MAKALELER

Annem Yokken Çok Güleriz - Tiyatro Gerçek

2011.06.10 00:00
| | |
4141

Edinburgh Fringe Festivali’nde ödül alan, dünyanın birçok yerinde sahnelenen İrlandalı Genç Yazar Enda Walsh’ın (1976) “Annem Yokken Çok Güleriz


Baba ve iki oğlunun kara komedisi: Annem Yokken Çok Güleriz
 

Edinburgh Fringe Festivali’nde ödül alan, dünyanın birçok yerinde sahnelenen İrlandalı Genç Yazar Enda Walsh’ın (1976) “Annem Yokken Çok Güleriz (The Walworth Farce)” Tiyatro Gerçek tarafından Mehmet Birkiye’nin yönetiminde sahnelenmekte. “Annem Yokken Çok Güleriz”, günümüzde toplumların iyi saydığı her kavramı ve kurumu ayakta tutmak için sıkça başvurulan, ama başvurulduğu asla açık yüreklilikle ortaya konulamayan/konulmayan şiddetin öyküsünü değişik bir biçem ve biçim içinde anlatmakta. Daha doğrusu yaşamın bir köşeye iğnelediği, öyküsünü yitiren dar gelirli bireylerin aile, baba-oğul ilişkileri ekseninde yeniden kendi öykülerini kurmaya çabalamalarının ilginç bir örneğini oluşturmakta.

En güvendiğimiz, en güvenilir korunak evimizdir, öyle biliriz değil mi? Walsh, dış dünyaya kapanmış bu güvenli evin de en az dışarısı kadar riskler taşıdığını, sulu komedinin (farsın) çok ötesine geçerek ilginç bir biçimde yazmış. Oyundaki bilinmezlik alanı kişiliklerin güdülerini ve geçmişlerini içeriyor. Walsh, aynen Harold Pinter gibi, tiyatroda daha yüksek düzeyde bir gerçeklik arıyor, ararken “iyi kurulu bir oyun”a da karşı çıkıyor. Onun için Dinny, Blake, Mayreen, Vera, Eileen, Jack, Küçük Blake, Paddy, Peter, Sean, Küçük Sean ve Hayley karakterlerinin geçmişi ve güdüleri konusunda çok fazla bilgi sağlamıyor. Bunlar, hiç kuşkusuz gerçek yaşamda sürekli yakın geçmişlerini, aile ilişkilerini ya da psikolojik güdülerini tümüyle gözden ırak tuttuğumuz insanlar. Nedenini bilmeksizin, bir sokak kavgasını durup izleriz, öyle değil mi ama? Oysa Walsh’ın dramasında, karakterlerin aşırı betimlenmiş güdülerine karşı çıkışlarında gerçeklik isteğinden çok daha fazlası var. 

Yazar, ülkesi İrlanda’yı yüzleşmesi pek kolay olmayan bir geçmişi geride bırakmak adına terk edip, Londra’ya sığınan ve bu geçmişi uzak tutmak için yeni bir geçmiş üreten bir baba ve iki oğlunu anlatan bu hareketli kara komedide, daha iyi bir insan olmak için, daha iyi bir aile için şiddet gereksinimini savlıyor. Pinter tiyatrosunda var olan “İnsan durumunun dehşeti, yüzeye çıkana kadar her şey gülünçtür” görüşü öne çıkarılıyor. 

Mehmet Ergen eseri dilimize, yazarın karmaşık ve psikolojik makyajları çelişkili ve doğrulanamaz olan insanların eylemlerinin ardındaki gerçek güdüyü bilme sorunsalını çözerek başarıyla kazandırmış. Oyunun kurmacayla, rolün oyunla karıştığı bu çarpıcı yapıtı Mehmet Birkiye yazarın biçim ve içerikle ilgili tutumuna halel getirmeden matematiğini iyi çözerek ve de çözümleyerek sahneye koymuş. Cem Yılmazer’in ışık ve dekor tasarımları, Aslı Ersüzer’in kostüm ve aksesuarları iyi. Yalın mı yalın biçimde bireyin acınası güvenlik arayışına; gizli korku ve endişelere; dünyamızın sıklıkla sahte saflık ve yobaz kötülük kılığındaki dehşetine; farklı kavrama düzeylerindeki insanların birbirlerini anlama yoksunluğuna yamalanan bu kara komediye Hakan Gerçek (1964), Bülent Şakrak (1977), İlker Ayrık (1979) ve “gencecik fidan” Makbule Akbaş (1988) olağanüstü performanslarıyla “anlam” şırınga ediyorlar.


Diyeceğim o ki, “Annem Yokken Çok Güleriz” kolay alımlanamayan, zor algılanabilinen, izlerken ve sonrasında çözmek için kafa yorulmasını gerektiren bir oyun.

Ama gelin siz siz olun, bu oyunu “seyredilmesi gerekenler” listenize koyun.

Anahtar Kelimeler: Annem Yokken Çok Güleriz, tiyatro gerçek



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir