Harbiye'den Haliç'e Beş Ayrı Dünya Bakırköy Belediye Tiyatroları / Gözü Kara Alaturka
Bakırköy Belediye Tiyatroları, 2007/08 sezonuna tiyatromuzun önemli yazarlarından Sevgili Özen Yula'nın oyunu “Gözü Kara Alaturka” ile başlayarak çok güzel bir başlangıç yaptı. Belediye Tiyatroları arasında Türkiye'ye örnek oluşturacak profesyonellikle işini gerçekleştiren Bakırköy Belediye Tiyatrosu, toplumsal sorunlardan bireysel yalnızlıklara kaçışı irdeleyen yeni sezon repertuarıyla tiyatro seyircisini bu sezonda cezp etmeye devam edecek.
"Gözü Kara Alaturka” daha önce de Eskişehir Şehir Tiyatrosu'nda sahneye konulmuştu. Oyunun yazarı olarak, rejisini de yapan Özen Yula, bu sefer sadece yazar olarak karşımıza çıkıyor. Bir yazarın kendi oyununu sahneye koyması elbette hayalindeki isteklerini bütünüyle sahneye aktarması anlamına geliyor. Her iki gösterimi seyreden bir eleştirmen olarak Levent Tülek'in rejisini daha çok beğendiğimi belirtmek istiyorum. Levent Tülek, oyunu sahneye aktarırken bireysel yalnızlıkların kesişme noktalarına çok güzel vurgu yapmış. Beş ayrı karakterin hayallerini söyledikleri anda sahneyi de bu vurgular üzerine (ışık ve müzikle) değiştirmesi, izleyeni o düşsel dünyanın içine doğru hızla sokuyor. Psikolojik gerilimler, empati duygusu ile bütünleşiyor.
Harbiye`nin arka sokaklarında bir evin yatak odasında metazori buluşan beş kayıp ruh, hayattan ne istediklerini kendileri henüz bilmezken birbirlerini sorgulamaya başlarlarsa ne olur? Özen Yula`nın ''Gözü Kara Alaturka'' oyunu bu cevabı bizlere fazlasıyla veriyor. Yanlış zamanda, yanlış yerde olan doğru insanlar ile doğru zamanda ve doğru yerde bulunan yanlış insanların kesiştiği bu alaturka resital bizleri akıllarımızdan çıkardığımız belki de çıkarmak zorunda bırakıldığımız zamanlara doğru sürüklüyor.
Oyunun dekorunu yapan Behlül Tor, pencere kısmı haricinde diğer bölümlerde gayet başarılı. Pencere imgesi oyunda çok güçlü iken, dekorda fazlasıyla zayıf kalmış. Süha'nın evinin penceresinden bakarak Rüstem'in yazdığı yazıları izlemesi sadece anlatıda kalıyor. Ayçın Tar'ın kostümünde ciddi hata var. Olay İstanbul'un Ağustos sıcağında geçerken nasıl oluyor da Barbaros eve deri montu ile geliyor? Elbette 'mafya' karakteri anlatılırken bu tarz giysiler düşünülür. Ama ağustos sıcağında da pek fazla insan deri mont giyinmez. Oyunun ışık tasarımı Yüksel Aymaz'a ait. Sayın Aymaz'ın bir başarısına daha tanıklık etmek beni çok şaşırtmadı. Tiyatro Pera ve Tiyatro Kedi'deki büyüleyici tasarımlarından sonra, yine bir başka büyüleyici tasarımla karşılaşmak harika bir duygu. Sevgili Aymaz, bu sezonki ödüllerde ciddi bir yarış içinde olacak yine…
Oyunda 'Süha' rolünde Ali Rıza Kubilay; 'Gönül' de Nurhayat Atasoy; 'Rüstem' de Aytekin Özen; 'Barbaros' ta Mert Asutay; 'Figen' de Füruzan Aydın; ve 'Kadın' rolünde Kadriye Çetinkaya karşımıza çıkıyor.
Nurhayat Atasoy'un oyunculuk yetisi beni ciddi anlamda büyülüyor. Onu izlerken sahnelerdeki en iyi kadın oyunculardan birisini izlediğimi biliyorum. 'Gönül' karakterinin o ışıl ışıl dünyasını aktarırken karakteri ile bütünleşmiş durumda. 'Rüstem' rolündeki Aytekin Özen ile harika bir ikili oluşturmuşlar. Süha'nın evine davetsiz misafir olarak girişlerinin akabinde ortak geçmişlerini sorgulamaları ve bu sorgulama sırasındaki uyumları seyirciyi büyülüyor. Ali Rıza Kubilay 'Süha' rolünde pasif bir oyunculuk sergiliyor. Sevgilisi 'Figen' ile kurdukları plan oyun içinde ortaya çıkarken, bunu kendisi yaşayamıyor. Oyun devinimsel ilerlerken o sahneye çıktığı ilk andaki tepkilerle oyununa devam ediyor. Haliç'in pis kokan havasını eleştiren, yaşamından memnun olmayan bir karakter oyun sonuna dek kendisini koruyarak ilerliyor. Oysa ki umut etme kavramı 2. perde ile sahnede geniş yer bulmalıyken bunu pek göremiyoruz A.Rıza Kubilay'da.
Mert Asutay'ın canlandırdığı 'Barbaros' karakteri, sevgilisi sandığı 'Figen' ile kirli bir mafya işinin içinde yer alıyor. İronik 'sevgi/aşk' eleştirisi onun olduğu bölümlerde oluşuyor. Mert Asutay'ın oyuna katkısı çok büyük. Evin sahibi 'Süha'nın gizli sevgilisi 'Figen' rolünde Füruzan Aydın, yaşadığı ikili çatışmayı çok güzel anlatıyor. Yatağın altında ölü olarak bir oyun yer alan Kadriye Çetinkaya, oyuna gizem katan bir oyuncu olarak yerini almış.
Levent Tülek, ekip işini ön plana çıkardığı için; oyunda yer alan oyuncular bütünlük içinde çok başarılılar. Sevgili Özen Yula'nın kalemini çok güzel yorumlamış. 'Süha'nın evinde toplanan beş karakterin bütünleşmesini seyirciye çok güzel aktarmış. Karakterlerin psikanalitik çözümlemelerine geniş yer ayırarak, seyirciyi de oyunda canlı tutmuş.
Eski bir evin küçük yatak odasının sıkışık, boğulmuş atmosferinde gerçekleşen bu resital sürerken hayatınızın bir anında bu resitalin solistleri ile tanıştığınızı, hayatınızın içinde yer aldıklarını, mutlaka fark ediyor, aslında ne kadar alaturka hayatlar yaşamak zorunda bırakıldığımızı içiniz ürpererek hissediyoruz. Tesadüflerin bir araya getirdiği bu beş solistin yaşantıları her ne kadar sizin yaşantınızla özdeşlik göstermese bile, her birinin içinden alacağınız bir parça yaşam kırıntısı sizi oyunun atmosferine çekiyor ve umulmadık finaline bırakmıyor.Her birimiz bir gün mutlaka geçmişimize özlem duyarız. Ancak kaçımız bunu kendimize itiraf edebiliriz? İyi seyirler…
Anahtar Kelimeler: Gözü Kara Alaturka, Bakirköy Belediye Tiyatrosu, özen yula
0 Yorum