MAKALELER

Malafa - Dot

2010.12.13 00:00
| | |
4801

Türk seyircisinin pek de alışık olmadığı oyunlarıyla ilk günden bu yana tüm dikkatleri üzerinde toplayan Dot...


 

    Satmak için kendilerinden vazgeçenlerin, satın almak için kendilerini kaybedenlerin öyküsü; MALAFA
 
   Tiyatro DOT: "MALAFA"

 


 
    17.Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında geçtiğimiz mayıs ayında iki kez temsil veren Malafa 24 Eylül'den itibaren Dot'ta sahnelenmeye başladı.Türk seyircisinin pek de alışık olmadığı oyunlarıyla ilk günden bu yana tüm dikkatleri üzerinde toplayan Dot yine alışkın olmadığımız bir oyunla karşımızda.Malafa,Hakan Günday'ın 2005 yılında yayınlanan aynı adlı kitabından yazarı tarafından oyunlaştırılmış.Kitapları hem konuları hem de kullandığı dil sayesinde okuyucular tarafından ilgiyle karşılanan Hakan Günday özgün tarzını Dot ile birleştirince ortaya seyrine doyulmayacak bir oyun çıkmış.

 


 
    Bugüne kadar in-yer-face akımını benimseyerek İngiliz yazarların oyunlarını sahneleyen Dot ilk defa bir Türk yazarın oyunuyla seyirci karşısında.Hakan Günday'ın da ilk tiyatro çalışması olan Malafa aynı zamanda güncel bir edebiyat eserinin sahneye taşınması bakımından da seyirciye yenilik sunuyor.

 


 
    Oyunlarını seçerken Türk toplumunda konuşulmayan,yok sayılan konuları ele alan,dışlanan,hor görülen,hayatları kayıp olan insanları sahneye taşıyan Dot bu kez hepimizin bildiği ve eğlenceli gördüğü turizm sektörünün bambaşka bir yönüyle tanıştırıyor bizi.Lüks oteller,sahil,deniz,kum,güneş,parti gibi kavramların dışında turizmin korkutucu ve acımasız yanı gün yüzüne çıkıyor Malafa'da.Her ne kadar ana konu turizm olsa da kuyumculuğun sırları,iş kanunu,aile yapısı,sahtekarlık,satış teknikleri,duyarsızlık,farkındalığını yitirme,kültürlerarası farklar,satışta cinsel cazibe,yalan,hile,felsefe,din,tarikatlar,aldatma ve aldatılma hikayeyi oluşturuyor.

 


 
    Topaz Jewellery Center,Türkiye'nin en büyük kuyumcusu.
 
    İçinde sadece birbirinden değerli mücevherleri değil aynı zamanda birbirinden ne kadar farklı gibi görünse de sonları aynı noktada birleşip kilitlenen insanları da barındırıyor.Her müşteriyi bir şekilde yakalayıp bütün amaçları satmak,daha çok satmak olan tezgahtarlar.Kimi entelektüel sohbetler ederken kimi cinsel cazibesini kullanır kimi çocuğuyla birlikte nasıl bir hayat mücadelesi verdiğini anlatırken kimi de karı koca arasındaki gerginliği kaşıyarak satar bir kolyeyi ya da küpeyi.Üstelik müşteri sadece bakmaya gelmiş olsa da.

 


 
    İstiklal Caddesinde Mısır Apartmanı'nın dördüncü katında fuayesi,kulisi,perdesi olmayan bir tiyatro.Saniyeler içinde meydana getirilen seyyar gişede günler öncesinden tükenmiş biletleri gelen seyircilere teslim eden görevliler.Kapının açılmasını beklerken apartmanın merdivenlerinde oturan seyirciler.Ve oyuna 10 dakika kala içeriden sahne kostümleri ve makyajlarıyla çıkıp seyircilerle birlikte sanki onlar da izlemeye gelmiş gibi bir hava içinde merdivenlerde bekleyen oyuncular.Daha tiyatronun kapısının önünde seyirciyi şaşırtıyor Dot.

 


 
    Çok sade bir dekorla kuyumcu havası verilen sahnede oyunun bir anlamda anlatıcısı konumundaki Tuğrul Tülek'in sesiyle başlıyor oyun.Tezgahtarlar yerlerini almış,bugün yine aynı numaraları çekerek ne kadar satış yapacaklarının hesabındadırlar.Sahne ve dekor tasarımı ile seyirci koltuklarına oturduğunuz zaman kendinizi Topaz'ın müşterilerinden biri olarak görmemeniz imkansız.Bu sayede oyunun içinde olmakla kalmayıp düzenin de içinde olduğunuzu tüm çıplaklığıyla görüyorsunuz.Aslında sahnede olan bu kadın,bu adam benim,bu benim hayatım.
 
    Yönetmenliğini Murat Daltaban'ın yaptığı oyunda Berrak Kuş,Cemil Büyükdöğerli,Emel Çölgeçen,Elvin Aydoğdu,İbrahim Selim,Mert Can Sevimli,Onur Öztay,Rıza Kocaoğlu,Tuğrul Tülek ve Yusuf Akgün rol alıyor.Seyircinin burnunun dibinde,gözünün içine bakarak zaman zaman yokmuş gibi davranıp zaman zaman da birebir iletişime geçerek gerçeklik duygusunu hiç kaybetmeden performans sergilemek azımsanamayacak bir iş.Yönetmenin tercihi doğrultusunda interaktif denilemese de seyirciye dönük bir yöntem geliştirilmiş.Gerilimin sürekli artması ve oyuncuların sahne üzerinde koşup atlamaları tempoyu bir an olsun düşürmüyor.
 
    Çağdaş bir oyun neredeyse tiyatro yapmak için gerekli olan en temel şekilde sahneleniyor.Sade bir ışık tasarımı,son derece az dekor,seyirciyle aynı hizada bir sahne,gözü yormayan,dikkati dağıtmayan kostümler ve mimikleri desteklemenin dışında kullanılmayan müzik.Hakan Günday'ın kitaplarını okuyanlar dilinin farklılığına alışkın olsalar da Malafa'da kullanılan terimler nedeniyle şimdi ne demek istedi acaba geriye dönüp bakma ihtiyacı hissederlerken oyun sırasında seyircilerin böyle bir şansı yok tabi ki.Dilini bozmadan sahneye taşıyan Hakan Günday'la Murat Daltaban'ın reji anlayışı büyük bir uyum sağlamış.Günlük hayatta kullanmadığımız,duymadığımız kelimeleri oyuncuların ağzından duyarken beden dillerine bakarak anlamakta hiç güçlük çekmedik.
 
    Dot'un diğer oyunlarıyla kıyaslandığında en naif oyunlarından biri gibi algılanabilir fakat kavga etmeden,küfür etmeden de şiddetin var olabileceğinin kanıtı Malafa.Müşterilerle tezgahtarlar arasındaki her konuşmada gülen yüzlere rağmen nasıl bir ikiyüzlülük,nasıl bir sahtekarlık olduğu,kapitalizmin hepimize şiddet uygulayıp bizi de şiddet uygulamaya zorladığı ortaya çıkıyor.Bir yüzük üzerine başlayan konuşma dinlerin toplumlar üzerindeki etkisine bağlanırken evlilik yıldönümü hediyesi üzerine yapılan tartışma öteki algısının dışarıdan ve içeriden nasıl da farklı algılandığına dönüşüyor.Malafa başladığı andan bitene kadar seyircinin algı sınırlarını zorluyor.
 
    Oyunda yer alan herkes rolünün hakkını verirken Berrak Kuş,Tuğrul Tülek ve Rıza Kocaoğlu'nun öne çıktığını söylemek yanlış olmaz.Berrak Kuş hem fettan hem de zavallı bir kadını bünyesinde çok başarılı bir şekilde birleştirmiş.Bir kadınla dostluk ilişkisi kurup aynı zamanda kadının kocasına kur yaparak amacına ulaşması kendi içindeki çelişkiyi en iyi şekilde yansıttı.Rıza Kocaoğlu'nun canlandırdığı karakter her duruma uygun hikayeyi anında uydurmasıyla,sempatikliğiyle kadın müşterileri etkilerken gözünden alevler saçarak ve ana avrat küfrederek erkek müşterileri de korkutmayı başarıyor.Tuğrul Tülek ise oyunda içinde bulunduğu durumu sorgulamayan,sistemi olduğu gibi kabullenmiş ve sahiplenmiş hatta sistemin savunuculuğuna soyunmuş bir karakteri canlandırıyor.Tüm karakterlerin zaaflarını,pişmanlıklarını,insani yüzlerini oyunda zaman zaman görmemize rağmen Tuğrul Tülek'in karakterinde gerçek mi sahte mi olduğu belli olmayan bir samimiyeti ancak oyunun sonunda sezebildik.
 
    Tiyatroyla ilgilenen,oyun izlemekten keyif alan ya da tam tersi tiyatroya mesafeli yaklaşan,modasının geçtiğini,yapay olduğunu düşünen herkes mutlaka Dot'ta oyun izlemeli.Bugüne kadar sahnelenenlerden bambaşka oyunlar izleyip,kendinizi de sahnenin tam ortasında bulmak için Dot'ta yerinizi ayırtmalısınız.Sezon boyunca sahnelenecek Malafa sizi de gerçeğin içine çekecek.
 

 

Anahtar Kelimeler: malafa, dot



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir