Kişiler: Bülent Emin Yarar

BÜLENT EMİN YARAR

Görevi

OyuncuReji AsistanıYönetmenYönetmen Yardımcısı

Sosyal Medya

Oyunlar


|
0
|
7378




Kariyer Bilgisi

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sahne Sanatlar Bölümü




Ödüller

İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri 2014

Hamlet -  "İsmet Küntay Özel Tiyatro Ödülü" Bülent Emin Yarar

Afife Tiyatro Ödülleri 2010

Profesyonel - "Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu" Bülent Emin Yarar

Afife Tiyatro Ödülleri 2005

Çayhane - "Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu" Bülent Emin Yarar

Lions Tiyatro Ödülleri 2005

Çayhane - "Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu" Bülent Emin Yarar



Eleştirmen Notları

Profesyonel - İstanbul Devlet Tiyatrosu

uka Laban (Bülent Emin Yarar) adındaki bu adam, esasında eski rejim tarafından Teodor’un peşine takılan gizli polisten başkası değildir. Yıllar boyunca onun söylediği her sözü, anlattığı her olayı ses bandına kaydetmiş, sonra bunları yazıya dökmüş ve polise teslim ederken de bir suretini kendisine saklamıştır. Yıllar boyu Teodor’u ve dolayısıyla onun entelektüel arkadaşlarını izleye izleye, Luka da edebiyat ve politika alanında büyük “merhale” kaydetmiştir. Luka’nın yanında getirdiği bavul açılır ve içindeki, her biri ayrı bir öyküye sahip nesneler tek tek elden geçirilir. Öykü, giderek Teodor ve Luka’nın üzerinden hem bir dönemin siyasal yaşamına, hem de karakterlerin özel yaşamı üzerinden evrensel insani sorunlara ışık tutacaktır.

Sahne üzerinde üretici-sanatçı olduklarını bir an olsun unutmayan tiyatromuzun gözbebeklerinden Bülent Emin Yarar ve Yetkin Dikinciler, bu kere de görev aldıkları üretimi, izleyicinin aldığı hazzın bir parçası haline getiriyorlar. Bir yandan Teodor Teya Kray ile ve Luka Laban ile bütünleşmek için ciddi bir uğraş verirlerken dış dünyanın bakışları önünde canlandırmak zorunda oldukları ve metinde sözü edilen o oyun kişileri olduklarını kendilerini inandırmak için binlerce, ama binlerce küçük hileden başarıyla yararlanıyorlar.

Bülent Emin Yarar, kendisini kuşatan, ilişkide olduğu Luka Laban’ı üzerindeki türlü izlenimle açığa çıkarıyor. Bu izlenimlerini seyirciye de duyuruyor, anlatıyor. Jestüellik, ses, konuşma ve yer değiştirmelerdeki ritim anlayışıyla yüceliyor. Bedenini basit bir gösterge vericisi, izleyiciye yönelik işaretler göndermek için ayarlanmış bir semafor olarak kullanmıyor. Ya ne yapıyor? Bülent Emin Yarar, izleyicinin belleğinde oyun sonrasında enerji, arzu yönlendirmesi, itkilerin yükselişi, yoğunluk ya da ritim olarak adlandırılabilecek etkilerle kalıyor. Üstün Akmen

http://tiyatronline.com/profesyonel_-istanbul-devlet-tiyatrosu--6843

Çayhane - İstanbul Devlet Tiyatrosu

Helâl olsun vallahi. Hakkı Ergök, Yüzbaşı Fizby ile özdeşleşmiş. “Şevk” yaratmak gibi zorlu bir görevi başarıyla yerine getiriyor. Ama bir de Sakini'de Bülent Emin Yarar var. Yarar, sadece Sakini'nin karakterini ortaya koymuyor, karakterin duyumsadıklarını da seyirciye yansıyor. Karşıtlıklar arasındaki bağlantıyı vurucu olarak kullanıyor. Konular arasındaki bağlantıyı başarıyla kurduğu gibi, uygun tercihi yaparak, görünen komik gerçeklerin altındaki dramatik yan olmayı gösteren tercihi gerçekleştiriyor. Üstün Akmen

http://tiyatronline.com/cayhane_-istanbul-devlet-tiyatrosu-6809


Profesyonel - İstanbul Devlet Tiyatrosu

Dört kişilik bir oyuncusu kadrosu olan Profesyonel esas itibariyle Teya ( Yetkin Dikinciler ) ve Luka ( Bülent Emin Yarar ) ekseninde şekilleniyor. Sekreter rolüyle Gülen Çehreli ve kaçık rolüyle Cenap Oğuz metin içindeki yerlerinin son derece farkında olarak buna uygun bir sadelikle üzerlerine düşeni yapıyorlar. Oyunun başından sonuna kadar sahnede olan ve bir anlamda oyunun anlatıcısı konumunda olduğu için seyirciyle de birebir iletişim kuran Yetkin Dikinciler müthiş bir denge ve ayırt edicilikle hem oyunun içinde hem gerekli yerlerde dışında kalmayı başarıyor. Üstelik çok kısa süreli olarak oyundaki ruh halinden sıyrılıp seyirciye yöneliyor, aynı hızla da hiçbir sırıtmaya yer vermeden oyuna yeniden dahil oluyor. Rolünün bir zorluğu da seyirciye yöneldiği anlarda seyircinin tepkisini kontrol etmek ve yönetmek zorunda olması.  Ki bunların hepsinin üstesinden layıkıyla geliyor. Anlattıklarıyla Teya ile birlikte seyirciyi de şaşırtan ve hikayeyi oluşturmasını sağlayan Luka karakterinde Bülent Emin Yarar bedenini ve ruhunu tamamen oyuna adamış durumda. Gel gitleri sebebiyle abartıya kaçmaya son derece müsait  yönleri olan Luka’yı büyük bir gerçeklikle canlandırıyor ve seyirciyi karaktere ikna ediyor. Şüphe uyandıran, korkutan bir adamdan güldüren, ağlatan bir adama dönüştüğü gibi içinde neler olup bittiğini ortaya çıkardığı anlarda da seyirciyi derinden sarsıyor. Oyun ilerledikçe içilen içki oranıyla birlikte o miktarda alkol alan birinin sesinde, bedeninde, bakışlarında, konuşmasında meydana gelebilecek değişimleri öylesine doğallıkla aktarıyor ki sadece bu nedenle bile ayakta alkışlanmayı hak ediyor. Mehmet Bozkır

http://tiyatronline.com/profesyonel_-istanbul-devlet-tiyatrosu-2932

Hamlet - İstanbul Devlet Tiyatrosu...

Eğer bütün oyunu tek başına oynayan Bülent Emin Yarar bu gösteriyi doğaçlama olarak yapıyor olsaydı, biz buna sadece tek isim olarak “meddah gösterisi” derdik. Şuan temsil olarak tek meddah temsili dahi diyebilirdik. Hamlet’in Kral’ın önünde oynamak üzere oyun tasarladığı anlarda seyirciye bu oyunu anlatmasını, anlatı sayarsak tamamen meddah gösterisi diyebilmek için tek eksik komplesinin doğaçlama gelişmesi gerektiğiydi ki, izlediğimiz Shakespeare’in yazdığı Selahattin Eyüpoğlu’nun çevirisi Hamlet’ti. Yasin Çetin

http://tiyatronline.com/hamlet_-istanbul-devlet-tiyatrosu--2675


Hamlet – İstanbul Devlet Tiyatrosu

Ölüm üzerine yazılmış en derinlikli eserlerden biri olan “Hamlet”in en meşhur dizelerinden. Hamlet’i yüzyıllardır ölümsüz kılan, bir başyapıt olmasının sebeplerinden biri de, bu kadar derin bir konuya bakış açısı; ölüm üzerine felsefi bir bakış açısı sunması belki de. Işıl Kasapoğlu da buradan yakalamış metni, hiç sapmadan devam etmiş ve gerisi çorap söküğü gibi gelmiş, sahnede parlayan Bülent Emin Yarar eşliğinde.

Sahnenin ortasında kırmızı, kocaman, bombeli bir kutu. Kutu dediğime bakmayın kendisi aslında sahne. Oyunun başında bu kırmızı kutunun üst kısmı açılıyor ve yarı açık bir istiridyeyi andırıyor. İçi ise simsiyah. Ölümün rengi siyah, kanın rengi kırmızı gibi – en azından akla ilk gelen çağrışımlar bunlar. Bu görkemli dekor-sahne, tek başına o kutuya sığamayan tek bir oyuncuyla, Bülent Emin Yarar’la doluyor.

Teknik olarak sahneler arası geçişler canlı müzik (Yasemin Taş ve Cansın Bezirciloğlu) ve özellikle de çok iyi bir ışık tasarımıyla (Cem Yılmazer) destekleniyor. Tek bir aktörle bu kadar çok sayıda geçiş ve hareket çok güzel düzenlenmiş. Bülent Emin Yarar ise o kutuya sığamıyor. İç aksiyonu gerçekten de hangi sahneye koysanız taşacak cinsten. Oyundaki karakterlerden Hamlet, Claudius, Gertrude ve Ophelia’nın ruhsal derinlikleri, iç aksiyonları ve devinimleri çok yüksektir. Üstelik bu karakterlerin boyutları çok derin olduğundan ustalıkla resmedilmesi gerekir. Bu yüzden de sahneye taşımak oldukça zor. Hele ki Hamlet gibi çok fazla duyguyu, karmaşayı, iniş-çıkışı, duygu geçişini barındıran ve üstünden ölüm üzerine pek çok felsefi düşünceler aktarılan bir karakteri canlandırmak, oyunculuk tecrübesi kadar hayat tecrübesi de gerektirir. Bir aktörün bunları tek başına canlandırması, üstelik bunu yaparken seyircinin her karakter arasındaki geçişi net olarak yakalaması ise hayal etmesi zor bir şeydi. Yarar’ın içindeki devinimi, seyirci koltuğumdan ben bile içimde hissedecek kadar iyi gördüm. Aycan Akcamete

http://tiyatronline.com/hamlet-istanbul-devlet-tiyatrosu-2572




Yorum

0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.


E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir