Vatanına ihanetle suçlanan oyuncu, Türk tiyatrosunun „CEVAT KELLE"si,tiyatro emekçilerimizden: SİNAN BENGİER…
2008’in Ekim’inde Berlin’de düzenlenen Ramazan Şenlikleri nedeniyle bir aylığına Berlin’e gelen tiyatro sanatçılarımız Ayberk Attila, Sinan Bengier, Volkan Saraçoğlu ve Miraç Bayramoğlu, Ramazan boyunca her akşam O2 World Arena’nın önünde kurulan „Ramazan Çadırı“nda Berlinlilere eski Ramazan Şenliklerini yaşattılar.
Türk tiyatrosuna yıllardır hizmet eden sanatçılarımızla ayrı ayrı sohbet ettim.
SİNAN BENGİER, 1948 Ankara doğumlu. Tiyatro hayatı 1968 yılında, Ankara'da Yenimahalle'deki Mustafa Kemal Lisesi'nde okurken başlamış. Okul tiyatrosunda Cevat Fehmi Başkut'un “GÖÇ” oyununda başrol oynayacak arkadaşının son anda oyundan çekilmesi ve edebiyat hocasının rolü Sinan Bengier’e vermesiyle başlamış sahne hayatı. Bu oyunu Necati Cumalı’nın “NALINLAR” oyunu takip etmiş ve lise bitene kadar da okulda sergilenen oyunlarda oynamış. Liseden sonra 1971 yılında profesyonel olarak Karagöz Çocuk Tiyatrosu, Asaf Çiğiltepe Sahnesi ve Ankara Halk Tiyatrosu ile devam ettirmiş oyunculuğunu.
Ve devlet memurluğu...
Tiyatrodan yeterli para kazanamıyordum. 9 buçuk sene Ankara’da Etibank’da devlet memurluğu yaptım. Tabi bu süre içinde tiyatrodan yine uzaklaşmadım; Etibank’tan izin alarak tiyatro çalışmalarımı sürdürüyordum. İlk profesyonel olduğum Karagöz Çocuk Tiyatrosu’nda 2 yıl Mert Egemen’le çalıştım. “Açıkgöz Soytarı” ve “Güllü Prenses” adlı çocuk oyunlarında oynadım. Bu iki oyunla turneye çıktık. Yaklaşık 50 şehrimizi dolaştık. Karagöz Çocuk Tiyatrosu’nda daha sonra, 1972’de büyükler için oyun sergilemeye başladık. İlk oyun “Hababam Sınıfı” idi. Daha sonra da oyunlarımızı kendimiz yazmaya başladık. Bu arada 1973 yılında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ne başladıysam da, o yıllarda başlayan öğrenci olayları yüzünden üniversite öğrenimimi bıraktım.
Erkan Yücel...
Çocuk oyunlarını Ankara Sanat’da oynuyorduk. Rahmetli Erkan Yücel’in de çok katkısı olmuştur o senelerde. Onunla da Ankara Halk Tiyatrosu’nda 9 buçuk sene çalışma mutluluğuna erdim. Beraber “Abdülhamit Süleyman’a Karşı” oyunda oynadık. Oyun Abdülhamit ile Süleyman Demirel’in yasaklarını karşılaştıran bir oyundu. Fakat herşeye rağmen Süleyman Demirel bir zorluk çıkarmamıştı. Yine “Fareyi Öldürmek” oyununu da rahmetli Erkan Yücel ile yapmıştık.
Politikacılar da seyircimizdiler...
Oyunlarımızı seyretmeye gelenler arasında birçok politikacımız da vardı. Rahmetli Adnan Kahveci, İstanbul Belediye Başkanı iken Tayyip Erdoğan, Semra Özal ve Ecevit sık sık gelenler arasındaydılar. Rahmetli Erdal İnönü de gelmişti. Babası İsmet İnönü önünde de oynamıştım. Onun önünde çok heyecanlanıp, elimiz ayağımıza karışmıştı. İsmet İnönü gibi bir efsanenin önünde oynamak kolay olmamıştı.
Sosyal mesajlı oyunlar... vatan hainliği...
Genellikle sosyal mesajları olan oyunlarda oynadım. Süleyman Demirel – Erbakan ve Türkeş Koalisyonu zamanında 10 kere oyunumuz yasaklanmış, üç dört defa hapse girmiştim. Ancak bunlardan onların haberlerinin olduğunu sanmıyorum. İşi yapanlar avukatları oldu. Çünkü ne kadar dava açarsa o kadar para alıyordu avukat Süleymen Demirel’den. Bizi bir ara vatan hainliğiyle bile suçlamışlardı. “Türkiye’yi yıkmaya, Türkiye’yi Rusya’ya satmaya çalışıyorlar” suçlaması yapılmıştı. Bize bunları söyleyenlerin kendileri vatan hainliğiyle yargılandılar bu ülkede...
Ve Levent Kırca...
Erkan Yücel’in ölümünden sonra grubumuz dağıldı. 1984 yılında bana Levent Kırca’dan teklif geldi. “Aşağı Yukarı” diye bir oyunda Ankara’da beraber oynadık. İstanbul’a geri dönerlerken bana “sen de bizimle İstanbul’a gel” dediler. Tekliflerini kabul ettim ve onlarla İstanbul’a geldim. Levent Kırca ile de 9 buçuk yıl çalıştım. Benim hayatımda 9 buçuk’ların çok önemi var: 9 buçuk sene memuriyetim var; Erkan Yücel ile 9 buçuk yıl çalıştım; Levent Kırca ile de 9 buçuk yıl çalıştım. Levent Kırca ile “Aşağı Yukarı”, “Elalem Bir Alem”, “Toros Canavarı”, “Gereği Düşünüldü” ve “Hangi Yüzle”... gibi oyunlarda oynadım. Tabi bu oyunlar uzun soluklu oyunlardı. Seyircimiz çoktu...
Televizyon çalışmalarım...
Televizyon çalışmalarım 1986’da başladı. Ankara’da da televizyonda çocuk programlarında oynuyordum; “Elma Şekeri” gibi... TRT’nin çektiği “Yaşar Ne Yaşamaz” ve “72. Koğuş”da oynadım. 1985 yılında TRT’den gelen bir teklif üzerine “Olacak O Kadar”ı çektik. Burada “Cevat Kelle” tiplemesiyle ünlendim.
Sinema filmleri yönünden şansım olmadı..
Sinema ile maalesef aram pek iyi değil nedense!.. Beni bu dalda pek düşünmediler. Vizontele 1 filminde oynadım. Ancak bir cümlelik repliğim vardı. Vizontele 2’de iki cümle söyledim; kulağımın arkası gözükmüştü. Maskeli Beşler Irak’ta filminde on cümlelik bir rolüm vardı. Yine Maskeli Beşler Kıbrıs’da da yine çok kısa rolüm olmuştu. Fakat “Fırtına” diye bir filmde oynadım. Kazım Öz diye ödüllü bir kardeşimiz çekmişti.
Kaktüs Kabare...
2007’de, Attila Ayberk, Volkan Saraçoğlu, Tevfik Yapıcı ve ben “KAKTÜS KABARE” adlı kabare tiyatrosunu kurduk. Zor oldu kurmamız. Bizler patronluk yapacak insanlar değiliz. Tiyatro yapmak çok güzel bir uğraş. Bunu anlatmak çok zor. Yaşayan, sahnede olan bilir. Bizler için maddiyat pek önemli değil. Berlin’de bu soğuk havada 15 kişiye oynadık; iki kişiye de oynarız. Biz, tiyatroya gönül verenler böyleyiz. Tiyatro oyunculuğumda çok sıkıntılı günlerim oldu. Hani bir daha dünyaya gelsem ve ben aynı sıkıntıları yine çekeceğimi bilsem yine de tiyatro oyunculuğunu seçerim; tiyatroya aşığım...
ADEM DURSUN
Nisan 2010
[email protected]
Anahtar Kelimeler: sinan bengier
0 Yorum