MAKALELER

Jeanne d'Arc'ın Öteki Ölümü - Oyun Atölyesi

2007.06.13 00:00
| | |
9988

Bulgar yazar Stefan TSANEV'in, Jeanne d'Arc efsanesinden yola çıkarak kaleme aldığı "Jeanne d'Arc'ın öteki ölümü" adlı oyunu,...


 

    Ve tanrı kadını yarattı… "Jeanne d'Arc'ın öteki ölümü"

   Bulgar yazar Stefan TSANEV'in, Jeanne d'Arc efsanesinden yola çıkarak kaleme aldığı "Jeanne d'Arc'ın öteki ölümü" adlı oyunu, insanın, bireyin, din ve milliyetçilik gibi egemen ideoloji tarafından nasıl abluka altına alınmaya çalıştığını anlatır. Savaşta ölen Jeanne d'Arc'ın kahramanlaşmasından korkan iktidar, parlak bir fikir bulur. Zinadan ölüme mahkûm olmuş Jeannette adlı bir kadın oyuncudan Jeanne d'Arc rolü yapmasını isterler. Eğer rolünü iyi oynar, af diler, Jeanne d'Arc'ı halkın gözünde küçük düşürmeyi becerirse hayatı bağışlanacaktır. Fars ve dolayısıyla komedi öğeleriyle bezeli oyun, bu egemen ideolojiler karşısında insanın zaferini onaylayarak son bulur.

 


 
    Jeanne d'Arc kimdir?

   Jeanne d'Arc (1412-1431) Fransa'nın İngiliz işgalcilere karşı verdiği savaşta ordunun başına geçerek Orleans kentini kurtarır. Halk tarafından bir azize olarak görülen fakir köylü kızı Jeanne'ın efsaneleşen gücünden korkan iktidar, onu engizisyon mahkemesinde yargılar. Jeanne d'Arc bütün baskılara rağmen "suç"unu itiraf etmeyince ölüm cezasına çarptırılır ve 1431'de yakılarak idam edilir. Ölümünden sonra hakkında yayılan efsane daha da güçlenir ve yıllar sonra kilise onu "azize" olarak ilan etmek zorunda kalır. Jeanne d'Arc'ın efsanesinin bugüne kadar gelmesi ve hâlâ zorbalığa karşı direnişin simgesi olması, onun ölümü sayesindedir bir bakıma.

 


 
   Ara sıra tünelden geçen komedi.

   Işıklar açıldığında cellat'ın on emir okuduğu görülüyor. Okurken yaptığı yorumlar hafif tebessümle oyunu dinlendiriyor. Yalnız okurken çıkan çan sesleri yüzünden bazı cümleler anlaşılmıyor. Ya çan sesi kısık tutulmalı,yada çan çalarken cellat'ın sesi yükseltilmeli. Diğer yandan Jeannette'in uzun süre sahnede (Jeanne d'Arc için) rolünü ezberlediği sahneler, "fırtına öncesi sessizlik" havasında geçmiş. Seyirciyi kahkahaya hazırlar nitelikte. Sakin başlayan oyun, Haluk Bilginer'in "Tanrı" rolünde sahneye inmesiyle oyunun gerçek olgusuna kavuşmasını sağlıyor.
 


    Jeanne d'Arc rolünde Jeannette (Esra Kızıldoğan Uygur)

   Oyunun en çok sahnede kalan oyuncusu. Jeanne d'Arc, ruh halini, kendi içindeki kararsızlığını seyirciye çok başarılı veriyor. Tek başına kaldığı sahnedeki performansı müthiş. Oyunu dinlendiren karakter olarak çıkıyor karşımıza. Rolünü ezberlediği,özellikle halkın ortasında yanacağı sahnede, sandalye üzerinde gösterdiği performansı seyirciyi kasmıyor. Bu sahnede müzik, ışık ve oyunculuğun muhteşem üçlüsüne tanık ediyor bizi. Sürünme sahnelerini kısa tutmalı. Bitmek için beklenen bir sahne olmuş. Tanrıyla sahneleri güzel ve uyumlu. Özellikle cellatla olan sahneleri kahkaha dolu anlar yaşatıyor.    Oyun başından sonuna kadar çizdiği karakteristik oyunculuğu,olmak istediği kişi psikolojisine giriş çıkışları ve onurunu değil,kendini kurtarmak için verdiği mesajla,bir efsane olup,olmamak istediği arasında geliş gidişleri,karakterdeki beklenen değişmeyen ruh hali,oyun içindeki rolü ve rolün içine kattığı farklı olma ikilemi, her babayiğidin harcı olmasa gerek. Ayakta alkışlatan bir iş çıkarmış.
 
    Cellat (Emre Karayel)

   Çan seslerinde, sesini biraz daha yükseltmesi gerektiğini hatırlattıktan sonra, gerek on emiri okurken yaptığı yorumların işlendiği sahnede,gerek Jeanne d'Arc'la olan sahneleri, büyük ustalıkla oynuyor. Köylü bir cellat karakterinin nasıl olması gerektiğini çözmüş,analizini çok iyi yapmış. Kendi içindeki ikilemi Jeanne d'Arc gibi sahneye çok başarılı yansıtıyor. Önce halkına bağlılığını ve bu yüzden Jeanne'ye olan sevgisini işliyor,sonra bakire olan Jeanne'ye sahip olmaya kalkışıyor. Başlı başına bir karakter oyunculuğu sunuyor. Özellikle tanrıyla buluşmasındaki diyalog lar müthiş. Kaybolan kuşu ve sahnedeki hiperaktif oyunculuğu, doğaçlamaları,yer yer farklı karakterlerde gösterdiği başarısı harika. Abla,Kalksana kız,Sidikli karı,kız ölümü öp gibi güldürücü öğeleri başarıyla kullanıyor. Sahnedeki rahatlığı,başarılı oyunculuğu ve bütünlüğü bozmayan doğaçlamalarıyla gecenin en başarılı ismi.
 
    Ve sahneye inen tanrı (Haluk Bilginer)

   Türkiye'nin sayılı oyuncularından biri olan Haluk Bilginer, metnin oluşmasında büyük titizlik göstermiş. Tepki görürüm korkusundan uzak,eğlenceli bir tanrı modeli çizmiş. Metinde yapılan güncellemelerin oyuna katkısı büyük. Bush,Putin,Sarkozy ve Saddam'dan bahsederek politik taşlamaları gediğine oturtuyor. Gözlüğü,harap olmuş kıyafeti, elindeki bastonu ve ayağındaki sandaletiyle karakteristik bir profil çizmiş. Yalnız bazı yerlerde sesi anlaşılmıyor. Türkiye'yi kendisinin bile kurtaramayacağını söyleyerek,içindeki bulunduğumuz sorunları,espriyle hatırlatıyor. Bir tanrı olarak düşünüldüğünde çok fazla hareket etmeyen,olabildiğince uzaktan seyretmeyi yeğleyen bir oyunculukla sahnede. Seslerinin sonuna yankı efektleri koyulması etkileyici. Özet olarak Haluk Bilginer'i sahnede izlemek heyecan verici. Ama bu oyunda genç oyunculara yer verdiği,ikinci planda kaldığı su götürmez bir gerçek.
 
    Yönetmenin oyun üzerindeki etkisi.

   Şüphesiz Kemal Aydoğan müthiş bir yönetmen. Aldığı ödüller sayısız. Söylenecek çok fazla bir şey bırakmamış. Ama şu kadarı söylenebilir ki, bir oyun sahneleneceği zaman hangi evrelerden geçilmesi gerektiğini çok iyi biliyor. Seyircinin tepkisini çözmüş. Oyunculukları, sahne üzerinde nasıl kullandırılabileceğinin altını çizmiş. Adına yakışır,kutlanacak bir iş çıkarmış.
 
    Dekorun oyuna katkısı büyük.

   Solda İsa'nın portresi, (sonradan tanrının çıktığı yer olarak kullanılıyor.) hemen altında tek kişilik yatak. Tam ortada büyük demirden kapı. Sağda heykel, küçük masa ve iskemlelerle tam bir hapishane görünümü verilmiş. Oyunun oynadığı yıl göz önüne alınınca tasarlanması hayli zor olan bu dekor,başarılı bir şekilde yapılmış. Yalnız oyun sonunda Jeanne'nin kapıyı açıp çıktıktan sonra yeşil perdelerin orada ne işi var anlamış değilim. Genel olarak, Bengi Günay ve Gamze Kuş ikilisinin sunumları başarılı.
 
   İrfan Varlı'nın ışıkları, Alper Maral'ın müzikleri özellikle yanma sahnesinin işlendiği bölümdeki uyumu müthiş. Oyun boyunca seçilen parça ve ışıklar etkileyici. Oyunun bütünlükteki çarpıcılığını gözler önüne seriyor.
 
   Özetle,oyunculuktan ışık tasarımına, müziğinden sahne tasarımına kadar her türlü görsel ve seyirlik yanı ile özenle kotarılmış bir yapım olarak Jeanne D'arc, ikinci yılında da büyük bir beğeni ile izleniyor.

Anahtar Kelimeler: jeanne d arc ın öteki ölümü, oyun atölyesi



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





TİYATRONLİNE

E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir