MAKALELER

İntiharın Genel Provası - İstanbul Şehir Tiyatrosu

2010.02.17 00:00
| | |
6011

Yugoslavya'da ki, büyük dönüşümü hazırlayan süreci ve bunun etkilerini oyunlarına taşıyan,

 

  'İNTİHARIN GENEL PROVASI'' (İ.B.B. Şehir Tiyatroları)
 
    Üsküdar Müsahipzade Celal sahnesinde izleme imkanı bulduğum oyunda, borçlarından dolayı intihar etmek amacı ile tuna köprüsüne gelen son derece sağlıklı mimar; daha önce aynı köprüde intihar etmek üzereyken tanıştığı sevgilisi, köprü altına ağ atmış balıkçı ve turist gezdiren kaptan, tarafından ikna edilerek intihardan döndürülür… Ama hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Adam kurtarıcıları tarafından sistemin oyununa getirdiğinin farkında vardığında her şey için çok geç olacaktır… Sağlıklı bir adam olarak intihar edip kurtulacakken, daha büyük acıları yüklenmiş ve yarım bir insan olarak yeniden tuna köprüsündedir…


 
    Günden güne değişen dünya şartlarının doğurdu ortam karşısında çaresiz kalan insanın, çaresizliğinin ve tutkularının esiri olması kaçınılmaz sondur. Kendisini bir kısır döngü içerisinde bulan insan, bu durumun gereksinimlerini yerine getirmekle beraber, kaçılmaz sonu yaşamak yani kaybetmek zorundadır.


 
    Simgesel bir anlatımla; Yugoslavya’nın parçalanma sürecini ve bu süreç içerisinde yaşanan acıları, çarpıcı bir dille anlatan oyun, ülkenin parçalanmasını; ellerini, kollarını, gözlerini, bacaklarını kaybeden insanlar üzerinden vurgulamaktadır…


 
    Oyunlarında, toplumsal eleştirilerini, nesnel ve fantastik bir üslupla yapmayı tercih eden Kovaçeviç’in, gazetelerde okuduğu haberlerden etkilenerek yazdığı ve ‘’ sanırım en iyi komedim bu ‘’ diyerek nitelendirdiği oyunu ‘’ İntiharın Genel Provası ‘’ son derece başarılı bir kara mizah örneği olarak sunulmuş seyirciye Şehir Tiyatroları tarafından…


 
    Mekanikleşen İnsana gönderi mi?
 
    M. Nurullah Tuncer’in, ustası Başar Sabuncu’ya ithaf ettiği oyunda, ilk olarak değinmek istediğim, kuşkusuz çok fazla ön plana çıkan ve beni, Şehir Tiyatroları’nın tüm imkânlarının zorlandığı düşüncesine iten, sahne tasarımı.


 
    Yere paralel boruların, mekanik bir sisteme bağlı olarak değişimleri ile oluşturulan tasarım, Nurullah Tuncer’in plastik dekor anlayışındaki başarısını ortaya koyuyor…
 
    Mekanik sistemin yoğunluğunun ve teknik malzeme görselliğinin hat safhada olduğu sahnede, bir atölye sahnesi izlenimi yaratılmaya çalışılarak, oyunun adına hizmet eden bir anlayış içerisinde durulduğunu düşünüyorum.


 
    Oyundaki mekanik sistemin ve bu mekanik sistem üzerinden oluşturulan dekor kullanımının; sınıfsal ayrımı, parçalanmayı, simgesel bir anlayışla ortaya koyduğunu ve ayrıca mekanikleşen insani düzene bir gönderi olduğunu düşünmekle birlikte, sahneye yansıtılan görsel efektlerinde, insani değerleri yıkan ve kişinin benliğini oluşturan keskin çizgiler olarak bana işlediğini belirtmek isterim…
 
    Oyunun ortalarına doğru sahneye inen ışık köprüsü üzerindeki insan iskeletinin ne anlama geldiği konusunda, tam bir yorum getiremedim ancak iş güvenliği konusunda bir gönderi olabileceğini aklımdan geçirdim…
 
    Ekip Oyunu Bu Olsa Gerek!
 
    Oyun, sahnede görevlerini yerine getiren ve kendileri için ayrılmış kısımda oturan teknik ekibi, Sahne üzerinde antresini bekleyen oyuncuları ile prova izlenimini baştan sona yansıtsa da, seyircinin gözüne bu ayrıntıları sokma amacı güdmeden sahnelenmiş.


 
    Zor bir metin olduğunu düşündüğüm oyun, M. Nurullah Tuncer’in, rejideki ustalığını ortaya koyması noktasında kanıtlayıcı olmuş. Işık tasarımı, grafik tasarımı, müziği, kostümü, koreografileri ve oyunculuk performansları ile muhteşem bir ekip çalışmasının, başarılı bir ürünü olarak ortaya konmuş.
 
     Oyunculara Söz Bulamıyorum...
 
    Oyunculuklar üzerine çok fazla söyleyecek söz yok. İntihar Eden Adam rolü ile Bora Seçkin; zor duruma düşmüş ve eline geçen son fırsatın umuduyla hayata yeniden sarılmaya çalışan adamın, çaresizliğini ve saflığını başarılı bir şekilde ulaştırmış seyirciye. Oyunda ufak pasajları olan bir karakter olan, İntihar Eden Adamın Kardeşi rolünü de, oynadığını fark etmediğimi belirtmeliyim sanırım.
 
    Balıkçı rolüyle; İbrahim Can ve Mimarın sevgilisi rolüne hayat veren; Bennu Yıldırımlar, oyunun dinamiğini oluşturan karakterler olarak, başarılı performansları ile göz dolduruyorlar.
 
    Kaptan, İşadamı, Psikiyatr, Avukat, rollerine hayat veren; Serhat Mustafa Kılıç, karakterleri canlandırmadaki oyunculuk performansı ile oyunun yükünü sırtında taşımakla beraber, karakterler arasındaki ayrımı; ses kullanımı ve başarılı oyunculuğu ile makyajın ve kostümünde ötesinde belirginleştirerek, muhteşem bir performans sahneliyor…
 
    İnanıyorum ki bu oyun ve oyuncular ödüle doymayacaklardır…
 
   Bu oyun Mutlaka İzlenmeli…
 
    Yazımı çok fazla uzatıp saçmalama noktasına gelmek istemiyorum. Bu yazı ne kadar uzarsa ben o kadar öveceğim oyunu… Belirtmeliyim ki hala oyun üzerine yazılmış bir eleştiri bulamamanın hüznünü yaşadığım için yazma ihtiyacı duydum.
 
    Metini çok iyi algılamış ve ekibine çok iyi aktarmış, ne istediğini bilerek zor bir işin, başarılı bir şekilde üstesinden gelmiş bir yönetmen M.Nurullah Tuncer ve başarılı ekibi seyircisine muhteşem bir oyun hazırlamış, hala izlememiş olanları kınıyorum…
 
    İyi Seyirler…

 

Anahtar Kelimeler: intiharın genel provası, istşeh, istanbul şehir tiyatrosu



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir