Malatya Konteyner Kent Depremzede Çocuklarla Tiyatro Çalışması
Bir toz bulutu bir hüzün bulutu… Eskiden olan hiçbir şey aynı değil. Evimiz başka yerde komşularımız nerde? Şurada şu vardı, burada bu vardı… Tahmin etmeye çalışarak yürüyorum… Tam anımsayacakken yeni bir boşluk… Öylece duruyor insanlarının terk ettiği bazı evler de…
Kahverengi… Eskiden yeşil olan rengi kahverengi şimdi şehrin. Her yer yıkım çalışmaları yüzünden toz bulutuyla kaplı. Ara ara duruyor hava temizleniyor, şehir ışığını yayıyor yeşile maviye derken yeni bir binanın yıkım çalışmaları…
Tanıdığımız bildiğimiz yollar nereye gitmiş… Burada bir cadde vardı… İkisi de yerinde yok caminin minarelerinin… Çarşı yok… İnsan hafızası olmadan yürüyemiyor. Bildiğimiz yerler, burada ne vardı daha önce…
Bir şehir el yüz değiştirmiş… Burada ne vardı… Şurası neresiydi? Deprem toplu bir hafıza kaybı yaratmış aynı zamanda… Bir tür körlük… Artık orada olmayanın alıp gittiği körlük…
Yaşama yeniden tutunabilmek için bakışınızla bile kaçan ürkek serçelerden güç alırsınız bazen… Bazen de dört güvercin gelir. Hiçbir yere kaçmazlar… Gece gündüz ordadırlar… Bembeyaz dört güvercin… Yerinde duran bir şeylere ihtiyacınız vardır, bakar bakar iyileşirsiniz… Teselli bulursunuz… Uçup gitseler de bilirsiniz gene gelirler. Orada öylece birbirileriyle iç içe durur dört güvercin… Kanatları açıktır, uçabilecekken durmayı seçmiş… Kaçabilecekken bağlanmayı…
Bakar bakar teselli bulursunuz. Durmadan anlamları değişir… Umuttur adları. Enkazların altından çıkarılan bir şehrin yeniden ayakları üstünde durma çabasıdır.
Her yeri toz bulutu kaplamıştır, hüzün bulutu kaplamıştır.
Ortak bir acı yaşayan insanların birbirlerine bağlandıkları bir şey gözle görülür olmuştur.
Bir şey tanıdığımız bildiğimiz sokakları alıp gitmiştir.
Mekânın da insanlar gibi canlı olduklarını ilk kez hissediyorsunuzdur. Yolların nereye çıktığını artık bilmiyorsunuzdur. Yerinde kalan bir şeylere ihtiyacınız vardır.
Konteyner kentteki çocuklarla yaptığım tiyatro çalışmasında bunu daha çok hissettim. Yerinde duran bir şeye ihtiyacımız vardı. Tiyatro özelinde sanatın yaşamı aşan sonsuzluğu bize güç verdi. Oyun seçimi bana güç verdi, ben de çocuklara bu gücü aktarabildim. İlk kez 2013 yılında sahnelenen Hopdedik Toptomar’ı seçtim. Pandemi yılları hariç, on yıldır kesintisiz oynayan ve çok sevilen Hopdedik Toptomar işte devam ediyordu. Orada en çok ihtiyaç duyduğum buydu. Devam eden bir şey. Bildiğim bir sokak gibi, yerinde duran bir bina gibi bana güç verdi.
Hangi müziklerin nerede girdiği, çocukların hangi repliklerde güldüğü, hangi danslarda neşeyle eşlik ettiği, her şey yerli yerindeydi. Toptomar’ı oynayan oyuncunun oyun coşkusu, Tortop ve Top Top Tavşan’ın dostluğu, arkadaşlığı, iyiliği ortaya çıkarmaları…
Birden orada bambaşka bir konudan bahsediyor olmanın da bize güç verdiğini, bütün o toz bulutunun üstüne yağmur gibi yağdığını fark ettim. Konuyu değiştirmiş olmak hepimize yeni bir kapı açıyordu. Hopdedik Toptomar’ın konusu sağlıklı beslenme ve hareketli yaşamdı… Abur cubur yemek yerine sebze meyve yemenin önemine, hareketsiz kalmak yerine spor yapmanın önemine vurgu yapan bir oyun. Provalar sırasında moral anlamda sanki eski bir giysiyi çıkarıp, yeni bir giysi giydikleri gözle görülür oldu çocukların… Birbirlerini kısmen hiç tanımayan otuza yakın çocuk arasında oyun vesilesi ile dostluk gelişti. Oyun gününe yakın hepsinin yüzü ışıl ışıldı. Sesi hiç çıkmayanlar, çekingenler oyunda başrol oynuyordu. İki grup kurduk. Herkes kendi rolünü oynayan diğer oyuncuyu seyretme şansı buldu… Rol kişisi anlamında kendine dışarıdan bakma şansı buldu… Bir hafta gibi kısa bir sürede her gün prova yaparak Hopdedik Toptomar’ı çıkardık. Bir zorluğun üstesinden geldiğimize dair aramızda gizli bir sözleşmeydi sanki bu, elbirliği ile ortaya çıkabildiğimize dair, yaşamı, geleceği kurtardığımıza dair.
Velilerden ve diğer çocuklardan oluşan seyirciler oyunu büyülenmiş gibi izlediler. Oyun sonundaki neşeli dansa katıldılar…
Bugün Malatya’dan İzmir’e döndüm. Her şeyin bir anda geçip gittiği, ne oyuncunun ne sahnenin ne müziğin ne ışığın kaldığı, havada uçuşan birkaç replikten başka hiçbir şeyin kalmadığı tiyatro sanatında ilk kez kalıcı olanı böylesine güçlü hissettim. Oraya, konteyner kente çocuklarla birlikte bir umut yumurtası bıraktık. Güvercin yumurtası… Bazen orada olmadığını göreceğiz, o çocukların, seyircilerin kalplerinde büyürken, bazen orada kocaman olduğunu, yayıldığını bir ağaç gibi kök saldığını göreceğiz. Bu bir yaşam sevinci, yerinde duran bir şeyi fısıldayan aşk… Umut var, diyen gizli bir sözleşme, birbirini hiç tanımayan, ortak acıları olan insanlar arasında…
Şimdi onları hatırladıkça kiminin on yıllar sonra tiyatro sahnelerinde adlarının yankılanacağını hayal edebiliyorum. Kimine ise sadece bu oyunla bir itki sağlamış olmak, güç veriyor.
Tiyatro harekete geçiriyor. Bir yas masasının çevresinde, yıkılmış bir binanın enkazı çevresinde kalakalmış insanlara “haydi” diyor. “Haydi mi” derken, yaşıyormuş gibi yaparken, yaşama imkanını gösteriyor. Başka bir kapı açıyor. Harekete geçense gücünü yeniden toplayan, yeniden başlayabilme gücü kazanan oluyor.
Ocakta yemeği varken durmuş bir hayat küstürüyor insanı. İpte çamaşırı varken, yastıkta daha uykusu varken…
İlk kez bu kadar kısa bir sürede bir oyun çıktı ortaya. İnsanların birlikte bir şey yapmaya öyle çok ihtiyaçları vardır ki… El birliği ile gönül birliği ile bir yanıt vermeye. Buradayız. Birlikteyiz. Oynamaktan güç alıyoruz. Üstümüzdeki durmuşluğu atıyoruz, yerinde duran bir şeye kavuşmak için.
Bir köprü tiyatro yaşamla yaşam arasında… Tüm o yıkılmış binaların üstünde güçlü bir şekilde duran. İnsana güven veren, cesaret veren… Oyunla yüksek sesle şarkı söyleyerek geçerken karanlıkta köprüden birbirimizden güç alıyoruz.
Oradaki çocuklardan biri oyunla ilgili konuşurken dedi ki “hayal kurduruyor”
Oradaki çocuklardan biri demiş ki, “oynamamız için bizi cesaretlendirdiği için teşekkür ederiz”
İnsan hayal kurabilmeye başladığı zaman içerde bir şeyler işlemeye başlamış demektir. Cesaret bu işleyişin ışıltısıdır.
Emeği geçen herkese teşekkürler. Çok yaşa sen Hopdedik Toptomar!
Anahtar Kelimeler: Çok yaşa sen Hopdedik Toptomar
0 Yorum