11 Ekim Perşembe günü prömiyer yaparak İstanbul Devlet Tiyatrosuyla Yücel Erten'i tekrar buluşturan Hırçın Kız...
11 Ekim Perşembe günü prömiyer yaparak İstanbul Devlet Tiyatrosuyla Yücel Erten'i tekrar buluşturan Hırçın Kız oyunun galası 18 Ekim'de yoğun bir katılımla gerçekleşti. Oyun, Sinyor Batista'nın biri fevkalede hırçın ve dik başlı, diğeri uysal iki kızının evlilik maceraları çerçevesinde döner. Shakespeare'in yazıp Nurettin Sevin'in çevirdiği oyununun ışık tasarımı Yakup Çartık'a, dekor tasarımı Ethem Özbora'ya, kostüm tasarımı Nalan Alaylı'ya müzikler ise Emil Tan Erten'e ait. 33 yıl sonra aynı oyunda tekrar oynayarak nadir rastlanan bir duruma imza atan Hakan Güneri'ye Hakan Meriçliler, Veda Yurtsever, Burak Altay, İlkay Akdağlı'nın da olduğu çok güçlü bir kadro eşlik ediyor.
Nurettin Sevin çevirisiyle sahnelenen oyuna Can Yücel edasıyla Yücel Erten'in dokunuşlarını görmek mümkündü. Gündemdeki olaylara yapılan göndermeler ve güncel espiriler özellikle kur esprisi yönetmenin bakış açısını ortaya koymuş. Oyun her ne kadar kadınının toplumdaki rolünü eleştirerek bir baskı ortamı kurmaya çalışmış göstersede kadını nesneleştirme, gütme veya kullanma gibi cinsiyetçi durumları eleştiriyor.
Shakespeare'in oyunlarında aksiyon planına göre gelişen ruh değişimi bu oyunda çok daha fazla ön plandaydı. Zira oyuna ismini veren Hırçın Kız rolü bana kalırsa iki durumda da güçlü işlenmediği kanaatindeyim. Sonraki sahneyi tahmin edebileceğimiz ölçüde zayıf geçişler söz konusuydu. Süpriz bir sona rağmen güçlü bir final olmadığından beklentinin çok altında kaldı.
İlk perdede karakterleri tanıdığımız ve olayların aşağı yukarı nasıl ilerleyebileceğini tahmin ettiğimiz bölüm oldukça hareketli olmasına rağmen ikinci perdede tempo oldukça düşüktü. Belki oyun süresi tekrar gözden geçirilerek kısaltmaya gidilebilir. Böylelikle tempo artarak seyirciye omuz verilebilir. Diğer taraftan oyunun geneline bakıldığında erkek kast seçimini başarılı, kadın kast seçimini ise ne yazık ki başarısız buldum. Diğer taraftan durumlara göre tepki veren heykel fikrini çok beğendim.
Oyunu galada izleyen şanslı seyircilerden biri olarak 33 yıl önce sahnelenen oyunda rol alan Halil İbrahim Kalaycıoğlu, Ali İpin ve Hidayet Daş'ın gala gösteriminde isimleri okunarak onure edilmesini görmek hoş bir nüanstı.
Oyunda; başta Uğur Hakan Güneri olmak üzere Veda Yurtsever, Hakan Meriçliler, Turan Günay, İlkay Akdağlı, Fatih Dokgöz, Zülfikar Ali Sinan Demir, Burak Altay, Çiğdem Yıldız, Ahmet Taşdemir, Ahmet Kurt, Başak Ova, Bilal Ercan, Büşra Saraç, Erdem Bilgi, Hakan Sivlim, Mehmet Emrah Hamşioğlu, Muhammed Yıldız, Oya Ünal, Özlem Karataş, Rezzak Aklar, Seda Özgiş, Tuba Aydın, Tuğçe Topçu'den oluşan kadroyu tek tek kutlarım.
Oyunda ön plana çıkan tartışması bir oyuncu var ki ona ayrı bir parantez açmadan geçemezdim. Hakan Meriçliler'in usta oyunculuğu sayesinde sahne hakimiyeti ve duygu geçişleriyle seyirciyi diri tutmayı kısmen başardı.
Nalan Alaylı, zarif kostüm tasarımıyla oyunun özüne ve ruhuna bağlı kalarak ortaya başarılı bir iş çıkarmış. Dekor tasarımında tecrübeli tasarımcı Ethem Özbora'nın seçimleri kulllanışlı ve pratik olmasının yanı sıra evrensel bir bakış açısına da sahipti. Diğer taraftan sahne geçişlerinde kullanılan müzikler oyunun ruhuna uygun seçilmeye çalışılsada özellikle 2. perde de zaten düşük olan tempoyu iyice aşağıya çekti.
Sonuç olarak Yücel Erten gibi usta bir rejisöre üstelik 33 yıl önce yönettiği bir oyunun teslim edilmesi benim açımdan çok kıymetli. Eminim Erten içinde unutulmaz bir anı olmuştur. Oyunun henüz yeni oynama başlamasından kaynaklandığını düşündüğüm kimi hataların zamanla düzeleceğine ve performansların oynanarak oturacağına eminim. Devlet Tiyatrosunun jestini takdir ediyor ve Yücel Erten başta olmak üzere emeği geçen tüm ekibi alkışlıyorum.
Not: Oyunu 13 Kasım Salı gününden itibaren Cevahir Salon 1'de izleyebilirsiniz.
İyi seyirler
Anahtar Kelimeler: hırçın kız
0 Yorum