MAKALELER

İki Arada Bir Yerde – İstanbul Şehir Tiyatrosu...

2015.12.04 00:00
| | |
4452

Bu sezon merakla beklediğim ve yine bu sezon “barış” teması üzerine izlediğim ilk tiyatro oyunu olarak “İki Arada Bir Yerde” yi,...

ŞEHİR TİYATROLARINDA OYNANAN “İKİ ARADA BİR YERDE” OYUNUNUN İNCELEMESİ VE ELEŞTİRİSİ

    
Bu sezon merakla beklediğim ve yine bu sezon “barış” teması üzerine izlediğim ilk tiyatro oyunu olarak “İki Arada Bir Yerde” yi, 16 kasım pazartesi akşamı Harbiye Muhsin Ertuğrul sahnesinde yapılan galasında izleme fırsatı buldum. Yıldıray Şahinler’in hem çevirisini yapıp, hem uyarladığı, hem yönetip hem de başrollerini paylaştığı oyun, seyirciden büyük alkış aldı. Barış teması üzerine beni en etkileyen oyunlardan birisi bu oyun iken, diğer bir oyunda yine Yıldıray Şahinler ’in çevirisini yaptığı Dejan Dukovski’nin yazdığı Barut Fıçısı’dır. 

Onlarca savaşla, soykırımla, sürgünle yıllar, asırlar geçirmiş balkanlardan başka bir yerden çıkamazdı, barış temasını seyirciye şahane bir dramatik çatışma içinde sunabilen bir metin. Balkan müziklerinin gırtlak namelerinde, o şarkı söylerken seslerinde ki vibrasyondan anlamaz mıyız, dillerini bilmesek bile yaşanılan onca savaşı ve sürgünü? 

Barut Fıçısı savaş sonrası balkanlarda ki insanların psikolojik travmaların gündelik hayatta ki davranışlarına yansımasını gösterirken, bu oyun bizlere savaş esnasında askerler arasında yaşanan trajikomik bir olay üzerinden barış temasını sunuyor.

 

OYUNUN ÖNERMESİ : SEMBOLLERDE GİZLİ
    Yanlış hatırlamıyorsam 2007 yılında yine şehir tiyatrolarında Barut Fıçı’sını seyretmiştim. Orada bütün olaylar sahnenin ortasında bir barut fıçısı içerisinde geçiyordu . Bu oyunda da ana aksiyon planı güzel bir şekilde korunup, verilmek istenen önermelerden bir tanesi sahne üzerine konan çarklarla verilmiş. Orada birileri çarkı çevirdiğinde insanlar ölüyor ve bir çoğu neden öldüğünü bile bilmiyordu. Birileri çarkın böyle dönmesini istiyordu. Çok yerinde bir reji olmuş. İkinci kullanılan sembol ise elma idi. Elma hepimizin bildiği gibi bilgelik meyvesidir. Bilgeliği sembolize eder. Oyun boyunca elden ele dolaşan ve hiç birinin yiyemediği yeşil elma, (yeşile de barış anlamı yüklenmiş) bilgi ve eğitimi temsil ediyordu. Elmanın kullanımı oyuna motif, devamlı kullanımı “Leit motiv” olarak hoş bir anlam yükledi. En sonunda onu yemek, oyun boyu mayın üstünde oturan askere nasip oldu. Oyun evrensel düzlemde; En büyük zafer sağlık”, toplumsal düzlemde; savaş felakettir, bireysel düzlemde; “Düşün, çarkın parçası olma !” diyordu. 

DRAMATURJİ VE OYUNCULUKLAR
    
Oyunda yönetmenin şahane bir emeği var. Bunu kimse inkar edemez. Çeviri, yönetim, başrol derken sanki birkaç oyuncu yönetmenin bu yoğunluğundan faydalanıp geride durmuş gibiydi. Örnek ilk perde açıldığında sisler içinden geçen askerlerde ne bir asker ruhu, ne bir oyuncu ruhu görülebildi. Sanki birileri eline zorla tüfek verip, “-şuradan geçip şurada dönüp etrafı kolluyormuş gibi yapıp öbür kapıdan çıkacaksın” demiş gibi bir ruh vardı. Halbuki Muhsin Ertuğrul sahnesinin arka kulis kapısı Harbiye askeri gazinosu duvarına bitişiktir. 

Tam kapının yanında 6-7 metre ötede nöbet kulesinde hep nöbet utan asker bir vardır. Uzakta değil kulisin kapısından hava almaya çıksa bir oyuncu, gerçek nöbet ve silah tutan asker gözlemleyebilir. Ama yapılmamış. Prova eksiği gibi durumlar gözlendi. Oyunun genelinde bir akış problemi vardı. Enerjisi düşüktü. Oyun bir şekilde akmıyordu. İlerleyen günlerde ki temsillerde ve yapılan ara provalarla bu durum da ortadan tamamen kalkıp mükemmele ulaşılabilir. Bu yavaşlık bazı esprilerin reaksiyon almamasına sebep oldu. Yönetmenin sürece bu kadar katkı sağlaması, onun bu projenin olurunu ne kadar çok istediğini gösterir. Yoğun çalışması da bazı eksikleri görmesine engel olmuş anlaşılan. 

Buna örnek olarak da kulisin arka kapısında nöbet tutan gerçek askeri gözlemlemenin oyunda ki oyuncu askerlere neler katabileceğinden bahsettik. Ama birleşmiş milletler komutanını oynayan oyuncunun hakkını yememek gerek. Gerçekten rolünü iyi çözümlemişti. Aynı şey birleşmiş milletler askerlerini oynayan iki oyuncu içinde geçerliydi. Ejder’i oynayan Yıldıray Şahinler’i söylemeye gerek yok zaten. Aynı şekilde Sarı karakterini oynayan oyuncuda dozunda ve iyiydi. Mayının üzerinde oyun boyu oturan askerin biraz daha çalışması gerekiyor. Çünkü kalktığında patlayacak ve herkesi öldürebilecek bir mayının üzerinde oturuyor durumunu iyi bir şekilde var edebilmesi gerekiyor.

 

KEŞKE OLSAYDI DEDİĞİM TEK ŞEY: MÜZİK
    
Müziğin bu oyunun amacına çok iyi hizmet edeceğini düşündüm. İşin gerçek ehli müzisyenler tarafından bestelenmiş, bu oyuna özel müzikler kullanıldığında amaca daha hızlı ilerlenebilirdi. Çünkü müziğin, akılda kalıcı ve tamamlayıcı etkisine son derece inanıyorum. Oyunun prodüksiyonuna baktığımda yönetmenin imkânları hoyratça kullanmaktan kaçınarak, sadece bu oyunu sahnelemek ve oyunun içerdiği mottoyu seyirciye en anlaşılır şekilde ulaştırmak istemiş olduğunu gördüm. 

Oyun sonunda gözlerin parıltısından, salonun yarısı ayağa kalkıp alkışladığında, babasından istediği oyuncağı, akşam iş döşünü babasından hediye olarak almış çocuk gibi sevinçler içerisindeydi. Bundan dolayı tamamen oyuna odaklanılmış sadece “iş” yapılmış. Çünkü öyle yapımlar izliyoruz ki, bazen 2 saat 10 dakikanın 2 saatinde kostüm dekor 10 dakikasında sahnenin inip kalkan asansörünü izliyoruz. O yüzden yönetmene ayrı bir teşekkür daha gerekiyor.

 

“BARIŞ” TEMALI OYUNLARIN SAYISI ARTMALI 


Daha önceki yazılarımdan bir kaçında da belirtmiştim. Tiyatro var olduğu tarihten itibaren hep bir derdi vardı. Anlatacağı, insanlığa sunacağı katkının mücadelesindeydi. Hiç şüphesizde anlatım metotları mikroskobundan bakarsak en etkili yöntemdir. Barış sözcüğüne dünyanın en çok ihtiyaç duyduğu bu dönemde, şehir tiyatroları bu ihtiyacı görerekten “Ayak takımı arasında” gibi, bu oyun gibi eserlerle sürece katkıda bulunmaya çalışmış. Bunun adına sanatın ve sanatçının yanında İBB Başkanı Sn. Dr. Kadir Topbaş, ve bu konularla titizlikle ilgilenen İBB Kültür Daire Başkanı Abdurrahman Şen, Şehir Tiyatroları Müdürü Salih Efiloğlu, Genel Sanat Yönetmeni Erhan Yazıcıoğlu’na teşekkürler. 

Gerçekten kendi fantazyalarından koparak sanat için, toplum için, toplum ihtiyaçlarının karşılığı eserleri özenle seçip, en anlaşılır rejilerle yöneten bütün yönetmenlerin yüreğine, sanatına sağlık. Saygıyla hepsinin önünde ceketimi ilikliyorum. Bir gün lisans tezimde yararlanmak için bir makale okumuştum. Bütün terminolojisini bilmeme rağmen bir doçentten yardım almama rağmen makaleyi çözememiştik. Yazan sanki anlaşılmamaya yemin etmişçesine en anlaşılır cümleleri bile anlaşılmaz kelimelerden seçmişti.  Sanatın anlaşılabilir, faydalanılabilir olanı benim için daha evla durumdadır. Bu yüzden tüm incelemelerimde özellikle son derece herkesin anlayabileceği dil tercih ederim. Tüm oyunda emeği geçen herkese yürekten teşekkürler. Bu incelemenin ulaştığı tüm okuyuculara da şiddetle tavsiye ediyorum.

Yasin ÇETİN

Mail: [email protected]

Anahtar Kelimeler: iki arada bir yerde, istşeh, istanbul şehir tiyatosu



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





TİYATRONLİNE

E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir