Tiyatro sezonu birbirinden farklı ikinci dönem oyunlarıyla hız kesmeden yoluna devam ediyor. 2009 yılının son çeyreğinde perde diyen oyunların bir kaçı hariç, sahnelerde güzel oyun görmek neredeyse imkansız bir hal aldı. 2010 yılında yeni oyunlarla seyirci karşısına geçen grupların çabalarını taktir etmek lazım, ama seyirciyi tiyatroya küstürecek gösterimler pek keyif vermiyor. Bakırköy Belediye Tiyatrosu’ nun ‘Dava’ oyununu ele alarak yukarıda sıralanan durumları irdelemekte fayda var.
Bakırköy Belediye Tiyatrosu, “Sokağa Çıkma Yasağı” adlı Civan Canova oyunuyla tiyatro sezonuna başarılı bir adım atmışken, Franz Kafka’ nın dünyaca ünlü eseri ‘Dava’ da aynı başarıyı sağlayamıyor. Turgay Kantürk’ün sahneye koyduğu oyunda kalabalık bir oyuncu kadrosu göze çarpıyor. Cem Yılmazer’in dekor ve ışık tasarımını yaptığı oyunun kostümlerini Gönül Sipahioğlu, müziklerini de Tolga Çebi gerçekleştiriyor.
Dava, bir gün hiç açıklanmayan sebeplerden dolayı tutuklanacak olan Joseph K’nın, hayret verici yargı süreciyle mücadelesinin kasvetli hikâyesini anlatıyor. Joseph K, bilinmeyen bir durumdan diğerine koştururken, amaçsız ve nedensiz suçlamalar karşısında masumiyetini kanıtlamak için var gücüyle savaş veriyor. Hayattan tamamen kendisini soyutlayarak, istemsiz biçimde yaşayan insanların kıyasıya eleştirildiği oyunda, seyirci günümüz Türkiye’sinin siyasi ve politik tutumlarını da sahneden görebiliyor. Otoriter bürokrasi ve o bürokrasiye karşı gelemeyen insan yığınları oyunun ana hatlarını oluşturuyor.
Daha önce Kerem Kurdoğlu tarafından Garaj İstanbul’da “İstanbul’da Bir Dava” ismiyle seyirci karşısına geçen oyun, NTV Yayınları tarafından çizgi roman haliyle basılarak piyasaya sunulmuştu. Sanat severlerin pekte uzak olmadığı bir konunun Bakırköy BT tarafından hayali bir düzlemde seyirciye aktarıldığını görüyoruz. Ağır makyajlar ve şaşalı ışıklar altında sahneye çıkan oyuncuların, yanlış dramaturji yüzünden anlatmak istedikleri havada kalıyor. Yönetmen Turgay Kantürk, birden bire başlayan öykü ile seyircinin konuyu anlamasını zorlaştırmış. Dekor / ışık / kostüm üçlemesi sahneyi boydan boya kapatarak, çok ağır ilerleyen konunun önüne set olmuş. Cem Yılmazer’in fantastik dekorunu çözebilmek için konudan tamamen soyutlanmak lazım. Yılmazer’in abartı düzeyine varan ışıkları da insanların sahneye bakmalarını zorlaştırmış. Demirlerin ve kapıların üzerinde yanan floresanlar çok fazla ve gereksiz.
Oyunda Josep K rolüyle sahneye çıkan Edip Saner, Bay K’ nın şaşkın halini müthiş bir performansla sahneye aktarmış. Fakat o da tüm ekip gibi yanlış dekorun ve sahne uyarlamasının kurbanı olmuş. Çok geniş perspektifte tutulan sahnede, zombiyi andıran insan yığınları içinde konunun baş kahramanı kaybolup gidiyor. Gözcü 1/Block karakterinde Beytin Engin, diğer oyunlarındaki gibi başarılı. Ses tonunu güzel kullanmış. Gözcü 2/Tittorelli rolünde Orhan Kemal Aydın rolünün hakkını veriyor. Emrah Eren Müfettiş/Rahip’ te heybetli duruşuyla faşizm kokan davranışlarıyla çok başarılı.
Berk Yaygın, Sefa Tantoğlu, Ayşe Demirel, Füruzan Aydın, Pervin Bağdat, Burak Dur, Gülce Uğurlu, Orhan Şimşek, Çetin Etili, Dilara Yalçın, Defne Şener Günay, Aytekin Özen, Esra Ruşen, Evren Erler ekip içinde son derece iyiler. Özellikle de Bayan Grubach’ da oynayan Ayşe Demirel ile Bayan Brüstner rolünde Füruzan Aydın ekip içinde sivrilen önemli isimler.
Oyunun dramaturgu Sibel Arslan Yeşilay ve Ceren Ercan konuyu sil baştan ele almalılar. İzleyenler Bay K’ nın sahnede yaşadıklarını anlamakta ciddi zorluk çekiyorlar. K’ nın çalışma ortamı, sosyal çevresi neredeyse yok gibi. Bilinmeyen davası ise romanı okuyanlar için var. Herkesin de konuyu bilmediğini varsayarsak başarısız bir dramaturjinin seyirciyi oyundan kopardığını görebiliyoruz. Yönetmen Turgay Kantürk de oyunu tekrardan irdelemeli. Abartılı ışıklar, yanlış yerde duyulan efektler, gereksiz aksesuarlar, oyuncu makyajları ve dekor tamamen facia. Özellikle zombiyi andıran insanların neden o halde sahnede yer aldıklarını anlamakta güçlük çekiyorum? Hitler selamı ile müfettişin selamlanması romandan bir ayrıntı mı yoksa konuya ekleme mi? Bay K’ nın babasını canlandıran Müşfik Kenter’in görüntüsü ve konuşması konuyla ne derece bağdaşıyor?
Bakırköy Belediye Tiyatrosu, diğer güzel oyunlarının yanında, abartılı bir oyunla izleyenlerin karşısına geçiyor. Kafka’ nın anlatmak istediği dünya ile sahneye aktarılan konu arasında büyük farklılıklar var. ‘Dava’ başarısız bir deneme olmuş. Kaliteli oyuncuları dışında hiçbir özelliği olmayan oyun seyircilerini bekliyor.
Anahtar Kelimeler: kafka, bakırköy belediye tiyatrosu, franz kafka, dava, Turgay Kantürk
0 Yorum