MAKALELER

Korkuyu Beklerken Öteki Tiyatro

2010.02.01 00:00
| | |
6917

Ülkemizde garip şeyler olmaya devam ediyor. Nasıl yaklaşalım neresinden tutalım bilmiyorum...

   

Korkuyu Beklerken Oluşan Yeni Korkular!...
 
   Ülkemizde garip şeyler olmaya devam ediyor. Nasıl yaklaşalım neresinden tutalım bilmiyorum. Mantık denilen dizgenin kopması sonucunda yaşananları anlamlandırma konusunda bile sıkıntı çekmekteyiz. Öteki Tiyatro’nun sahnelediği, Oğuz Atay’ın Korkuyu Beklerken adlı yapıtından uyarlanan oyuna sahnede sigara içildiği gerekçesiyle il sağlık müdürlüğü görevlileri tarafından cazai işlem uygulanmış. Aslında bu cümlenin ötesinde bir şey yazmak belki gereksiz ama bu konuda seslerin çoğalması ve çok sesli bir koro oluşması gerektiği inancındayım.
 
   Sigara yasağının gerekli ya da gereksiz olması tartışmasına girecek değilim. Ancak kapsamının ne olduğu konusu gerçekten tartışılması gereken bir nokta. Aslında bu olay ilk değil, geçenlerde Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nun açılışında sahnelenen oyunda sigara içilmesi nedeniyle oyunu izleyen sağlık bakanı “keşke yasak delinmeseydi” diye bir açıklama yapmıştı. Belki de demeçten sonra yola çıkan iki memur, Öteki Tiyatro’nun sahnelediği Korkuyu Beklerken oyunun peşine düştü. Oyuna seyirci gibi girerek iki bilet alan görevliler oyunun izledikten sonra kulise gidip ceza uygulamasına geçmişler.

 


 
   Oğuz Atay’ın penceresinden bakmaya çalışırsak bu olay hem küçük hem de büyük! burjuvanın düştüğü aymazlığın bir göstergesi olarak karşımıza çıkar. Sigaranın sağlığa ne kadar zararlı olduğunu enteresan yöntemlerle engellemeye çalışan ve bunun üzerinden ilerleyen bir düşünce doğal olarak tiyatro ve diğer sanatlara da edep verecek bir yönelişe girmesi muhtemel sonuçlara neden olmaktadır. Sanki ülkedeki “tecavüz” “cinayet” “aile içerisinde vahşet” tamamen çözüldü geriye oyunlarda karakterlerin içtiği sigaranın topluma olan zararları kaldı. Az gelişmiş bir düşünsel yapının sigara yasağı da ancak böyle olur. Şimdi düşünelim; Heykel, resim ve plastik sanatlardaki yapıtlarda da sigara kullanımını yasaklamaya başlarsak tüm sanatın bundan ne derece etkilendiğini hayal edelim. Sonuç tamamen bir facia olur. Gerçeğin katlanılamazlığına bir alternatif olan sanat bu kez gerçeğin içeriğinden tamamen uzaklaşarak sadece görevsel bir nitelik kazanarak iyi aile çocuğu! yetiştirme alanlarına dönüşür.
 
   Zaten çocuklara yönelik oyunlarda kesinlikle kullanılmayan sigaranın, tamamen 18 yaş üzerine hitap eden seyirci kitlesine karşı kullanımı onların Allah göstermesin bir sigara bağımlısı haline gelmelerine neden olabilir diye düşünülüyor olsa gerek. Çünkü sağlık bakanı bu konuda, “tiyatro izlemeye çocuklarımızla gidiyoruz” diye bir açıklama yapmış. Oyunu sahneleyen Murat Karahüseyinoğlu oyunu ısrarla yetişkinler için sahnelediklerinin üzerinde duruyor.
 
   Sahne, binlerce yıl boyunca yaşamın bir arenası işlevi taşır, iyi, kötü, güzel, çirkin sadece repliklerle değil görsel öğelerle insanlara sunulur. Bu noktada oluşan bir sınırlandırma ister politik nedenlerle olsun ister sigara yasağı ile olsun sansür mekanizması gerçeğini doğurur. Önemli olan bu düşüncenin sadece sigara yasağı ile yetinmeyeceği gerçeğini kavrayabilmektir. Hemen sonrasında sahnede alkol ve uyuşturucu kullanımının da yasaklandığını düşünelim. Bu sefer sahnede yaşamayan silik insanlar görmeye başlarız ve gerek sanatın üreticisi gerekse de tüketicisi açısından sanal bir dünya ortaya çıkmış olur.
 
   Yasakların bireyler üzerindeki etkisinin sonuçları ise ayrı bir yazının konusu olmaya aday bir durumdur. Sigaranın alkolün hatta uyuşturucunun bu kadar sert yasaklar dizgesi ile örülmesi sonucunda bireyler üzerinde psikolojik açıdan cazibeli bir hale gelmiş olmaları gerçeği göz önünde tutulmalıdır.
 
   Asıl merak ettiğim yasakla beraber, cezayı uygulayan iki memur ve onların dünyası, acaba tiyatroya ilgileri ne boyutta nasıl bir görev bilinci ile bu işlemi gerçekleştirdiler. En azından “Korkuyu Beklerken” ile tanışmalarını olumlu sayalım diyeceğim ama o da kendimizi kandırmaktan öteye gidememiş olacak.
 
   Oğuz Atay, Tehlikeli Oyunlar romanında, Hikmet karakterinin Albay ile oyun yazma sürecinde sigara yasağını da ele almamaları nedeniyle yapıtının edebi açıdan eksik bir duruma geleceğini düşünmemiş olduğu için suçlanabilir. Oyunlarla Yaşayanlar’da başkarakter Coşkun Ermiş oyun yazmaya çabalarken eminim bu konuya değinmediği için kendini üzgün hissedecektir. Korkuyu Beklerken’deki karakterimiz içinse olan oldu zaten. Sıkıntısını dışa vururken sigara yerine keşke abur cubur yeseymiş. Tutunamayanlar’da Selim ve Turgut ise, şimdiden isyan bayraklarını çekmiş olmalılar. Yaşadıkları tüm çelişkilere bir de sigara yasağı sorununu eklemeleri gerekirdi ama ne yapsınlar geleceği bu noktada kurgulayamadıkları için ne yazarına ne de onlara kızmak gerek. Türkiye’nin ruhunun bu noktalara geleceğini bilemezlerdi ya!
 

 

Anahtar Kelimeler: korkuyu beklerken, öteki hayatlar



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir