MAKALELER

Salome Erte'si - Deney Atölyesi

2018.04.08 00:00
| | |
6237

Kutsal kitaplarda, erkeklerin başına felaket getiren birçok kadından biri olan Salomé'nin öyküsüne, Matta ve Markus İncillerinde rastlanır.

Hıristiyanlığın ilk yayılmaya başladığı zamanlarda geçen öyküye göre, Roma İmparatorluğu zamanında eski Filistin'in Güney kısmı, Ürdün'ün Batı'sında kalan bölge olan Judaea'nın tetrarkı (kralı) Herod, erkek kardeşinin karısı Herodias'la evlenerek ensest ilişkiye girdiği içinYahya Peygamber'i (Vaftizci Yahya) sinirlendirmiştir. İki incildeki öyküde de Herodias kızı Salomé'yi (yani Herod'un üvey kızını) kullanmak suretiyle Yahya'nın başının kesilmesine sebep olur.

Oscar Wilde, Salome karakterini annesinden emir alan küçük bir kız yerine, ona rağmen tek başına hareket eden ve kendi arzularının peşinden koşan bir kız olarak karşımıza çıkarır. Wilde’ın oyununda Salome annesine ne istemesi gerektiğini sormaz. Hatta annesinin karşı çıkmasına ve istememesine rağmen kral için dans eder. Çünkü en başından beri istediği, Yahya’dır ve dans etmeden önce ne isteyeceğini bilmektedir. Amacına ulaşmak için kadınlığının cazibesini kullanmaktan çekinmez. Bu yüzden bugüne kadar birçok tiyatro eleştirmeni Salome’un “femme-fatale” (öldürücü güzelliğe sahip baştan çıkarıcı kadın) yönünü vurgulamıştır.

Salomé’nin kendindeki varoluşunun gücü onu hem bir femme fatale hem de gücül bir karakter olarak kendi uzamının tüm nesnelerinden ve nedenlerinden ayrı tutar. Salome evdeki melek olarak görülen dönemin kadın ideolojisine meydan okuyan bir karakterlerdir. Salome  bekâreti ve feminen kimliği sayesinde erkek egemen toplumda güçlü olma ve var olma savaşını kazanmıştır.

Oscar Wilde’ın Fransızca yazdığı tek eseri olan Salomé’nin hikâyesinin ana kaynağı elbette İncil’dir. Sonra, Flaubert’in Hérodias’ı, Heine’nin Atta Troll adlı şiiri, Mallarmé’nin Hérodiade’ı ve Huysmans’ın Arebours’unda büyüleyici şekilde tasvir ettiği Gustave Moreau’nun L’Apparition adlı tablosu... 

Kutsal Kitap içinde anlatılan bir ‘femme fatale’in, ölüm fermanları verdirtecek kadar baştan çıkarıcı, ölüm fermanları isteyecek kadar ihtiraslı bir Doğu prensesinin tehlikeli, günahkâr ve dramatik öyküsüne Wilde’ın kayıtsız kalması imkânsızdır. 
Salome, modern tiyatro tekniğinde bir ‘devrim’ yaratmış ve Ionesco, Beckett, Pinter gibi ustaları etkilemiştir. Ayrıca 1905’te Richard Strauss bu metni kendi Salomé operasında kullanmıştır.

Oscar Wilde’ın Salomé’si görme’nin hazzının bir arzu kayması eşliğinde giderek ölümün/cinayetin bir başka’sına sunulduğu mimetik kavrayışın hınç’la beslenerek nasıl bir şiddete dönüştüğünün dillendirildiği bir metindir. Wilde’ın tragedyası, bekleyişin ve unutuşun soluk alıp verdiği bir uzamda trajik zaman çevriminin zamansal temsil biçimlerini oluşturan bir diyalektiğe sahiptir. Tüm arzu biçimlerinin giderek çiftekatlanmış  bir bedensellik içerisinde gücül ırza geçmenin kurbansal tekrarının yazının ayracında hayatiyet bulduğu bir hatırlamaya, hatırlatmaya denk düşen metinsel bir yapısının olması Salomé’nin dile getirdikleri ve dile geldiği mitik-tarihsel düzlem içerisinde ayrıca ele alınmasını gerektirir. Zira, Wilde’ın yapıtı, kutsal anlatının mitik yönü içerisinde hınç’ın nasıl bir teatral temsil biçimine hayatiyet verildiğini gösterir. Salomé’nin çok yönlülüğü, konakladığı durakları silmeyerek dile geldiği tüm arketiplerin kaydını tutmasıyla açığa çıkmaktadır. Varlığını, bir türlü, bulunduğu şimdi içerisinde tamamlayamayan arzu biçimlerinin giderek bir şiddet içerisinde kendi mimetik tekrarlarını sildiğini gösteren Salomé gerçekte teatral temsil, şiddet, hınç, arzu duyumu, günah diyalektiği, kurban sunumu, cinayet, bekleyiş, unutuş, mimetik arzu, görme hazzı gibi, pek çok kavramsal döngünün kendi zamansal temsil biçimlerine hayatiyet verdiği bir metinsel yapı içerisinde varolur. Bu varoluş biçimi Wilde’ın yaratısının hangi duraklarda ele alınması gerektiğine ilişkin küçük bir girîzgâh oluşturur.  

Yahya’nın daha oyunun başında bir kurban olduğu onun “nereden geldiği” ile ilintili bir durumdur. Çünkü Yahya bir yabancıdır. 

Oysa Salomé’nin durumu çok daha farklıdır. Salomé’nin kendindeki varoluşunun gücü onu hem bir femme fatale hem de gücül bir karakter olarak kendi uzamının tüm nesnelerinden ve nedenlerinden ayrı tutar. Salomé’nin ölümü çağıran bakışlarında kesintiye uğrayan Yahya’nın sesidir. Bu ses Salomé’de bilmeye ve görmeye duyulan açlığın bir kamçısı olur. O yüzden o “garip ses”in sahibini tanımak ister.
                         

Bilinmez olana dokunma isteği Salomé’nin tüm bedenini arzu ile titretirken bu titreme hiçbir şekilde korkuya ve korkudan kaynaklanan bir yüceltmeye dönüşmemiştir. Salomé’nin Yahya’ya dokunarak kutsalı aşmak istemesi yasağı « ortadan kaldırmadan » askıya almak olarak aşmanın sınır-deneyimidir. Salomé’nin « Yedi Duvak Dansı » ile ritüelleştirdiği bu şiddet amili artık dilsel bir yaratım olmaktan çıkıp bedensel bir görüngüye dönüşmüştür.

Kutsal, görünerek gizlenir.

Deney Atölyesi ; 2012’den günümüze kadar yola çıktığı anlayıştan ödün vermeden ilerlemiş, her oyunda reji ve metin olarak deneysel işlere imza atmıştır.

Salome” Erte”si ; Maeterlinck, Mayakovsky, Jon Fosse, Strindberg, Delbo, Yeats, Camus ve Sartre gibi bir çok önemli yazarın metinlerini yenilikçi bir bakış açısı ile sahneye taşıyan topluluğun son çalışmasıdır. Deney Atölyesi, Oscar Wilde’ın Salome ve Sanem Soğukpınar’ın kaleme aldığı Erte adlı oyunu eklektik bir düzlem içinde yeniden sanat yapıtı biçemini arkasına alarak seyirciye farklı bir tiyatral deneyim sunmayı amaçlamakta ve bu amacında da başarıya ulaşmakta.

Serrkan Karabayır’ın başarılı rejisi ile sahnelenen oyunda; Oscar Wilde’in Salome ile kurduğu, inanç ve tutku mitini arkasına alan dünya, Erte’deki modern insanların günlük kaygıları ile birleşiyor. 

Salome Erte”sinde ; tarihin tozlu sayfalarından günümüze gelen bir kadın sesi, modern zamanın izine karışıyor. Salome ve Zeynep aynı sahneden buluşuyor. 
İstemenin ve arzulamanın, belirsizliğin ve kesinliğin, durmanın ve devam etmenin, kararsızlığın ve netliğin ortak rengi iki zamansız kadının hayatında canlanıyor. 
Deney Atölyesi, Salome Erte”si oyunu ile seyirciyi zamanlar ve kavramlar arası bir deneyime davet ediyor. 

Ahu ÇAT- Tuğba ESKİCİOĞLU- Yunus NARİN- Gizem Güneş VERGİLİ –
Yılmaz KARAMAN - Filiz ALP -Baran BAYRAKTAR’ın rol aldığı yapıt, Murat ERŞEN çevirisi ve Sanem SOĞUKPINAR dramaturgisi ile sahneleniyor. 


Dündar İNCESU
[email protected]

Anahtar Kelimeler: salome erte si, deney atölyesi



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





TİYATRONLİNE

E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir