"Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü" Adana DT-Sabancı Sahnesi...
Ilık kış mevsimin o hafif titreten havasında Adana'da oyun izlemek harika! Hele hele Dario FO izlemek apayrı bir tat. O tadın içinde, başlı başına ustalar varsa daha da mükemmel oluyor oyun! Sosyalist misyonunu yazılarına, tiyatro eserlerine taşıyan, Nobel Edebiyat Ödüllü İtalyan Yazar Dario FO' yu Adana Devlet Tiyatrosu iyi bir rejiyle,oyuncu kadrosuyla sahneye taşımış.
Devlet Tiyatroları'nın bölgelerde çalışan -Ankara ve İstanbul hariç- sanatçı kadrosu başarılı işler ortaya koyuyorlar. Duyarlı, istekli bir sanatçı kadrosu hakim Anadolu'ya! Bu duyarlılık bana kalırsa, birilerinin desteği olmaksızın mücadele vererek oluşuyor! Yani ortada hassasiyet, inatçılık ve emek var! Ama bunun yanında iş yapmayan sanatçı(!)lardan da haberdarız. Asıl görevi bölgeler olduğu halde İstanbul'da seslendirmenlik yaparak bölgelerini yalnız bırakıyorlar. İsim vermeyeceğim; ama eğer onlar bu yazıyı okuyacaklarsa -ki zannetmiyorum- biraz daha duyarlı olmaları Türk Tiyatrosu için şart!
Sahne, Dekor, Işık, Kostüm ve Yönetmen:
Adana DT' nin sahnesine hayran kaldım. Muazzam bir sahne yapılmış Adana'ya. Bu orada çalışan sanatçılar için nimet. Büyükçe sahnelerde dekor oturtmak çok zordur. Hele de çalıştığınız oyun Dario FO oyunu ise zorluk çekmemek elde değil. Sertel ÇETİNER dekor tasarımında bu sefer başarılı. “Uçurtmanın Kuyruğu” adlı oyunda bu başarıyı görememiştim. Fakat bu oyunda gayet iyi!
Sertel Çetiner: O'nun için bir başlık atmak iyi olur. Yanılmıyorsam şu anda Kocaeli Şehir Tiyatroları'nda bir oyunda da dekor tasarımcılığı yaptı. Yanılıyorsam lütfen beni düzeltsin. Bu dekor tasarımcı arkadaş çok iyi işler yapıyor. Bir defa sahne düzenlemesi yerli yerinde… Işıkçılara pekte zorluk çıkarmıyor, oyuncular için geniş alan bırakıyor. Oyunda sahnenin büyüklüğünü düşünerek başlamış işe. Yaymış dekorunu. Siyah fonlarla ara boşlukları doldurmasını bilmiş.
Devlet Tiyatroları'nın ışıkçıları gayet başarılı! Her yazımda bunu dile getirmek benim için mutluluk verici. Kazım ÖZTÜRK işini biliyor. Işıkla ilgili söyleyeceğim hata yok denecek kadar az. Bu “az” hataları yazarak genel ışık değerlendirmesi yapmam yanlış olur. Yine de söylemeden kendimi alamayacağım: Sanki sahnenin uç kısımları karanlıkta kaldı biraz.
Kostümlere gelelim. Gökhan DOĞAN' ın üzerindeki elbise cidden olmamış. Komiser rolündeki arkadaşın daha ciddi bir elbise ve kendisine oturan cinste bir şeyler giymesini isterdim. Oyuncunun yüz mimikleri zaten ciddiyet ifade etmezken, elbise de bunu daha da perçinliyor. Yanında duran polis ondan daha ciddi bir elbiseyle oyunda yer aldı. Keşke Gürsu Gür' un üzerindeki elbiseler Gökhan Doğan' ın üzerinde olsaydı. Kostüm Tasarımında Funda Çebi çok zayıf kalmış. Sonra delinin üzerine aldığı pardisü de neyin nesi? Çok açık renkte. Dekorla uyumsuzluk gösteriyor.
Oyunun yönetmenliğini Mustafa KURT üstlenmiş. Aslında genel değerlendirmelerimde oyun başarılı. Ama söyleyeceğim ara hususlar var:
1- Neden oyundan belirli bölümler çıkarıldı? Oyunu sırf komediye yaklaştırmak için yapılan bu durum, konun anlaşılmasını güçleştirmedi mi?
2- Oyundaki ana konu: Sol görüşlü bir gencin faşist memurlar tarafından öldürülmesi. Ama gel de anla bunu anlayabilirsen. Eğer ben bu oyunun 3.kez uyarlanışını -daha önce Ankara Ekin Tiyatrosu'ndan ve İstanbul Şehir Tiyatroları'ndan izlemiştim- izliyor olmasaydım, kesinlikle anlayamazdım konuyu! Neden -sol- kavramı üzerinde durulmuyor?
3- Rol dağılımda da sorun gördüm. Bana kalırsa Komiser Calabras'ı canlandıran Gökhan DOĞAN rolüne tam olarak oturmamış. Bu onun yüz ifadesinden kaynaklı bana kalırsa… Yüzünde bir gülümseme hakim. Oyunculuk yeteneği gayet iyi! Şekip TAŞPINAR' ın canlandırdığı Emniyet Müdürü karakteri ile yer değiştirmesi gerekirdi.
4- Gazeteci bayanı canlandıran Burçin BÖRÜ' ye daha fazla bağırarak konuşmasını söyleseydi keşke!
Oyuncu Değerlendirmeleri:
Savaş ÖZDEMİR: Deliyi canlandırmadaki üstün performansı çok iyi. Oyun içinde hızla yol alan konuyu dağıtmadan olduğu gibi aktarıyor. Hızlı konuşmasına rağmen söyledikleri anlaşılır dilde. Yorgunluk, bıkkınlık görmedim. Ancak oyun boyunca ön tarafına yatırdığı uzun saçlarına takıldım. O saçlar seyirciyle arasındaki göz temasını engelledi. Sonra devamlı yüzünü gölgeledi. Neden saçları uzun? Bana kalırsa kel bir deli karakteri daha çok yakışacaktı o'na! Sonra bazı sahnelerde “uiyyy!...” demesine takıldım. Ne gerek var? Seyirci gülmeye başlayınca bu doğaçlamanın ucu kaçtı! Sonra sahne önüne kadar gelerek ışığın ulaşmadığı yerlerde çok bekliyor, konuşuyor. Oralar kör noktalar. Tamamen sahne dışı bölümlerde oyunu oynuyor. Bu duruma dikkat etmek gerekirdi. Şu iki polisi pencereden atma sahnesinde de çok bekleniyor. Aslında orada grupça yapılan bir hata var! Eylemin durmaksızın yapılması gerekirdi!
Şekip TAŞPINAR: Sevgili Şekip TAŞPINAR' ın oyuna bağlılığı gayet iyi. Heybetli görünüşü oynadığı karakterle bütünleşmiş. Fakat ben yine de Komiser Calabros rolünün o'nun için daha uygun olacağını düşünüyorum halen. Oyun içinde ciddiyeti hakimdi bütünlüğe. Çok sesli bölümlerde artan -gazeteci bayanın soru sorma sahnelerinde- performansa iyi ayak uyduruyor. Yalnız o da şu “uiyyy!...” doğaçlamasına kendisini çok kaptırdı. Çoğu sahnede oyunu kurtaran kişiydi bana kalırsa. Özellikle performansın düştüğü -anarşistin sorgulanmasındaki canlandırma- sahnelerde devreye girdi. Aslında iyi bir ekip başı! Oyunu yönlendiren adamdı bana kalırsa. Hakkını vererek oynuyor! Mimikleri çok hoşuma gitti. Epeyce güldürdü! Ama madem faşist bir rol var ortada. Ondan bunu istemek beklide çok fena ama; biraz daha faşistçe oynamalıydı! Aman Tanrım, kendime inanamıyorum! Bir tiyatrocudan daha da faşist olmasını istiyorum! Şaka bir yana, oyundaki duruşu çok güzel. Beğeni ile izledim.
Gürkan GÖBİL: Komiser Bertozzo rolündeki gayreti 2.perdede ortaya çıktı. 1. perdede çok abartılı bulduğumu söylemek isterim. Yumruk yediği sahnede düşüş problemi var. O nasıl yumruktur ki nerdeyse sahnenin diğer ucuna düşecekti. Delinin kimliğini ortaya çıkarırken oyuna kattığı güzel durumlar var. Oyunun son bölümlerindeki yüz ifadesi iyi! Rolüyle bütünleşmek için 2. perdede gayret gösteriyor. 1. perdede performansı çok düşük.
Gökhan DOĞAN: Gökhan DOĞAN' a söylemek istediğim çok durum var. Öncelikle sahnedeki gülmede neyin nesi oluyor? Sol görüşlü genci öldürdüğün için seni sorgulamaya müfettiş geliyor; ama senin yüzünde bir gülümsemedir gidiyor. Oyunun başından sonuna dek ciddiyet bir türlü gelmedi canlandırdığı karaktere. Sonra kesinlikle Komiser Calabros rolü gitmemiş kendisine. Ses tonunda da ciddi problemler vardı. Oyuna kendisini veremiyordu. Şu pencereden atma sahnesindeki şaşkınlığı olmuyor!
Müge TAŞPINAR: 1.polisin ilk perdede 20 dakikalık bölümde rolü vardı. Müge TAŞPINAR o yirmi dakikalık bölümde üzerine düşeni başarıyla yerine getirdi. Yüzündeki ciddi ifade oyuna renk katmış.
Gürsü GÜR: Sahnede çok heyecanlı duruyordu. Nedense bir türlü atamadı bu heyecanı üzerinden. Sahneye pek alışkın durmuyor. Çok çalışması lazım… sonra sesini hiç duyamadım.
Burçin BÖRÜ: Çok hızlı konuşuyor. Konuşmasındaki hızlılıktan hiçbir şey anlaşılmıyor. Sonra polisler karşısında değişik hallere giriyor; ama o nedense bu duruma olağan bir olaymış gibi tepki gösteriyor. Bu durumun nedenini anlayamadım!
Genel Değerlendirme
Oyunda Dario FO' nun anlatmak istediği çarpık düzen ortaya çıkıyor, fakat bu son bölümlerde. Oyuna komedi katmak için çıkarılan bölümlerin kilit rolü var. Sadece gülmece öğesinin ön plana çıkması yanlış, bilinçli olmayan seyircinin konuyu anlaması güçleşiyor. Sonra Adana seyircisi de çok güçlü. Memleketimde bu kadar sağlam bir seyirci görebilmek mutluluk verici! Oyunda müzik kullanılmamasına takıldım. Keşke heyecanlı bölümlerde inişli çıkışlı müzikler olsaydı daha güzel olurdu. Sanırım oyun bi'daha oynanmayacak. Bana kalırsa bu oyun turneyi hak ediyor.
Anahtar Kelimeler: Adana Devlet Tiyatrosu, Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü
0 Yorum