George Orwell'ın NeoLiberal "Hayvan Çiftliği" Bakırköy'de!
Bakırköy Belediye Tiyatrosu bu sezon George Orwell'ın dünyaca ünlü eseri "Hayvan Çiftliği"ni repertuarına alarak kendi içsel dinamiklerinden yükselen politik ivmesine uygun bir oyun sunuyor seyircisine. Emrah Eren'in yönettiği gösteri, dünyada varolan sistemlere göndermeler yaparken, İngiliz yazarın politik görüşünden çıkan seslerin eleştirel sunumu olmuş. Levent Tülek, Alican Yücesoy, Esra Ruşan, Cihan İnan Bekar, Ali Aziz Çölok, Esra Pamukçu, Sercan Yener, Gözde Ayar'ın sahnede müthiş bir grup enerjisi yakaladığı oyunu daha önce 2003 yılında Devlet Tiyatroları'ndan üç perde izleme şansını yakalamıştım.
"Hayvan Çiftliği" ile kısa kısa bilgiler vereyim. Fabl tarzından yazılan eser, 1945 yılında dönemin 'soğuk savaş' olaylarına göndermeler yapılarak kaleme alınmış. Daha çok 'Sovyet Sosyalizmi'ni kıyasıya eleştiren anlatının ardında yatan önemli gerçek; yazarın içten içe hayranlık duyduğu 'liberal politik değerlerin' konunun bütününe hakim olması. Hayvanların Bay Jones'un çiftliğindeki haksızlıklara karşı başkaldırmasını konu edinen eserde; komünal sistem kurarak artık herkesin eşit şekilde yaşaması gerekliliğine vurgu yapılır ve isyan edip yönetimi ele geçiren hayvanlar eşit yaşam koşullarına uygun kurallar belirleyip aralarında iş bölümü yapar. Domuzların 'yönetici' olduğu yeni sistem içinde hayvanlar mutlu bir hayat sürdürürken, domuz Napolyon'un köpekleri eğiterek yönetime bir darbe daha gerçekleştirmesi tüm düzeni altüst edecektir. Artık 'işçi sınıfı' eski sistemden beter şekilde 'ezilen sınıf' içinde can çekişmeye başlayacaktır.
Orwell'ın anlatımında ütopik bazı değerlerin gerçeğe dönüşmesinden kaynaklı kızgınlık yatıyor. Mesela konudaki domuz Koca Reis (Marx) hayvanlara komünal sistem öğretileriyle süslü muhteşem bir dünya sunarken, darbeyi gerçekleştirip yönetime geçen domuz Snowball (Troçki) öğretilerin sadık bekçisi konumunda. Domuz Napolyon (Stalin) sözde tüm değerleri kendi lehine çevirerek baskıcı imparatorluğa daha sert dönüş yapmış. Konuda Napolyon'un evet otoriter, sert bir sistem oluşturduğu kesin, ama Sovyet döneminde yaşanılan dünya koşullarına baktığımız zaman "İkinci Dünya Savaşı" gibi bir yıkımın oyunda olmayışı 'sosyalizmin' asla uygulanmayacak bir hayal gibi gösterilmesine neden oluyor. Stalin, Hitler'i durdurabilmek için maalesef bazı değerlerden vazgeçmek zorunda kaldı. Tarihe girerek konuyu saptırma niyetinde değilim. Yazarın komünal değerlere alenen hakaret ettiği, Sovyet sistemini liberal görüşlerden yola çıkarak acımasızca eleştirdiği açıkça ortada. Yani sahnede 'Soğuk Savaş'ın teatral alanda liberal konjoktörden bakış açısını izliyoruz.
Emrah Eren oyunu yönetirken sahneler arasında hızlı geçiş olanağı sağlamak için 'sürrealist' dekor kullanımını tercih ediyor. Barış Dinçel'in başarılı sahne tasarımı çalışması sayesinde istediğini elde eden yönetmen; anlatıcı unsurunu konunun içine dahil edip, yazarın anlatmak istediği dünya tasvirini ve yaşanılan gerçek olayları çatışma içinde sunmuş. Yalnız burada takıldığım nokta şu; oyun esnasında olanları anlatan Orwell mı yoksa Bay Pilkington mu? Bu net anlaşılmıyor. Oyuncu sayısının fazla tutulmaması yerinde bir düşünce. Fazla kalabalığa boğulmayan oyun, duygu geçişlerinde, sistem eleştirilerinde gayet net tavır sergiliyor. Kötü niyetli domuzların yönetimi ele geçirdikten sonra şapkalarla karşımıza geçmeleri 'kızıl orduyu', 'polütbüro üyelerini' akıllara getiriyor. Yönetmenin Orwell'ı doğru noktalardan anladığı aşikar. İki perdelik olaylar içinde yazar sosyalizmi içten içe karalamış, yönetmen Emrah Eren ise kattığı yorumla sadece sistem eleştirisine yönelmiş.
Oyuncular içinde Ali Aziz Çölok'un Snowball yorumuyla Alican Yücesoy'un Napolyon'a katkıları ön planda. Her iki oyuncu adeta oyunu sırtlayıp sürüklemiş. Sosyalizmle liberalizm arasındaki yaşanılan savaşın tipik yansımaları bu iki karakterin omuzlarına yüklenmişken, muhteşem temposuyla her iki oyuncu konunun nirengi noktasını doğru açıdan yakalamış. Ortada grup olarak başarılı bir yorum var. Esra Ruşan, Cihan İnan Bekar, Levent Tülek, Esra Pamukçu, Sercan Yener ve Gözde Ayar ekibin enerjisine enerji katan isimler.
Bakırköy Belediye Tiyatrosu'nun sahnelediği "Hayvan Çiftliği" 1950'li yılların politik dönemine liberal pencereden bakan bir yapıt. Emrah Eren'in yoruma dayalı rejisi klasik bir konuyu politik anlamda farklı, izlenir hale dönüştürmüş. Sezon bitmeden oyunu görmenizi öneririm.
Yaşam Kaya / [email protected]
Anahtar Kelimeler: Hayvan Çiftliği, bbt, Bakırköy Belediye Tiyatrosu
0 Yorum