Kamuran Akkor ile tiyatro üzerine bir röportaj yapmaya karar verdiğimde, bütün o şarkılardan, bugün bile değerini korumuş, her biri eşsiz ve benzersiz olan Kamuran Akkor yorumlarından, tiyatro sanatçısı Kamuran Akkor'u ayırmanın doğru olmayacağının farkındaydım.
- En severek seslendirdiğiniz parça hangisiydi, diye sorsam ?
- Şöyle söyleyeyim, aslında bütün parçalarımı özel olarak seçerek ve severek okudum.Yine de, “Sev Yeter”, “Bir Teselli Ver”, “Anadan Ayrı”, “Beni Ateşe Attın”, “Reyhan”, “Aşk Eski Bir Yalan”, “Mavi Boncuk”," Laleler", "Düşmanlarım Çatlasın", diyebilirim. Bunların çoğu o dönem film oldu.Bazılarında rol aldım.
- Fakat oyunculuğu geri planda tuttunuz..
- Mecburdum.Sahne çalışmalarımız çok fazlaydı.Turneler, plak kayıtları, provalar, eser seçimleri, evim, eşim ve çocuğum zaten tüm zamanımı alıyordu.
- Tiyatronline.com okurları için tiyatro oyuncusu Kamuran Akkor'dan konuşsak mı ?Tiyatroya adım atışınız...
- Ankara'daydık.Gönül Ablam Ankara Radyosu'nda stajyer sanatçı olarak göreve başlamıştı.Taner Şener " Kulaktan Kulağa " adlı bir tiyatro oyunundaki seksen yaşındaki kadın karakter için, ablama teklif götürüyor.O da, memuriyeti nedeniyle kabul edemeyeceğini belirtip, benden bahsediyor.
- Demek yeteneğinizi fark etmiş.
- Öyle olmalı.Gönül Ablam, hisleri, önsezileri, oldum olası çok güçlü bir insandır.Demek ki, çocukken yaptığım taklitleri, söylediğim şarkıları filan gözlemleyip, fark etmiş.Belli bir kabiliyetim yatkınlığı, çabam olduğunu görmüş.
- Sonra ne oldu ?
- " Kulaktan Kulağa " da rol aldım.Henüz on üç yaşında bir çocuk için seksen yaşında bir kadını oynamak odukça acaip, bir o kadar da zor değil mi ?
Dahası o zamanın şartlarında yaşlandırma makyajı gibi şeyler de yok.Hatta komik bir olaydır...beni izlemeye gelen teyzem, oyunun her anında sahnede olmama rağmen, tanımayıp, anneme ' Kamuran ne zaman çıkacak ? ' diye sormuş.
- Nasıl tepkiler geldi ?
- Sanırım, başarılı olmuştum ki, başta Ulus Gazetesi olmak üzere pek çok yerde benden söz eden yazılar çıktı.
- Ne hissettiğinizi sorabilir miyim ?
- Sevindim, mutlu oldum.Ve bu yazılar beni teşvik etti, güç verdi, ayrıca hata yapmamam gerektiğini fark ettirtti.Tiyatroyu çok seviyordum zaten.Tiyatroya aşıktım.
- Tiyatroya sizi en çok çeken ne olmuştu?
- Beğeni dolu alkışlar, sonra sahnede kendim değil bir başkası olmak...bir başkası olarak yaşamak, onun duygularını, anılarını ödünç almak, o canlandırdığım karaktere kendimden bir /çok şeyler katmak.
- Sahne, kulis tozunun, alkışın yarattığı bağımlılığı da ekleyelim buna.
- Mesela iki oyunda torunum Cengiz Orhonlu ile aynı sahneyi paylaştım.Provalarda da, oyun esnasında da o sadece rol arkadaşımdı. "Kelebekler Özgürdür" de, evinden ayrılmış, kendi başına yaşamayı seçmiş Caner'di sadece.Cengiz değil.Ben de onun anneannesi değil, annesiydim.
- Tiyatroya çok ara verdiniz...
- Demin de bahsettiğim gibi, yoğun biçimde müzikle ilgileniyordum.O stüdyodan, filanca gazinodan diğerine devam eden bir tempomuz vardı.Ve öğrencilik..
- Türkçe sözlü hafif müzik eserleri, popüler şarkılar yorumlarken ve plakları en çok satılan, peş peşe ödüller alan sanatçılardan biriyken herşeye sırtınızı çevirip, çok büyük bir risk alarak üstelik, Türk sanat müziğine yöneldiniz...
- Aslında nota, usül öğrenmek istiyordum.Bazı butik mekanlarda, orkestramıza kanun ve keman çalan sanatçı arkadaşlarımızdan da alarak, küçük çaplı da olsa, Türk sanat müziğinden eserler okuyordum.Adnan Şenses, içimdeki bu sevgiyi fark etmiş olmalı ki, konservatuar eğitimi almamı önerdi.Bu konuda Münir Nurettin Selçuk gibi bir üstadın da 'olur'unu aldıktan sonra, İstanbul Belediyesi Devlet Konservatuarı'nın sınavına girdim ve kazandım.
- Nasıl bir talebeydiniz ?
- İyi bir öğrenci olmak için elimden geleni yaptım, diyebilirim.Öyle ki, konservatuarı altı değil beş yılda üstelik birincilikle bitirdim.
- Sonra ?
- Assolist olarak gazino çalışmalarım başladı.Plaklar, turneler, televizyon çekimleri, koro çalışmaları tüm hızıyla devam etti.
- Ve yine tiyatro, dediniz.
- Eşim Vasfi Uçaroğlu'nu kaybettikten sonra, bir dönem içime kapandım.Kızım Menekşe Uçaroğlu'nun " Anne bu böyle olmaz, birşeyler yapmalısın " önerisiyle, damadım Onur Şenay'ı da aramıza alarak, KATS Sahneyi kurduk.
- İstanbul'a güzel bir sahne kazandırdınız böylece ...
- Sanırım, öyle oldu.Bu arada Onur'a ille bana uygun bir müzikal yapalım, tiyatroyu özledim, demeye başladım.Aslında en büyük hayalim, bir kabare oyununda rol almaktı.Ve 2016 yılında " Kader Arkadaşım ", 2018 'de " Ufak Tefek Yaşamlar ", 2019'da " Kelebekler Özgürdür " adlı oyunlarda rol aldım.Olumlu geri dönüşler oldu.Dediğim gibi, tiyatroyu çok özlemiştim.Sahnede, tiyatroseverlerin karşısında olmak güzeldir...
- Tiyatro sahneleri de sizi çok özlemişti, inanın.Bundan böyle ara vermeyin olur mu ? Sizi yeni oyunlarda izleyelim...araya hasret girmesin.
- Umarım, öyle olur.
- İstanbul Arabesque Project ile gerçekleştirdiğiniz, büyük ilgi gören çalışma, seneler önce yorumladığınız şarkıların tekrar en beğenilen ve en çok dinlenen eserler arasına girmesi, tiyatro sahnesine dönüşünüz, sanat hayatınız boyunca, sergilediğiniz örnek duruşunuzla klasikleşmeniz, müzik insanı ve iyi birer müzik dinleyicisi yetiştirmeye yönelik koro çalışmalarınız...bütün bunları neye bağlıyorsunuz ?
- Kadere...çok, ama çok çalışmaya.Özenle, özveriyle, sadakatle, saygıyla çalışmaya.Bir gün bile oldum demeden, kendimi geliştirmeye devam etmeme, diyebilirim.Aslında herşeyin temelinde sevgi ve saygı var.
Fotoğraflar : Sedat Tuncay
#kamuranakkor #serkanaydin_onstage
Anahtar Kelimeler: kamuran akkor
0 Yorum