MAKALELER

Bent - D22

2014.04.10 00:00
| | |
4736

Martin Sherman’ın 1979 yılında yazdığı Bent (Kırık), 2. Dünya Savaşı sırasında Nazilerin eşcinsellere uyguladığı baskı, işkence ve ölümleri anlatıyor...

 


Faşizmin Gölgesinde Erkeklik Sorunsalı… Bent
    

   Martin Sherman’ın 1979 yılında yazdığı Bent (Kırık), 2. Dünya Savaşı sırasında Nazilerin eşcinsellere uyguladığı baskı, işkence ve ölümleri anlatıyor. Mesut Özkeçeci’nin Türkçeye çevirdiği oyunu Meltem Cumbul D22 için yönetti. Dekor tasarımını Barış Dincel, kostüm tasarımını İlayda Saran, müziklerini Nurkan Renda’nın yaptığı oyunda Berkay Ateş, Can Kulan, Emir Çubukcu, Sercan Sungur, Necati Kutlu, Mesut Özkeçeci ve Reha Özcan rol alıyor. 

D22
   D22, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı mezunlarından Berkay Ateş, Can Kulan ve Emir Çubukçu’nun girişimleriyle 2013 yılında açılmış. Mart ayında ilk kez perdelerini açan D22, “ortak bakış açısıyla beraber üretmeye devam etmek amacıyla kuruldu. Gerçek hayattan vazgeçmeden evrensele ulaşmayı hedefleyen D22, her türlü metne, sanatçıya, seyirciye açık. Kolektivizmden aldığı güçle, sokaktaki insandan yola çıkarak, ses çıkarmayı amaçlıyor. D22 oyuncuları, kendi yazdıkları oyunların yanı sıra, klasik tiyatro metinlerinden çağdaş oyunlara, çocuk oyunlarından okuma tiyatrolarına ve tek kişilik oyunlara uzanan geniş bir yelpazede projeler gerçekleştirmeyi planlıyor. Topluluğun ismi ise, ulaşamadıkları ama ulaşmak istedikleri seyircinin koltuk sayısını ifade ediyor.” (Kaynak: http://www.tiyatrod22.com/) Özellikle Türk tiyatrosunun son 10 yıldır nabzını tutan alternatif tiyatrolara yeni eklenen bu gruba başarılarla dolu uzun bir ömür diliyorum. 

 

 

Bent
   14 Mayıs 1928 yılında Nazi Partisi’nin resmi açıklaması o günlerde yaşananları tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyordu. “Sizin ve benim yaşamamız gerekli değildir, ama Alman halkının yaşaması gereklidir. Ve Almanya sadece savaşırsa yaşayabilir, çünkü hayat savaşmak demektir. Ve sadece içindeki erkekliği korursa savaşabilir. Sadece disiplinli olursa erkekliğini koruyabilir, özellikle aşk konularında. Özgür aşk ve yozlaşma, disiplinsizdir. Bu yüzden, halkımızı incitecek her şeyi reddettiğimiz gibi sizi de reddediyoruz. Aklından eşcinsel düşünce geçen insan bile bizim düşmanımızdır.”  

   Oyun, 2. Dünya Savaşında Nazi Partisinin eşcinsellere uyguladığı sert baskıyı ele alıyor. Bir partide Alman polislerin baskını sonucu yakaladığı eşcinselleri tutuklar veya öldürür. Max ile erkek sevgilisi Rudy kaçmayı başarır. Sınırı geçmek isterken yakalanırlar. Rudy öldürülür Max ise eşcinsel olmadığını kanıtlamak ve hayatta kalmak için 13 yaşındaki ölü bir kıza tecavüz etmek zorunda kalır. Trende tanışıp aşık olduğu Horst’un öldürülmesiyle intihar eder. 

  Türkiye’de ilk kez sahnelenen oyunu yine ilk kez yönetmen koltuğuna oturan Meltem Cumbul sahneye koyuyor. Minimalist oyunculuklar, aksiyondan uzak görsel monotonluk ve tekrarlanan diyalogları oyuncuların iç temposuyla harmanlayarak adeta bir sanat filmi havasında sahnelemiş. Cumbul’un bu ilk oyununda ilk defa sahnelenen bir oyun için oldukça ciddi bir çalışma yürüttüğü çok açık. Özellikle oyuncuların duygusal tepkimeleri, kast seçimi, karakter analizleri, özellikle ikinci perdedeki iç aksiyon, bir türlü bitmeyen o kısır döngü seyirciyi de rahatsız ederek eş zamanlı ilerlemiş. Yalnız bu sinema dilinin sahnede kullanılması bana kalırsa büyük bir handikap. Görsel monotonluğun zamanla seyircideki algıyı dağıtma riski çok yüksek. Ayrıca yüksek tempoda başlayan oyunun giderek ağırlaşmasına rağmen ilk perdede yaşanan o aksiyonun çok hızlı eridiği, ta ki ormana kadar neler olup bittiğini takip etmek çok zor.

   Dev tablo, tank, sahneyi boydan boya kaplayan teller ve büyük prodüksiyonuyla geçen yıl XIII. Direklerarası Seyirci Ödülleri İstanbul ayağında en iyi prodüksiyon ödülünü almayı sonuna kadar hak etmiş. Barış Dinçel’in yüksek prodüksiyonlu dekoru ve gözden kaçmayan ayrıntıları, oyuncuların karakter ve duygularına sözcü olan İlayda Saran’ın kostümleri, Nurkan Renda’nın müzikleri ve Mehmet Turgut’un afişi… Tam anlamıyla bir sanat filmi gibi gerçekçi ve yalın...

   Oyunda; Berkay Ateş, Can Kulan, Emir Çubukçu, Sercan Sungur, Necati Kutlu, Mesut Özkeçeci ve usta oyuncu Reha Özcan rol almış. Çok canlı, uyumlu ve saat gibi işleyen bir kadro var sahnede. Tüm oyuncuların canla başla oynadığı bu zor ve amansız oyunda her saniyenin tadını çıkaran, karakterlerden bir an bile uzaklaşmayan müthiş performanslar inanılmaz güzellikte seyirciyle buluşuyor. Diğer yandan 2001 yılında izlediğim Antalya DT yapımı “Guguk Kuşu” oyunuyla hafızalara kazınan Reha Özcan’ın yaklaşık 10 dakika süren monoloğu ise mutlaka görülmeye değer.
 
   Özetle D22, 2. Dünya Savaşı sırasında yaşananlara başka bir pencereden bakan oldukça ağır ve cesur “Bent”i tercihinden ve sahnedeki başarısından dolayı büyük bir övgüyü hak ediyor.

Not: Bent, 12 – 19- 26 Nisan Cumartesi günleri Saat 20.30’da D22’de izlenebilir. Şair Ziya Paşa Yokuşu No:13/A Galata Kuledibi Beyoğlu 0212 293 19 92 - 0535 235 32 03 / tiyatrod22.com


Bent

Yazan: Martin Sherman
Çevirmen: Mesut Özkeçeci
Yönetmen: Meltem Cumbul
Dekor Tasarımı: Barış Dinçel
Kostüm Tasarımı: İlayda Saran
Işık Tasarımı: Cem Yılmazer
Müzik: Nurkan Renda
Koreografi: Berk Sarıbay
Afiş: Mehmet Turgut
Oyuncular: Berkay Ateş, Can Kulan, Emir Çubukçu, Sercan Sungur, Necati Kutlu, Mesut Özkeçeci ve Reha Özcan
Prodüktör: Hilal Erdoğan
Film Kreatif Prodüktör / Yöneten: Ali Betil
Film Kostüm Tasarımı: Bahar Korçan
Yönetmen Asistanı: Gamze Karaduman

Anahtar Kelimeler: bent, d22



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir