MAKALELER

Öksüzler - Dot

2012.12.30 00:00
| | |
2650

Türk tiyatrosuna yeni bir ufuk açarak alternatif tiyatroların yol göstericisi olan tiyatro topluluğu Dot, 2011-2012 sezonunda da gene “aile” temalı "Öksüzler" başlıklı bir oyunla seyirci karşısına çıktı.


Siz Olsanız Ne Yapardınız, Hangi Yolu Seçerdiniz?: “ÖKSÜZLER”


Türk tiyatrosuna yeni bir ufuk açarak alternatif tiyatroların yol göstericisi olan tiyatro topluluğu Dot, 2011-2012 sezonunda da gene “aile” temalı “Öksüzler” başlıklı bir oyunla seyirci karşısına çıktı. Yönetmenliğini Tuğrul Tülek’in yaptığı oyun, bir yangın sonrası öksüz kalıp yetimhanede büyüyen iki kardeşin gece boyunca devam eden öyküsünü anlatmakta. İngiliz yazar Dennis Kelly (1970)’nin ilk kez 2009’da Bermingham Repertory Theatre’da sahnelenen bu oyunu, her ne kadar iki kardeşin öyküsü gibi algılansa da, esasında toplumun öksüzleştirilmesiyle ilgili bir oyun. Toplumu yöneten ve toplumun güvenliğinden sorumlu insanlar, toplumu oluşturan insanları terk ediyor, yüzyılın gerçeği bu! Oyun bu gerçeği enine boyuna irdelerken, bir yandan da cehaletle,  eğitimsizlikle, sosyal koşulların yetersizliğiyle, eşitsizliğiyle ilgili iletiler salgılıyor. Abla-enişte-kardeş/enişte üçgenli bir aile üzerinden bütün toplumu sarmalıyor.

ENDİŞEYLE SARMALANMIŞ OLARAK TRAJEDİYE DOĞRU SÜRÜKLENMEK

Oyun, evliliklerinde hiçbir sorunları olmadığı anlaşılan genç çift Danie (İbrahim Selim) ile Helen’in (Gizem Erdem) evlerinde ikinci kez bebek sahibi olacakları haberini kutladıkları bir akşam yemeği tablosuyla başlıyor. Helen’in erkek kardeşi Liam (Yusuf Akgün), üstü başı kan içinde eve geliyor, sokakta başına gelenleri anlatmaya başlıyor. Genç adam sokakta olanları anlattıkça öykü karmaşıklaşıyor, arapsaçına dönüyor. Anlattıklarının arasına sinmiş boşluklar kuşkuları çoğaltıyor ve aile büyük bir endişeyle sarmalanmış olarak trajediye doğru sürükleniyor.

KESYAP ETKİSİ YARATAN REPLİKLER

Metni sağlam, doğrudan oyuncu performansına dayalı bir oyun bu. Oyunu sahneye koyan Tuğrul Tülek şiddetin varoluşunu, ama bunu görmezden gelmemizi irdeleyen metni sahneye taşırken büyük oranda gevşekmiş gibi anlaşılan, neredeyse gelişigüzel gibi algılanan, serbest oyuncu yönetimi örneği veriyor. Gel gelelim Tuğrul Tülek oyunun tematik bütünlüğünün etkileyiciliğinin bozulmasına asla izin vermiyor. Tülek’in bu tavrı, oyunu postmodern bir duruşa da oturtuyor. Replikleri kolaj etkisi yaratır biçimde seyirciye yediriyor. “Senin başına geldiğinde mi harekete geçersin” sorusunun izleyici vicdanlarını gıdıklamasını mükemmelen sağlıyor. Danny, Helen ve Liam’dan oluşan ailenin toplumun eğretileme (metafor) haline gelmesine katkı sağlıyor. Üç karakterin her bir eylemini giderek bizim vicdanımızı, sağduyumuzu simgeler hale gelmesini sağlıyor.

OYUNCULUKLAR


Selin Girit’in çevirisi birkaç küçük söylem hatası dışında başarılı… Alaz Köymen ışık tasarımında duvarlara vuran o gölgeleri bilerek mi yarattı, bilemiyorum. Oyuncular… Gizem Erdem, İbrahim Selim, Yusuf Akgün nasıl mı oynuyorlar?   

Aaa, o kadar da “armut piş ağzıma düş”çü olmayın yahu!

Bakın, ben bu yazıya oturmadan az önce oyundan geldim, üşenmeyin siz de alın biletinizi, görün oyunu. Erdem-Selim-Akgün üçlüsü nasıl döktürüyorlar, varın siz karara varın.  

Ben şimdi: “Siz ne yapardınız, hangi yolu seçerdiniz” sorularına kendimce yanıt aramaktayım.   

 

Anahtar Kelimeler: öksüzller, dot



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





TİYATRONLİNE

E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir