MAKALELER

İşdar Gökseven

2012.03.25 00:00
| | |
8111

Yalnızlığımız belki de tek sığınağımız, hayal dünyamız tek mutlu olduğumuz yer midir?

 


Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu İŞTAR GÖKSEVEN
 

Yalnızlığımız belki de tek sığınağımız, hayal dünyamız tek mutlu olduğumuz yer midir? Umutlarımızı koruyabilmek için hayata hiç karışmamak mı gerekir? Dünyanın kaosu içinde sakince dinlenebileceğimiz, bizi örselemeyecek, ufalamayacak bir an yok mudur? Bilmeye can attığımız, kıyısında bir ömrü geçirebileceğimizi düşündüğümüz, bıkmadan usanmadan peşinde koştuğumuz insanlar neden tanıştığımızda tüm yaldızlarını dökerler? “Sandığımız” ile “gerçek” arasında niçin bu denli büyük ve acıtıcı bir fark olur? Ve tüm hikâyelerin sonunda neden kişi kendini alıp gitmek ve koyu bir karanlığa dönmek zorunda kalır?4Tüm bu soruların ve daha fazlasının etrafında dönen, hayatın açmazlarını, ayrıksı bireyin bitimsiz yalnızlığını, düşle gerçeğin çakışmazlığını anlatan “Bay Hiç” adlı bu şiirsel oyunu geçtiğimiz 2011 sezonunda Berlin’de düzenlenen “15. Diyalog Tiyatro Festivali’nde izledim.

Oyunun yazarı Sabahattin Kudret Aksal, yöneten Kerem Ayan, oyuncular ise Ülkü Duru ve İştar Gökseven. Oyunun başarılı ışıkçısı ise Enver Başar.

Gelin isterseniz söyleşimize geçmeden oyunumuzun yazarı Sabahattin Kudret Aksal üzerine birkaç satır okuyalım:

1920 İstanbul doğumlu olan öykü ve oyun yazarı, şairimiz Sabahattin Kudret Aksal’ı 1993 yılında kaybettik. Öykülerinde ve oyunlarında psikolojik öğeleri ve biçim arayışlarını öne çıkaran şairimiz, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü mezunu. Çeşitli tarihlerde İst. Konservatuarı ve Şehir Tiyatrosu Müdürlüğü de yapmış, Belediye Konservatuarı Estetik ve Psikoloji öğretmenliğinden emekli olmuş. Yazdığı ilk oyunu “Evin Üstündeki Bulut” 1948’de oynanmış. Şiirlerinde kent insanlarının gündelik ilişkilerini, saçmalıklarını, çatışmaya varan tartışmalarını ele aldı.

Bu arada, 15 yıldır aralıksız “Berlin Diyalog Tiyatro Festivali”ni düzenleyen değerli “Festival Adamı” Mürtüz Yolcu’dan, 2012 sezonunda yapılması gereken 16. Diyalog Tiyatro Festivali’nin ertelendiğini öğrendim; üzgünüm. Umarım 2013 sezonunda Berlin Diyalog Tiyatro Festivali kaldığı yerden devam eder.

 

 

Evet, gelelim İştar Gökseven’le söyleşimize:

Edebiyat dersinden geçebilmek için...

1961 Ankara doğumluyum. 1979 yılında da Ankara Koleji’nden mezun oldum. Benim tiyatro sanatıyla ilişkim mecburiyetten oldu; edebiyat dersinden geçebilmem için tiyatro koluna girmem gerekiyordu. Benim “illaki oyuncu olacağım” diye hevesim ve iddiam da yoktu. Dolayısıyla edebiyattan geçebilmek için tiyatroya bulaştım. Sağolsun edebiyat öğretmenimin zoruyla tiyatro koluna girmiş oldum. Sınıfta gırgır ve şamatacı olarak bilinirdim. Konservatuara kadar sadece lise sıralarında birkaç oyunda oynadım. Niyetim yurtdışına gitmekti. Ancak o ara konservatuar sınavları olduğunu söylediler. Sınava girdim ve kazandım. Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nde dört yıl okudum. Konservatuar hocalarım arasında Cüneyt Gökçer, Bozkurt Kuruç, Cihan Ünal, Mahir Canova, Lemi Bilgin... gibi değerli tiyatro eğitmenleri vardı.

Bay Hiç...

“Bay Hiç”, Sabahattin Kudret Aksal’ın Varoluşçuluk’tan yola çıkarak yazmış olduğu çok değerli bir oyundur. Benim gerçek ya da hayal olduğum da belli değil. Kadının yarattığı bir karakter de olabilir. Günümüzün önemli sorunlarından biri de yalnızlık. Yalnızlığı çok iyi anlatan bir tekst. Sabahattin Kudret çok önemli bir şairimizdir de aynı zamanda. Zaten onun şiirselliği de oyunu zorlaştırıyor bu bakımdan. Ben otuz yıldır oyuncuyum. Fakat bu tekst beni çok zorladı. Oynarken oyunun şiirselliğini kaybettiğiniz anda oyunun temposu da düşüyor. Bu oyunu biz çok az oynuyoruz. Bu oyun ve bizim için iyi değil. Bir oyunun devamlılığı gerekir. Ne kadar çok prova yapıp oynarsanız o kadar iyi gider oyun. İstanbul’da sahne problemi var. Çok az, fakat severek oynadığımız bir oyun Bay Hiç.

Eşim Ülkü Duru...

Eşim Ülkü Duru ile 22 yıldır evliyiz. Bu oyunun dışında bir de Devlet Tiyatrosu’nda “Vahşet Tanrısı” adlı oyunda oynuyoruz. Aynı sahneyi paylaştığımız bu ikinci oyundur. Evli olduğun kişiyle aynı sahneyi paylaşmanın artıları çok. Eksileri de vardır pek diyemem. Ülkü, çok titiz çalışır, çok prova yapar. Ben pek öyle değilimdir. Fazla sıkıntıya gelemem. Hem bu oyunda hem de “Vahşetin Tanrısı”nda çok prova yaptırıyor. Tiyatro ekip işidir. Bu oyun Fransızca da oynandı. Bir Fransız aktörle oynadı Ülkü.
„Sabahattin Kudret Aksal’ın metninden Fransızca’ya uyarlanan ’Bay Hiç’ (Monsieur Rien), işte tam da bu noktada ’gerçek’ ve ’yaratılan’ arasında düşünmeye itiyor izleyiciyi. Oyun, kendi yarattığımız dünyadan kopmanın ne kadar zor olduğunu ve gerçeğin, bazen ne kadar acıtıcı olabileceğini gözler önüne seriyor... Bu dünyada hatta evrendeki; hiçbir aşığın, hiçbir bilim adamı veya filozofun çözemediği ’kadın-erkek’ ilişkisinin karmaşıklığını gözler önüne seren oyun, kimi yerde derin ve hüzünlü yalnızlığınıza dönüp bakmanızı sağlarken, şaşırtıcı temposu ve dozunda mizah ile de yüzünüzü güldürüyor.“ Damla Yılmazkaya / Cumhuriyet Haber Portalı

Bay Hiç’i engellilere de oynadık...

Engelliler için de oynadık Bay Hiç’i. Çok zorlanmıştık. Oyunu onlara aktaran bir tercüman vardı sahnede. İnsanın gözü ister istemez anlatan kişiye kayıyor. İlk denememizdi. Oyunun sonlarına doğru alışmıştık. İşin enteresan yanı; tepkileri duyamıyorsunuz; görüyorsunuz. Sanki bomboş salona oynuyormuş gibi oynadık.

Alman tiyatrosu...

Alman tiyatrosunu çok severim. 1993 yılında üç ay kadar Almanya’da tiyatro çalışmalarım olmuştu. Roberto Culli bir oyun sahnelemişti. Almanlar iki şeyi iyi yapıyor: araba motoru ve tiyatro. Alman tiyatrosu bana örnek olmuş bir tiyatrodur.

Oynadığım bazı tiyatro oyunları...

Bay Hiç, Vahşet Tanrısı, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Çayhane, Şerefe 20. Yüzyıl, Ayışığında Şamata, Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü... gibi

Sinema filmleri...

Yahşi Batı (2009), Saklı Yüzler (2006), Yolda (2005), Gece (2004), Deli Yürek (2001), Dar Alanda Kısa Paslaşmalar (2000), Gemide (1998), Laleli’de Bir Azize (1998) ve Bir Erkeğin Anatomisi (1996)... gibi.

Tv Dizileri...

Keşanlı Ali Destanı (2012), Leyla ile Mecnun (2011), Deli Saraylı (2010), Gazi (2008), Hayatım Sana Veda (2006), Bütün Çocuklarım, Karaoğlan, Rusar (1997)..

Anahtar Kelimeler: işdar gökseven



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir