" Benim pansiyonum cihanda ' Premiere Classe ' olarak nam vermiştir, derim. Benim pansiyonumun eşi Amerika’nın Paris'inde Evropa'sında bilem yoktur. Validemin yaptığı
yemekler, mezeler Tokatlıyan otellerinde bilem bulunmaz. "
Geçtiğimiz günlerde " Fosforlu " perdesini açtı ve daha ilk andan itibaren gerçek bir Hit olduğunu kanıtladı.Tıpkı, İBBŞT'nin belleklerde kalmış " Lüküs Hayat ", " Kuşlar ", " İstanbul Efendisi ", " Şark Dişçisi " müzikalleri gibi.Değil haftalar, aylar, hatta yıllar boyunca etkisini yitirmeyecek, bir ölçüt olarak kabul edilecek bir eser " Fosforlu ".
Şimdi düşünüyorum da, " Fosforlu " için sayfalarca yazı yazabilirim.İyi oyunculuklar, Yelda Baskın 'ın kusursuz rejisi, son derece etkileyici dekor, müzik, kostüm, dans, ışık, efekt tasarımları...seksen küsur yıl öncesinin Galata, Fındıklı, Tophanesi'ni, Ayastafanos'lu Barba'nın meyhanesini, Dikranuhi nam-ı diğer Sümbül Dudu'nun " Premiere Class " pansiyonunu yaratmak, oluşturulan sahne illüzyonu ile izleyicileri sihirli bir aleme taşımak kolay değil.Hem de hiç kolay değil !
İlk mektebi Galata Köprüsü, ortaokulu Tophane, lisesi Yüksekkaldırım olan, ama bir türlü Beyoğlu'na çıkıp yüksek tahsilini yapamayan Cevriye...hani, şu adresi lodosa, poyraza, kara, yağmura, karayele göre değişen Cevriye.O'nunla aynı sokaklarda iş tutan Güllü, Marika, Melahat, Cemile, Fatoş...birden salonun tavanında beliren yıldızlar.İçe işleyen o muhteşem final.
Bütün bunların yerine sadece " Suat Derviş, Gülriz Sururi ve tiyatromuza yaraşır bir esere imza atılmış " demek yeterli aslında.Fazla söze, lafı dolandırmaya hiç gerek yok.
" Fosforlu " da, Sümbül Dudu yorumuyla Binnur Şerbetçioğlu bir kez daha, yarattığı duygu yelpazesi ve malzemesi zengin oyuncu kimliği, yeteneğiyle zirvede bir performans sergilemiş.Repliklerden, şarkılardan yeni bir hayat devşirmiş adeta.
" İstanbul Hatırası " nın unutulmaz Varsenik'i bu defa Sümbül Dudu olarak, daha ilk antresiyle izleyiciden tam not almakta.Kantoları, dansları, sahne hakimiyetiyle yine kusursuz...ve yine en başarılı rollerinden birinde.
" Toros Canavarı ", " Kiralık Konak ", ' Hürrem Sultan ", " Kırmızı Pazartesi ", " Çılgın Dünya ", " Evita ", " Karman Çorban ", " Othello " ve daha ne çok oyun...yönettiği " Varyemez ", " Pollyanna Mutluluk Müzikali " , " Numan Nokta Net " piyesleri mesela. Yazdığı oyunlar arasında, ilk hatırladıklarım : " Bugün Benim Doğum Günüm "," Numan Net ", " Mutluluk Çiçeği ", " Adı Maksut ".
" Bizimkiler " de Dunkof Halis'in aşık olduğu Dilek, desem...veya " Yazlıkçılar' ın güzeller güzeli Billur'u ? Evet, Sakine, Sümbül, Varsenik, Fedra, Fikret ne çok karakter var yaşar kıldığı...öyle yorumlar inşa ediyor ki Billur Şerbetçioğlu, sadece konuştuğu, dans ettiği, şarkı söylediği ( Şimdi nasıl hatırlamam, Varsenik'in " Sarı Galin "nini ? ) anlarda değil, rol arkadaşını dinlediğinde de canlandırdığı kimliğe kattıklarıyla bir başkalığını, erişilmezliğini ortaya koyan safkan akristlerden biri o.
" Kız Cevriye, sen bu kafayınan değil Beyoğlu’na, Yüksekkaldırım’dan Tünel’e bile çıkamazsın? Kız sende akıl yoktur ? "
Gözlerinde yakamoz ışıltıları...ne kolan, ne palan tanıyan doludizgin oyunculuk yeteneğiyle " Fosforlu " da ustalığını konuşturuyor Binnur Şerbetçioğlu.Sümbül Dudu'yu tüm boyutlarıyla var ediyor.İzleyici ve rolüyle kurduğu organik ve bir o kadar da, telepatik bağ öylesine güçlü ki...Sümbül Dudu'nun her tepkisini, her hissini sanki yaşıyormuşcasına aktarıyor.Ses, beden dili çeşitlemeleri ve role kattığı sahicilik, inandırıcılık, güçlü dinamizm de övgüye değer.
" Abdürrezak Efendi’nin teotarasında ' Ernani 'oynamış karıyım ben. ' Zalim Çoban ' ... Sen aşkı o oyunda görecek idin ki...
Othello’yu eli kanlı eden, Desdemona’yı genç yaşta kara topraklara düşüren, Ofelya’yı çıldırtan aşk-ı sevda değildir de nedir? Aşktan kim hayır görmüş? İskender Padişah bile aşk yüzünden mefat olmuştur. Büyük şair ne demiş: ' Aşktır beni öldüren, geçsin de kurtulayım.' Kız beni duymazsın. Ah yavrum, uyumuş.
Uyu güzel kızım benim. Ne diyeyim, Allah bu aşktan, bu sevdadan kurtarsın seni. Ah… Ah… Bilmez ki en büyük saadet sevdiğine kavuşmak değil, sevdirip sevmemektir. Neyse, bunları da yarın akşam anlatırım artık."
Bazı oyuncuları hem beynimizde, hem yüreğimizde saklarız, onların her yaşar kıldıkları karakter içimizde nöbet tutan duygulara seslenir ya... Hani, " Bu oyuncu bir büyücü etkisinde kalmamak olasız " deriz, bazen.İşte, Binnur Şerbetçioğlu onlardan biri...kendi kendisiyle yarışan, virtüözitesini ortaya koyan. Kısaca, Binnur Şerbetçioğlu'ndan Sümbül Dudu'yu izlemek başlı başına bir keyif ve ayrıcalıktı benim için.
Anahtar Kelimeler: fosforlu cevriye, Binnur Şerbetçioğlu
0 Yorum