Ceza Külliyesi- Tatbikat Sahnesi (Eski İnfazlar Nasıl da Başkaydı!)
Franz Kafka'nın Ceza Sömürgesi (Ceza Kolonisi) adlı öyküsünden yola çıkılarak hazırlanan Ceza Külliyesi Tatbikat Sahnesi'nin bu sezonki iddialı yapımlarından.
Oyununun adından bahsedecek olursak aslında Kafka'nın öyküsünün adında geçen "koloni(sömürge)" sözcüğünün külliyeye dönüştürülme meselesi, Tatbikat Sahnesi'nin farklılığını ortaya koyma adına bir değişim gibi görünüyor. Külliye sözcüğünün gerçek anlamına baktığımızda içinde birçok yapı barındırdığının farkına varırız. Böyle bir tercihle sömürgenin başka bir millete ait olanı zapt etme, boyunduruğu altına alma anlamı da ortadan kalkmış oluyor. Asıl orijinallik metnin uyarlanmasından çok sahne dilinde diyerek söze başlayalım.
Oyun, uygulanan infaz yöntemini incelemek üzere bir ceza sömürgesine gönderilen gezginin gözlemlerini infazı gerçekleştiren subayın ağzından aktarıyor.
Tam bir Kafka ile karşı karşıyayız oyunda. Yönetmen Cem Emüler'in, Kafka'yı oldukça iyi tanıdığı belli. Yönetmenin zihnindeki Kafkaesk ortam olarak adlandırılan bunalım yaratan belirsiz ortam- Kafka'nın Şato'sunun belirsiz ortamını hatırlayacak olursak- Kafka ile aynı doğrultuda. Öyküdeki temanın oyunda tam olarak ve aynı oranda yer aldığını söylemek yanlış olmaz. İnsanın bilinçaltında bastırdığı şiddeti adaleti sağlama adına açığa çıkarmaya çalışması, yaratılan metaya bağlanma ile birleşince sarsıcı ve yıkıcı bir insanlık hali ortaya çıkıyor. Sorgulanan kavramlardan adalet, Kafka'nın üzerinde günümüz hukukçularının dahi çalışmalar yaptıkları sorunlardan. Kafka başta Dava romanı olmak üzere pek çok eserinde "nedeni nasılı" belli olmayan suç kavramı üstünde durur. Ceza Sömürgesi'nin "Bizde suçtan şüphe edilmez" diyerek tartışma konusu dahi yapmadığı subay, neden suçlandığını bilmeyen Josep K.'nın anti- karakteridir. Mahkuma suçundan dolayı hiçbir yargılama yapılmaz ve hüküm doğrudan verilmiştir. Hükmü veren subay, yargıç konumundadır. Yargıyı ve diğer siyasi gücü elinde bulunduran da komutandır. Eski komutanın/sistemin kuvvetler birliğini anımsatan bu gücü yeni komutan/sistem tarafından bozulmaya başlanınca subay sistemdeki kopuşun farkına varmaya başlar.
Kafka'nın baskın temalarından bireyin yalnızlaşması ve yabancılaşması burada sisteme tam anlamıyla uyum biçiminde karşılık bulur. Anti-karakter subay, sisteme öylesine bağlıdır ki sistemin sembolü olan makineye bağlılık hatta bağımlılık biçiminde seyircinin karşısına çıkar. "Böyle muhteşem bir şey gördünüz mü?" cümlesi subayın sisteme boyun eğmenin ötesinde ona hayranlığını gösterir. Modern insanın günümüz yaşamında cep telefonuna bağımlı hale gelmesini yüz yıl önce metaforik dille ifade eden Kafka, yok oluşu da oyun sonunda gösterir. Belki de bizim sonumuzu cep telefonu getirecektir!
Cem Emüler, öyküdeki askeri ortadan kaldırır, gezgini seyircilerin bütününe yayar ve interaktif bir yorum geliştirir. Böylece öyküdeki ironik anlatım, sahne dilinde seyircinin gerilimli atmosferin içine çekilmesiyle tam anlamıyla düşünsel bir boyut yaratır. Tatbikat Sahnesi'nin Mezarsız Ölüler'de yarattığı gerilim ve şiddet, bu oyunda seyirciyi daha da etkiler hale getirir. Subayın sahneye çağırdığı kişilerin korkuya yakın tedirginliği unutulacak gibi değildi. İnteraktif sahnelemenin açılışına bakar mısınız:
“Buraya gelmeden önce size ceza külliyemiz hakkında bilgi verildi mi? Aslında sistemimiz açıklama yapmakla yükümlü değildir; ama sizin gibi önemli ve değerli bir heyet söz konusu olunca…”
Kafka'nın ironik dili gerçekten dikkat çekicidir. Subayın fütürist bildiriye meydan okuyan sözleri seyirciyi hayrete düşürür. İnfazın daha iyi gözlenmesi için makinenin tırmıkları camdan yapılmıştır. Seyirde çocuklara öncelik verilir. Makinenin kirlenmesi üzerine yeni komutana hakaret edilir... Gerçi fürütistler de az değildir. Bildiri üstüne bildiri yayımlamışlardır.
"Biz dünyadaki gerçekten sağlıklı tek şeyi, yani savaşa ve ölüme götüren güzel düşünceleri yüceltiyoruz"
Öyküdeki soyut ve metaforik anlatım sahnede yönetmenin fütüristik bir bakışla somutlamaya gitmesine sebep olur. Sahnede yatak, yazıcı ve tırmıktan oluşan bir makinenin de içinde bulunduğu öyle bir sistem kurulmuştur ki tesisat atölyesini çağrıştırır. Subay bir tesisatçıyı andırmaktadır. Sistemin(makinenin) küçük sorunlarını tek başına tamir etmeye çalışır. Subayın üzerindeki üniforma da (Üniforma demek vatan demektir.) vatanın olduğu gibi sistemin bir başka göstergesidir. Barış Dinçel'in eline sağlık denir, başka da bir şey denmez. Giyotinin estetize edilmiş(!) biçimini yaratır Dinçel.
Adaşım Mustafa Bal, Prag'ın sarı ışıklarında sanki Kafka'yı gösteriyor seyirciye. Ölüm mekanizması bu kadar güzel gösterilmez ki. (Aklıma gelmişken Kafka'nın Prag'daki müzesini arayanlar için küçük bir not: Charles Köprüsü'nden inince sağdaki ilk sokağa sapıyorsunuz. Benim gibi yarım saat dolanıp durmayın. Gerçi sarı ışıkta fotoğraf çekmek güzel oluyor, bir de hava yağmurluysa... İşte size Kafkaesk ortam...)
Yönetmenin interaktif yorumunu, seyircinin sahnedeki makine şaşkınlığıyla hiçbir sorun çıkarmadan işleyen subay Tansel Öngel, bütün oyun boyunca tek kişilik denebilecek bir performans ortaya koyuyor ve seyirci üzerinde gerilim yaratmayı başarıyor. Mahkum rolündeki Bahadır Tecimen boyun eğen, pasif insanı tutarlı ve devamlı yansıtıyor.
Tatbikat Sahnesi, yine bir edebiyat uyarlamasıyla seyirci karşısında. Woyzeck Masalı'nda Beşikçioğlu'nun kişisel sevdasının ön plana çıkması nedeniyle Büchner'in metninden uzaklaşmışlardı. Mezarsız Ölüler'deki sarsıcı Sartre yorumu ile varoluşçu Sartre ile tanışmıştık. Bu defa Ceza Külliyesi'nde tam olarak Kafka ile yüz yüzeyiz. Sezona ve edebi uyarlamalara damga vuracak bir yorum.
Yazan: Franz Kafka
Yönetmen: Cem Emüler
Dekor Tasarımı: Barış Dinçel
Oynayanlar: Tansel Öngel, Bahadır Tecimen
Yönetmen Yardımcısı: Iraz Yöntem
Dekor Uygulama: Hasan Gençyılmaz
Işık: Mustafa Bal
Anahtar Kelimeler: ceza külliyesi, tatbikat sahnesi
0 Yorum