MAKALELER

Bekir Aksoy

2009.12.03 00:00
| | |
6740

1950’lerin İstanbul’unda denize yakın tenha bir parkta geçen oyun, bir zamanların insanlarına dair tehlikeli bir hikâye anlatıyor....




 

    Genç oyuncu BEKİR AKSOY Bir Özen Yula Oyunu.. AY TEDİRGİNLİĞİ Duru Tiyatro
 
    “Bir kadın, bir adam, bir giz ve birçok cinayet!”
 
    Özen Yula’nın yazıp yönettiği oyunda Sezin Akbaşoğulları ve Bekir Aksoy başrolleri paylaşıyorlar. 1950’lerin İstanbul’unda denize yakın tenha bir parkta geçen oyun, bir zamanların insanlarına dair tehlikeli bir hikâye anlatıyor.

 


 
    2001 yılında Afife Ödülleri’nde Özen Yula’ya Cevat Fehmi Başkut Yılın En Başarılı Oyun Yazarı ödülünü kazandıran Ay Tedirginliği, ılık biz bahar gecesi karşılaşan ve kopamayacakları bir oyuna giren bir kadınla bir adamın sırlarla örülü geçmişlerini ve hayatlarının kesişmesini konu ediniyor.

 


 
    Oyunun kostüm ve dekorları Başak Özdoğan’a, ışık tasarımı Emrah Keskin’e ait. Yardımcı yönetmenliğini Ceren Demirel’in yaptığı oyundaki tangonun koreografisi İlyas Odman tarafından gerçekleştiriliyor. Sanat Yönetmenliği’ni Emre Kınay’ın üstlendiği Duru Tiyatro, Ay Tedirginliği ile bir ilke daha imza atıyor. Seyirciler için gece “22.45 Oyunları” da ayda bir kez uygulamaya geçilecek. Ayda bir gece saat 22.45’te, oyunu kaçırmış olan, uykusu kaçmış olan, farklı bir gece tiyatrosu deneyimi yaşamak isteyen seyirciler için bu tedirginlik ve sırlarla dolu oyuna dair özel bir sunum gerçekleştirilecek.
 

 

 
    Birkaç sene önce dokuzuncusu yapılan Berlin Diyalog Tiyatro Festivali çerçevesinde seyrettiğim "Fernando Krapp Bana Mektup Yazmış" oyununda oynuyordu Bekir Aksoy. Oyunda onun dışında Cüneyt Türel, Selçuk Yöntem ve Tilbe Saran vardı.
 
    Bekir Aksoy, profesyonel bir futbolcu olacakken, yeşil sahalarda futbol topunun peşinde koşarken, tesadüf sonucu tiyatro sahnesine transfer olan bir oyuncumuz.
 
    Yeşil sahalardan tiyatro sahnesine...
 
    1969 yılında İstanbul'da doğdum. 1992'de Mimar Sinan Üniversitesi Tiyatro Bölümü'den mezun oldum. Benim tiyatroya başlamam bir tesadüftür. Tiyatro hiç aklımda yoktu. Ben, boş zamanlarımı daha çok futbol oynayarak geçiriyordum. Emniyet mensubu olan babam futbolcu olmamı istemiyordu. Bense profesyonel bir futbolcu olmayı arzuluyordum. Üniversiteye hazırlanırken arkadaşlarımın arasında tiyatro ile uğraşanlar vardı. Beni de aralarına almak istediklerinde "Ben tiyatroyu sevmiyorum; tiyatro benim tarzım değil" dedim. Ancak onlar galip geldi ve ısrarlarına dayanamayıp Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı imtihanlarına girdim; kazandım. Ve de tiyatroyu sevdim. İlk başlarda pek hevesim yoktu, fakat daha sonra ise bağlandım tiyatroya.
 
     Damdaki Kemancı... ve sahne tozunu yutuşum...
 
    19-20 yaşında iken konservatuvarın ilk yılında Devlet Tiyatrosu'nda Cüneyt Gökçer ile beraber "Damdaki Kemancı" oyununda küçük bir rol oynadım. Sonra Haluk Kurtoğlu ile "Tohum ve Toprak"ta yine küçük bir rolüm oldu. Kenan Işık'ın yönetiminde yine ufak bir rolde oynadıktan sonra Devlet Tiyatrosu'nda sahne tozunu yutmuş oldum.
 
     Usta tiyatrocularla çalıştım...
 
    Tiyatro sahnesinin tozunu yuttuktan sonra, Türk tiyatrosunun ustalarıyla aynı sahneyi paylaşmaya başladım. İki sene Dormen Tiyatrosu, iki sezon Gülriz Sururi ve arkasından altı sene Kenterler'de oynadım.
 
    Mimar Sinan'daki sınıf arkadaşlarım ve hocalarım...
 
    Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda okurken benimle beraber aynı dönemde okuyan Meltem Cumbul, Güvenç Kıraç, Okan Bayülgen, hocalarımız arasında da Müşfik Kenter, Zeliha Berksoy, Cihan Ünal, Zekai Müftüoğlu ve Haluk Kurtoğlu vardı.
 
     Beni en çok heyacanlandıran oyun... ve diğerleri...
 
    Beni en çok heyacanlandıran ve keyif alarak oynadığım oyun, Kenterler'de Müşfik Kenter'le beraber oynadığım "Helen Helen" adlı iki kişilik oyundu. Hocam olan değerli Türk tiyatrosunun usta oyuncusu Müşfik Kenter'le aynı sahneyi paylaşmak benim için unutulmaz, çok özel bir anısı olan oyundur. "Yolun Yarısı", "Uşak Ne Gördü?", "Sokak Kızı İrma", "Ver Elini Broadway" ve "Çok Uzak Fazla Yakın" gibi oyunlar oynadığım oyunlardan bazılarıdır.
 
      Televizyon ve sinema filmi çalışmalarım...
 
    Sinama filmim iki tane; "Abdülhamit Düşerken" ve Mehmet Ali Erbil ile oynadığım "Ömercik" filmidir. Televizyon dizileri içinde ise "Omuz Omuza" ve TRT'de 12 bölümlük olan "Kadirşinas" yakında yayına girecek.
 
     Tiyatro oyuncusunun özgürlüğü...
 
    Bir tiyatro oyuncusu için özgürlük kelimesi saçma bence. Şu anlamda saçma: Tiyatro oyuncusunun iç disiplini olması lazım. Sanatın her dalında özgür düşünceden yola çıkıldığı için, tiyatroda da özgür düşünce yaşanmalı!.. Zaten sanatla uğraşan insanın kendini kalıplara koyması söz konusu olamaz. Ancak, içindeki yeteneği dışa çıkartmak için gerekli koşullar vardır; çalışma, düşünme, okuma, vizyon edinme, dünyanı geliştirme gibi. İşte bunları oyununda yansıtacaksın. Bence bir oyuncu için iç disiplinin anlamı bu...
 
     Oyuncunun sahne disiplini...
 
    Oyuncu sahneye çıktığında, oynadığı rolün en gerçeğini yakalamak durumundadır. Zamanında gidip gelmek oyuncu için yeterli değildir. Kulise oyundan bir saat, iki saat önce gelmiş olmak önemli değildir. Oyuncu olarak oynayacağın oyuna hazır olmak zaten vazifesidir oyuncunun. Sadece kulise bir saat erken gelmek disiplinle alakalı değildir.
 
     Örnek aldığım ustalar...
 
    Tiyatro sanatını bizlere öğreten ve sevdiren konservatuvar hocalarımı örnek alıyorum; Müşfik Kenter gibi. Son zamanlarda Haluk Bilginer'de örnek aldığım oyuncular arasındadır. Şu an içinde bulunduğum Prodüksiyon Tiyatro grubunun içindeki oyuncuları da örnek alabileceğim sanatçılar olarak gördüğümden dolayı onlarla çalışıyorum. Cüneyt Türel, Selçuk Yöntem ve Tilbe Saran gibi. Çünkü bu kalitede, bu özveride çok fazla oyuncu yok. Sadece Türkiye'de değil, dünyada da artık yok. Çünkü tiyatrodan kaçıp, maalesef daha çok para kazanılacak branşlara yöneliyorlar tiyatro sanatçıları. Grubumdaki sanatçılarımızı hem tiyatro insanları olarak saygıyla izliyorum, hem de hayatın içinde yaşadıklarıyla da onları örnek alıyorum...
 
 
ADEM DURSUN
Aralık 2009
[email protected]

Anahtar Kelimeler: Bekir Aksoy



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir