya; 13.01.2008 saat 18.30 daki Venedik Taciri oyunuzuzu hayranlıkla izledim. Başta siz olmak üzere, M.Ali Kaptanlar, Can Başak, Muhammet Uzuner, Başak Meşe, Kayhan Teker, Mehmet Aslan, Aytunç Şabanlı, Zeynep Özden, Erdinç Anaz, Okan Kayabaş, İlker Yiğen sanatcılarımızı candan kutlarım. Tebrikler. Teşrifatcılarınız bile mükemmel. Onlara da teşekkür ederim. İstanbul'dan biraz uzakta-Tuzla- ikamet ediyorum. Bir emekli olarak ne yapabilirim. Oyununuzu gördükten sonra, sezonda oynayacağınız tüm oyunları iki defa izleme kararı aldım. Sayın Kazankaya; İnsanın usuna güzel düşünceler geliyor ah diyorsunuz, güç bende olsa ne yaparım. Üçyüz kişilik, beşyüz kişilik modern tiyatro binaları yaparım,S izler gibi yetkin topluluklara kullandırırım. Ücretsiz, -para ne demek ne kadar çirkin kelime- Ülke düzeyinde evrensel normlarda tyatro mağfelleri. İşte çağın üstünde bir platform. Bugünkü Türkiye bunu yapar ama nerde o zeka, örümcek kafalar hiçbir şey üretemez. Anlayanlara. En büyük günah, yetkin- leşmiş kabiliyetlerin önünü tıkamaktır. Saygılar sunuyorum, yeni sezonda bütün güzelliklerin sizlerin olması dileğiile... Sevgiyle kalın..."
İkinci mektup:
"Değerli oyuncular Mehmet Ali Kaptanlar, Can Başak, Nesrin Kazankaya, Başak Meşe, Kayhan Teker, Mehmet Aslan, Aytunç Şabanlı, Zeynep Özden, Erdinç Anaz, Okan Kayabaş, İlker Yiğen ve Venedik Taciri'nin 15 Şubat temsilinde ki keyifli seyrimizde emeği geçen herkesi yürekten, saygıyla ayakta alkışlıyoruz... Shakespeare bile gelip izlese oyunun günümüze uyarlanmış bu haline hayran olurdu... dışardaki buz gibi havayı sıcacık mekanınız ve hayranlık uyandıran oyunculuklarınızla unutturduğunuz için ayrıca teşekkürler..."
2001 yılında "Tiyatro Pera"yı kurmuş ve sanat yönetmenliğini üstlenmiş. Aynı çatı altında da "Pera Güzel Sanatlar Tiyatro Okulu"nu kurmuş. Ayrıca "Pera Tiyatro Lisesi"nin programını oluşturarak, Türkiye'de ilk kez bir tiyatro lisesi açılmasını sağlamış. Her iki bölümde de eğitmenlik yapmakta.
2008 tiyatro sezonunda Tiyatro Pera'da Nesrin Kazankaya'nın W. Shakespeare'den çevirdiği, yönettiği ve oynadığı "Venedik Taciri"ni seyrettim. Oyun, İtalya'nın önemli bir ticaret merkezi olan Venedik kentinde geçiyor. Venedik taciri Antonio (Can Başak), arkadaşı Bassanio (Kayhan Teker) için, tefeci Yahudi Shylock'tan (Mehmet Ali Kaptanlar) borç para alır. Shylock mesleği ve etnik kökeni yüzünden kendisini aşağılatan Antonio'ya faiz yerine ilginç bir koşul öne sürer: Vadesi geçerse, borcuna karşılık, vücudundan yarım kilo et kesilecektir. Bassanio, alınan borç para ile, Belmont'taki zengin Portia (Nesrin Kazankaya) ile evlenir. Gemileri kaza geçiren Antonio tüm servetini yitirir ve vadesi geldiğinde borcunu ödeyemez. Shylock mahkeme önünde talebinde ısrar eder. Oyunda Hıristiyan ve Musevilerin iş dünyasındaki gerilimli ilişkilerinde, para, güç, aşk, ticaret ve adalet kavramları sorgulanır. Baştan sona, dekorundan müziğine ve oyuncuların performansına kadar sürükleyici; keyifle izledim.
Venedik’in borsa simsarları
"Tiyatro Pera, Shakespeare’in “Venedik Taciri”ni Nesrin Kazankaya’nın rejisiyle sahneliyor. Kazankaya’nın ‘günümüze çektiği’ oyun, küresel paylaşım savaşlarına ve etnik ayrımcılığa 21. yüzyılın finans çevreleri üzerinden bakıyor.
Venedik Taciri karakterleri cep telefonu ve bilgisayar kullanıp Shakespeare’in sözleriyle konuşuyor.
Shakespeare’in başyapıtlarından “Venedik Taciri”nin konusunu tiyatro ve edebiyatla ilgili herkes az çok bilir. Oyun kısaca Venedik’in en önemli tüccarlarından Hıristiyan Antonio’nun, Yahudi olduğu için devamlı aşağıladığı Shylock’tan, can dostu Bassanio için borç almasının öyküsü. Shylock, Antonio’yla borcunu ödeyemediği takdirde, kalbine yakın bir yerden yarım kilo et vermesi şartıyla anlaşır. Antonio’nun işleri istediği gibi gitmeyince borcunu ödeyemez ve Shylock senedini tahsil etmek için yargı karşısına çıkar. İstediği ona vaat edilen yarım kilo ettir. Ancak Hıristiyan kapitalizminin bu senedi ödetmeye niyeti yoktur.
Şimdi bu eser Tiyatro Pera tarafından yeniden sahnede. Ancak tam anlamıyla modern bir yorumla. Yani Antonio’yu son moda İtalyan takımları içinde Venedik sokaklarında cep telefonuyla borsadaki parasını kovalarken görüyorsunuz. Antonio’nun uğruna Yahudi’den borç aldığı arkadaşı Bassanio’nun evlenmek istediği Portia, bir iş merkezinde internet üzerinden babasına verdiği sözü tutup kocasını seçmeye çalışıyor. Ona eş olmak isteyenler de borsadaki servetlerini internet üzerinden Portia’ya gösterip tercihlerini yapıyorlar. Karakterler bilgisayar başında Shakespeare tiradları atıyorlar. Nesrin Kazankaya, oyunu sahnelerken metne hiç dokunmamış. Ona göre bir uyarlama değil, zaman atlatma: “Hiç bir şeyi uyarlamadım. Sadece zamanı zıplattım. Tek bir nokta dahi eklemedim. Görsellik dışında hiç bir şey yapmadım.”
Tiyatro Pera’nın politik duyarlılığını gözeterek “Neden ‘Venedik Taciri’ni seçtiniz” diye soruyoruz. ” : “İlk borsanın, ilk gettonun Venedik’te kurulması, yani bu yalıtılmışlık, bu azınlıklara yönelik davranış biçimlerinin ilk ipuçlarının ve maddi dünyanın çıkar dünyasıyla çatışkılarının, insanların ve etnik kökenlerin gerekçelendirmesini ortaya çıkarması oyunun önemli özellikleri. 2000’li yılların, geçen yüzyılın son 50 yılının en büyük çatışkısı bu değil mi? Etnik kökenlerle kışkırtma, provokasyonlar yapılıp aslında global paylaşım savaşına hizmette bulunulması. ‘Venedik Taciri’ hepsini içinde barındırıyor” , diyor.
Kazankaya, ‘taraf tutmamaya çalıştığının’ altını çiziyor, “Oyunda sözü edilen Belmont’u gökdelenlerin olduğu bir kapital merkezi olarak düşündüm. Bu insanların hedefi para kazanmak değil, bu insanlar parayı araç edip asıl iktidarı ele geçirmek istiyorlar. Borsada elde ettikleri başarı onların cebine nakit para değil, iktidar olarak giriyor. Gelişmemiş ülkelerin üzerinde iktidar sahibi olmak, dünyayı dünyayı gelişmiş ülkelerin paylaşması.” Radikal - Efnan Atmaca
Tiyatro Pera...
Tiyatro Pera, 2000-2001 sezonunda yedi yıllık bir 'Tiyatro Okulu' ön hazırlığıyla, başta oyunculuk olmak üzere, bir tiyatro oluşumu alt yapı çalışmaları yapılarak Nesrin Kazankaya tarafından kurulmuş; Türkiye'deki sayılı (bu bağlamda belki de ilk) tiyatrolardan biridir. Yedi yılın sonunda, Taksim-Sıraselviler'de, tiyatro oyunlarının değişik sahneleme biçemlerine olanak sağlayan, (İtalyan, Hacim ve Çevre Sahne düzenine dönüşebilen) yüzyirmi seyirci kapasiteli bir tiyatro salonunu kendi olanaklarıyla oluşturmuştur. "Pera Tiyatro Okulu"ndan mezun olup, en az iki yıl okul oyunlarında profesyonel donanım kazanmış oyuncuların yanısıra, Devlet Tiyatrosundan konuk oyuncularla zenginleştirilmiş profesyonel oyuncu ve yönetmen kadrosuna sahiptir. "Tiyatro Pera" 18.Ocak.2002 tarihinde Ariel Dorfman'ın yazdığı "Ölüm ve Kız" adlı oyunun prömiyerini gerçekleştirerek, profesyonel bir tiyatro olarak açılmıştır. Ardından 31.Mart.2002 tarihinde "Aman Aman" adlı çocuk oyununun prömiyeri yapılmıştır. "Tiyatro Pera"da, haftada üç gün (Cuma-Cumartesi-Pazar) düzenli olarak temsil verilmiş; Pazar günleri matinede çocuk oyunu sergilenmiş ve çocuk oyunu ile İstanbul'daki ilköğretim okullarına turneler düzenlenmiş, Mayıs 2003 "Çocuk Ormanı"ndaki çocuk şenliklerine katılınmıştır. 13.Aralık.2002 tarihinde Coline Serreau'nun "Bir Çöküşün Güldürüsü (Tavşan Tavşan)" adlı oyunu, ikinci erişkin oyunumuz olarak prömiyer yapmıştır. Her iki oyunda da, baş rol oyuncuları Ayşe Lebriz "2002 Afife Jale En İyi Kadın Oyuncu" ve Bilge Şen "2003 Afife Jale Komedi Dalında En İyi Kadın Oyuncu" adayı olmuştur. 14.Kasım.2003 tarihinde, Tiyatro Pera sanat yönetmeni Nesrin Kazankaya tarafından yazılan "Seyir Defteri (Julia)" adlı oyunumuz prömiyer yapmıştır. Julia rolünü oynayan Ayşe Lebriz "2004 Afife Jale En İyi Kadın Oyuncu"; Cüneyt Uzunlar "2004 Afife Jale En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" ödüllerine aday olmuşlardır. Nesrin Kazankaya "2004 Selim Naşit Özcan En İyi Yerli Yazar" ödülünü almıştır. 6.Eylül.2004 tarihinde Nesrin Kazankaya'nın yazdığı "Sihirli Kitap" adlı çocuk oyunumuz, Beyoğlu Belediyesinin düzenlediği "Pera Festivali"nde temsil vererek prömiyer yapmıştır. Erişkin oyunlarımızla 2002, 2003 ve 2004 "İzmir Tiyatro Festivali"nde temsiller verilmiştir. 3.Mart.2003 tarihinde "Savaşa Karşı Tiyatro: Lysistrata Projesi" kapsamında, dünyada 46 ülkeden 792 tiyatro topluluğu ile birlikte "Tiyatro Pera"da, Aristophanes'in "Lysistrata" oyunu, İstanbul'un önde gelen sanatçı , gazeteci ve bilim insanları tarafından okunmuştur. "Tiyatro Pera" sahnelediği tüm oyunlarında içerik açıdan söyleyecek sözü olan; estetik tercihlerinde tiyatro sanatına bir öneri kaygusu güden, uzun erimli bir tiyatro olarak kurulmuştur. "Tiyatro Pera" kısa süredir varolmasına karşın basında geniş yer almıştır. Her yıl yeni oyun sahneleyerek repertuvarını ve yeni sanatçılar katılımıyla kadrosunu zenginleştirmektedir. "Bir Çöküşün Güldürüsü (Tavşan Tavşan)" Türkiye prömiyeri; "Seyir Defteri (Julia)" ve "Dobrinja'da Düğün" ile dünya prömiyeri yapmıştır.
Hep tiyatronun içinde oldum...
İlkokul son sınıftan bu yana hep tiyatronun içinde oldum. İlkokul beşinci sınıfta yılsonu müsameresinde sahneye çıktım. Ailemde benim dışımda sanatla uğraşan yoktu. Mühendis olmamı istiyorlardı. İlkokuldan bu yana tiyatro ile haşırneşirim. Konservatuvara kadar başarılı bir lise öğrencisiydim. Liseden sonra kimya bölümünü kazandım. Bir yıl kimya okudum. Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nü yatılı olarak okudum. Beş yıl konservatuvar sürdü. Arkasından Almanya'da Volkwanghochschule'de üç yıl reji eğitimi aldım. Türkiye'de reji eğitimi olmadığı için oraya gittim. Şimdi Bilkent Üniversitesi'nde de veriliyor reji eğitimi. Ancak öğrenci katılım sayısına göre bazen kapanıyor. Yani Türkiye'de reji eğitimi veren üniversitemiz maalesef yok. Ankara Devlet Tiyatrosu'nda oyuncu ve yönetmen olarak on yıl çalıştım. Ankara Devlet Tiyatrosu'nda “Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu”nu kurdum. 1998-1999 sezonunda İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü'nde de bulundum. Devlet Tiyatroları dışında da oyunlar yönettim.
Sahnelediğim oyunlardan bazıları:
"Tam Rolünde", "Manesssalar'da", "Ada", "Kaybolma", "Küçük Burjuvalar", "Tartuffe", "Kısasa Kısas".
Oynadığım bazı oyunlar:
"Çil Horoz", "Afife Jale", "Dağın Devleri", "Cumhuriyet Kızı", "Kaybolma", "Ayrılık Müziği".
Çevirdiğim oyunlardan bazıları:
Almanca ve İngilizceden oyunlar çevirdim: "Sevgili Yalan", "Komedi Sanatı", "Yeniden Hoşçakal", "İlkbahar Uyanışı", "Kısasa Kısas"... gibi.
Ve Tiyatro Pera...
2001 yılında Tiyatro Pera'yı kurdum ve sanat yönetmenliğini üstlendim. Açılış oyunu olarak, Ariel Dorfman'ın yazdığı "Ölüm ve Kız" oyununu sahneledim. Pera Tiyatro Okulu'ndan mezun oyuncular ile Volker Ludwig'in yazdığı "Aman Aman" adlı çocuk oyununu sahneledim. 2002 yılında "Bir Çöküşün Güldürüsü (Tavşan Tavşan)", 2003 yılında ise kendi yazdığım "Seyir Defteri" adlı oyunu sahneledim ve oynadım. 2004 yılında da yine kendi yazdığım "Dobrinja'da Düğün adlı oyunu sahneledim ve oynadım. 2005 yılında "Şerefe Hatıralar (İstanbul 1955), 2007-2008 sezonunda "Profesör ve Hulahop", "Venedik Taciri" oyunlarını hem yönettim hem de oynadım.
Brecht müzikali..
Bertolt Brecht’in “Schweyk İkinci Dünya Savaşı’nda”, “Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı” ve “Üç Kuruşluk Opera” oyunlarından ve “Faşizm Üzerine Yazılar”ından uyarlayıp yönettiğim “Rahat Yaşamaya Övgü” adlı müzikli oyunda, Kurt Weill, Hanns Eisler ve Turgay Erdener’in müzikleri kullanılıyor.
Rahat Yaşamaya Övgü” oyunu, kapitalist sömürü düzenini, paylaşım savaşlarını, faşizmin yükselişini ve bunun karşısında küçük burjuvazinin vurdumduymaz tavrını ve genelde ahlak anlayışını konu alır. Sıradan insanın kendi sonunu hazırlayan olaylar karşısındaki aymazlığı, komik ve ironik bir yaklaşımla sorgulanır. Brecht’in dediği gibi: “Kapitalizm çarkı zorbalığa başvurulmazsa dönememektedir. Koşullar ne denli kötüleşirse, akıl da o denli azalır.
Ve son oyunum QUİNTET...
“Quintet – Bir Dönüşün Beşlemesi”, “Karşılaşma-Uzlaşma-Çatışma-Vedalaşma-Ayrılma” olmak üzere beş bölümden oluşmaktadır. Her bölüm, özgün çekim film kesitleriyle birbirine bağlanmaktadır.
1980 askeri darbesiyle geride bir oğul bırakıp yurt dışına iltica eden kadın, yıllar sonra İstanbul’a döner. Kadını havaalanında, genç bir delikanlı olan oğlu karşılar. Gerilimli tanışmanın (buluşmanın) ardından kadın, üniversite yıllarından arkadaşını ziyarete gider. Uzun zamandır görüşmeyen iki kadın, geçmişi hüzün ve coşkuyla anımsayarak özlem giderirler. Öğrenci derneğinden birlikte çalıştıkları Arkadaş’ın kocasının eve gelmesiyle, üçlü tamamlanır.
Sosyalist dünya görüşünden ödün vermeyen savaş muhabiri Kadın, bugünkü var oluşunu liberalizmin evrilmesine borçlu olan Adam ve ailesiyle bir yaşam paylaşmanın ötesine geçemeyen karısı, gece boyunca geçmişi, bugünü konuşurlar. Kadın oğluyla barda bir araya gelir. Oğul anne arasında terk edilme, özlem, öfke, sevgi üzerine hüzün dolu duygusal bir çatışma yaşanırken; karı koca arasında da yıpranmış bir ilişkinin hesaplaşması sürer. Geçmişin dayanılmaz ağırlığında amansızca çıkış yolu ararlar. Kadın, Arkadaş’la yeniden bir araya geldiğinde geçmişin kirli gizleri de tüm gerçekliğiyle ortaya çıkar. Yazgılarını belirleyen darbe, bir kez daha yaşamlarını alt üst eder ve vedalaşma kaçınılmaz olur.
Pera Tiyatro Lisesi ve Pera Güzel Sanatlar Tiyatro Okulu...
Türkiye'de ilk kez Pera Tiyatro Lisesi'ni açtım. Pera Tiyatro Lisesi'nin ve Pera Güzel Sanatlar Tiyatro Okulu'nun Bölüm Başkanıyım. Her iki bölümde de eğitmenlik yapıyorum. Buranın sahibi ben değilim. İşin ticari yanına bulaşmamış olmak benim karakterime uygun. Vaktimi en çok alan oyunculuk ve eğitmenlik. Türkiye'de ilk kez tiyatro lisesi açtık. Programı hazırlayıp, açılmasını sağladım. Dans, müzik ve resim bölümleri vardı. Tiyatro lisesi yoktu. Üçüncü mezunlarını veriyoruz. Milli Eğitim Bakanlığına bağlıyız. Dört yıllık konservatuvar ayarında bir eğitim vermekteyiz. Pera Lisesi ortaokul mezunları içindir. Tabi bir sınavdan geçiyor girmek isteyenler. Lise mezunlarına ise dört yıllık konservatuvar eğitimi veriyoruz. Bunların her ikisi de özel okul olmakla birlikte Milli Eğitim Bakanlığı onaylı. Ancak Pera Lisesini bitiren illaki tiyatro oyuncusu olacak diye bir olay yok. Doktor da olabilir, mühendis te olabilir.
Venedik Taciri üzerine...
Venedik Taciri oyununda adaptasyon yapmadık. Bir hece, bir virgül bile eklemedik. Yani metne hiç ellemedik. Sadece görsel anlatımda günümüze çektik oyunu. Sadece oyunda değil, şehir adlarını ve kişi adlarını da değiştirmedik. Shakespeare'nin bütün oyunları mucizevi güzeldir.Adaptasyon bir ucundan uyarlamadır. Hatta asıl adaptasyon, isimlerin oyunun oynandığı ülkeye çekilmesidir. Eğitmen, oyuncu ve rejisör olarak, Shakespeare'i Brecht'in değişiyle yeniden yorumlayabilirsiniz. O size inanılmaz hizmet eder. Ancak yapabilirseniz!.. Bizim bu oyunu sergilememiz riskliydi. Mesele inanmak ve ikna etmek. Benim rejisörlüğümün sihirli cümlesidir ; "İnanmak ve ikna etmek". Sonuçtan memnunum. Seyirciyle buluşuyoruz. Seyircilerin yok olduğu, özel tiyatroların kendini yalnız hissettiği, bu kültür yozlaşmasının yoğun bir şekilde yaşandığı on yıllar içinde yeniden seyirciyle buluşmak verdiğimiz emeğin karşılığıdır. Bize armağan gibi geliyor.
Arz ve talep...
Türkiye'de öyle bir noktadasınız ki, arz ve talep şöyle istiyor: Siz arzediyorsunuz, sonra "Vallahi beni talep edin" diye çırpınıyorsunuz, koşturuyorsunuz. "Bilet satılmıyor mu, para da kazanıyorsunuz" diyen olabilir. Hemen bir açıklama getireyim: Gelen bilet zararın onda birini karşılamıyor!.. Hiçbir sponsorum şikayetçi değil. Çünkü bu işe girişen biri şikayet etmemesi gerektiğini bilerek girer. Buraya Türkiye'nin en değerli profesyonel oyuncuları gelip oynarlar. Fakat parasal yönden beklentileri yoktur. Bu bir mucizedir. Türkiye'deki durum insanı idealist yapıyor. Yüz kişilik salonda dört oyun oynanıyor. İnanın dört oyunda ödenekli tiyatrolarla rekabet içindeyiz. Bu sene (2008) sezonu iki oyunla açtık. Biri benim yazdığım "Profesör ve Hulahop"; Engin Alkan'la oynuyorum. Bu oyunda 80'li yılların Türkiye'sini anlatıyorum. İkincisi ise Venedik Taciri. Sezonu iki yeni oyunla açmak bir özel tiyatro için duyulmuş şey değil...
ADEM DURSUN
Eylül 2009
[email protected]
Anahtar Kelimeler: nesrin kazankaya, tiyatro pera
0 Yorum