MAKALELER

İnishmorelu Yüzbaşı - İstanbul Devlet Tiyatrosu

2013.02.28 00:00
| | |
10169

Patlayan silahlar, öfkeden gözü dönenler, intikam yemini edenler, yenildikçe daha da hırslananlar,

 

 

 İstanbul Devlet Tiyatrosu’ndan şaşırtıcı ve kusursuz bir oyun; İnishmorelu Yüzbaşı.

Patlayan silahlar, öfkeden gözü dönenler, intikam yemini edenler, yenildikçe daha da hırslananlar, zalime bakıp zalimliğini haklı kılanlar...Bir komedi oyununu anlatırken bu tarz cümleler kulağa tuhaf gelse de İnishmorelu Yüzbaşı’nın asıl malzemesini bu unsurlar oluşturuyor. Kara komedi türünün en iyi örneklerinden biri olan İnishmorelu Yüzbaşı şiddetin de komedinin de sınırlarını zorluyor. 

 

Oyunun yazarı Martin McDonagh ülkemizde oyunları sıklıkla sahnelenen bir isim. İzleyiciler Martin McDonagh’ı sekiz günde yazmış olduğu ilk oyunu olan ve on yıl boyunca İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenen Leenane’in Güzellik Kraliçesi ile iki sezondur Ankara Devlet Tiyatrosu’nda kapalı gişe oynayan Yastık Adam isimli oyunlardan tanıyorlar.  İnishmorelu Yüzbaşı ülkemizde ilk kez 2003 yılında Kenter Tiyatrosu’nda sahnelenmesinin ardından 30 Ocak 2013 tarihinden itibaren İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda yeniden izleyiciyle buluşuyor. Umutsuzluk ve şiddetin ön planda olduğu oyunlar kaleme alan yazarın tarzının acımasız ama sevecen diye tanımlanması son derece isabetli. Ezberlerimizi bozan, bir arada olmasının imkansız olduğunu düşündüğümüz şeyleri büyük bir ahenkle birleştiren yazar çağdaşları içerisinde en parlak yazarlardan biri olmasının yanı sıra gelecek yıllar boyunca da değerinden hiçbir şey kaybetmeyeceğinin sinyallerini veriyor.

Şiddetin neredeyse her türüne çok yakından tanık olduğumuz günümüzde İnishmorelu Yüzbaşı bu tanıklığın ötesinde neyi, ne kadar bildiğimizi, üzerinde ne kadar düşündüğümüzü soruyor. En sert olayların bile zamanla bizi ne kadar az etkiler olduğunu, etkisinin ne kadar çabuk geçip sıradanlaştığını sorgulatıyor. Pek de akıllı, mantıklı olmayan hatta sersem diyebileceğimiz kişilerin sıradan hayatları bir kedinin ölümüyle ne kadar değişebilir, bir kedinin ölümü hangi olayları tetikler, bir kedinin ölümü kaç kişinin hayatına mal olabilir? İnishmorelu Yüzbaşı’yı izlemeden önce vereceğiniz cevaplar oyunu izledikten sonra göreceklerinizle pek örtüşmeyecektir. Yazar tüm bu soruların cevaplarını sinirinizi zorlayacak şekilde veriyor.

 

Oyunun çevirisini yapan Mehmet Ergen’in de belirttiği gibi çıkış yeri olan İngiltere’de böyle bir türün var olup olmadığı tartışılsa da in yer face akımı son on yıldır ülkemizde hakimiyetini sürdürüyor. Özellikle alternatif mekanlarda bu türün en sert örneklerine rastladık. İnishmorelu Yüzbaşı da bu türün bir örneği sayılabilecekken benzerlerinden  büyük bir farkla ayrılıyor. İn yer face ile komedi unsurunun bir araya geldiği bu oyunda canınız yanarak gülüyorsunuz, yüzünüzdeki gülümseme gitgide bir sinir bozukluğu ifadesine dönüşüyor. Bu kadar da olmaz dediğiniz olayların aslında çok da olası olduğunu görüyor ve tam da bu nedenle dehşete düşüyorsunuz. 

 

Metni okumamış bir izleyiciyseniz oyun tanıtımından edindiğiniz kısıtlı bir bilgiyle salona girdiğinizde gizemli bir sahneyle karşılaşıyorsunuz. Hem naif, küçük bir ev hem de ürkütücü, tuhaf bir hava var sahnede. Dekorun renkleri ve şekilleriyle özellikle de arka fon üzerine düşen ışık harika bir uyum yaratıyor ve ortaya adeta gotik bir tablo çıkıyor. Daha oyun başlamadan seyirci üzerinde büyük bir etki yaratan sahnenin bu hale gelmesini sağlayan Ethem Özbora ile Akın Yılmaz uyumlu çalışmalarıyla büyük bir alkışı hak ediyorlar. Özellikle de evin hemen üst kısmının yol olarak düzenlenmiş olması ev ile sokak arasında geçen olayların hiçbir kopukluk olmadan sahneye aktarılmasını sağlamış.

Dekor ve ışık tasarımı gibi oyunda kullanılan ve metin gereği çok önemli olan-neler olduğunu söyleyip de oyunun büyüsünü bozmayalım- aksesuarlar da büyük bir özenle hazırlanmış. Eğreti duran herhangi bir şeye rastlamak mümkün değil. 

Görsel açıdan tam puan alan bu oyunu çok iyi kavrayıp sahneye koyan isim ise devlet tiyatrosunun deneyimli oyuncusu ve yönetmeni Murat Karasu. Yönetmen Murat Karasu çok sert bir konuyu komedi unsurlarıyla anlatmayı seçen metni hassas bir denge kurarak başarıyla sahneye aktarmış. Gerilim dozu gittikçe artan oyunda seyirciye soluklanması için ara ara ufak molalar verilse de çok doğru bir tercihle rahat bir nefes almasına da fırsat verilmemiş. Yazarın hayalini kurduğu, metnin amaçladığı şey Murat Karasu rejisiyle sahnede gerçeğe dönüşüyor. Sizi tokatlarken bir yandan da teselli etmek için sırtınızı sıvazlayan bir el gibi dokunuyor İnishmorelu Yüzbaşı.

Herkesin yaptığı işin hakkını fazlasıyla verdiği oyunda Padraic rolüyle Reha Özcan bir oyunculuk resitali sunuyor. Hem öfkeden gözü dönen hem de aynı anda komik olan bir adamı aynı potada eritip büyük bir ustalıkla bedeninde birleştirmiş. Birbiriyle çelişkili ruh halleri olan Padraic için Reha Özcan iç dünyasını parçalara ayırmış ve sonra da bu parçaları hiçbir iz bırakmadan bir araya getirmiş. Bakışıyla, duruşuyla saniyeler içinde bir halden bambaşka bir hale geçiveren oyuncu beden kullanımındaki ustalığını sesiyle desteklemiş. Konuşma sesinin yanı sıra şarkı sesiyle de seyirciyi kendisine hayran bırakıyor. Eksik bir yorumla gaddar ya da şapşal olabilecek Padraic karakteri Reha Özcan’ın bedeninde tüm zayıflığı ve tüm cesurluğuyla hayat buluyor.

Sezonun en iyi yapımlarından biri olan İnishmorelu Yüzbaşı türü, konusu, oyunculukları ve sahnelenişiyle son derece özgün bir oyun. Sinir harbi içinde kahkahalarla gülmek ve oyun sonunda alt üst olmak için İnishmorelu Yüzbaşı kaçırılmamalı. Tabi arka arkaya patlayan silah seslerine ve oluk oluk akan kana dayanmayı göze alanlar için.

Anahtar Kelimeler: inishmorelu yüzbaşı, istdt, istanbul Devlet Tiyatrosu



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





TİYATRONLİNE

E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir