MAKALELER

Erkan Can

2009.01.29 00:00
| | |
5978

Türk halkı, onu daha çok televizyon dizilerinden ve son yıllarda oynadığı filmlerden tanıyor.


 

    SAHNE TOZU'na hasretlik çeken başarılı bir sanatçımız: ERKAN CAN...
 
     ERKAN CAN, tiyatro tozuna hasret kalmış bir tiyatro oyuncusu...
  
    1998'de oynadığı "Gemide" adlı filmi ona 35. Antalya Film Festivali'nde"Altın Portakal Ödülü"nü kazandırdı. "Gemi" filmini "Dar Alanda Kısa Paslaşmalar" filmi takip etti. 2000'de "Vizontele"de rol aldı. 2003 yılında oynadığı "Yazı Tura" filmindeki rolüyle SİYAD tarafından "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" seçildi.
 
    Ve yine iki televizyon dizisi: "Büyükannenin Konağı" ve "Kapıları Açmak". 2004 yılında "Anlat İstanbul", 2005 yılında ise "O Şimdi Mahkum"da oynadı.

 


 
    Aynı yıl "Pamuk Prenses" adlı kısa filmde mafya babasını canlandırdı.
 
    Ve... 2006'da yine "Yeni Sinemacılar" yapımı olan, yönetmenliğini Özer Kızıltan'ın yaptığı TAKVA adlı filmde, Muharrem adlı bir tarikat mensubunu canlandırdı.
 
    TAKVA, hem konu yönünden hem de Erkan Can'ın oyunculuğu ile yankı yaptı ve uluslararası ödüller kazandı.


 
    Takva'nın yanısıra 2007'de "Bıçak Sırtı", 2008'de "Düğün Şarkıcısı" adlı televizyon dizilerinde oynadı.
12 yıl süren "Mahallenin Muhtarları"nda Karadenizli kahveci Temel rolü ile tanınan Erkan Can, tip olarak ta tıpkı bir Karadenizli; hatta konuşurken de hemen hemen bir Karadenizli gibi konuşuyor. Oysa o, Bursa doğumlu.

 


Bursa'daki çocuklugu Karadenizlilerin arasında geçtiği için onların şivelerini kapmış.


15 yaşindayken mahallesindeki "ağabeyim" dediği bir mahalle büyüğünün tavsiyesi ile Bursa Devlet Tiyatrosu'nun tiyatro kurslarına başlar ve tiyatro sanatıyla tanışır. Kurs hocaları arasında Kenan Işik ve Yalın Tolga da vardır. Okulla arası hiç te iyi olmayan Erkan Can, sınıfları hep çift dikiş geçer. Tiyatro kursuna gidebilmek için Akşam Sanat Okulu'na başlar.

 


 
     Erkan Can ile sohbetimiz üç bölümden oluştu:
 
    Birinci bölümünü Harem'den Eminönü'ne kadar Harem vapurunda, ikinci bölümünü vapurdan inince bindiğimiz takside Beyoğlu'na kadar süren taksi yolculuğumuzda, üçüncü bölümünü ise Yeni Sinemacılar'ın Beyoğlu'ndaki bürosunda yapabildik.
 
    Taksideki sohbetimizde ortak bir dostumuz olduğu ortaya çıktı: Almanya'da yaşayan karikatürist ve kabare sanatçımız Muhsin Omurca. Bursa'da aynı semtte büyümüşler. Yeşil Çay Bahçesi'nde sohbet ederlermiş. Arkadaşlıkları hala da devam ediyor.
 
    Beyoğlu'nun bazı caddeleri (hangi caddeler değil ki!..İstanbul'un her yeri kazılıyor, kapanıyor, tekrar kazılıyor!..) kazıldığı için, Yeni Sinemacılar'ın bürosuna gidebilmek için taksiden inip, yürüyoruz.
Yolda yürüyüşü dikkatimi çekti: sanki gençliği Beyoğlu'nda geçmiş bir Karadeniz kabadayısı gibiydi; sevecen, samimi ve alçakgönüllü... Herkes ona, o da herkese selam veriyor...
 
     Karadenizli değil, Bursa doğumluyum...
 
    1958 Bursa doğumluyum. Ancak 12 yıl süren "Mahallenin Muhtarları" dizisindeki Karadenizli Temel rolümden dolayı beni hep Karadenizli sanıyorlar. Tabii şivemi de benzetiyorlar. Benim Bursa'daki çocuklugum hep Karadenizliler arasında geçti. Çünkü çok Karadenizli arkadaşim vardı mahallemizde.
 
    Hiç aksamayan tiyatro çalışmalarım...
 
    Oldum olası okulu sevmedim. Tek isteyerek gittiğim tiyatro idi. Tiyatro kurslarına gidebilmem için kasıtlı olarak Akşam Sanat Okulu'na yazılmıştım. Ortaokulu hep çift dikiş yaparak yedi yılda bitirebildim. Mahallemizdeki bir büyüğümün tavsiyesiyle 1975 yılında Bursa Devlet Tiyatrosu'nun açmış olduğu tiyatro kurslarına başlamıştım. Bu kurslarda tiyatro sanatıyla tanıştım. Tam 34 yıl oldu tiyatroya başlayalı. Fakat yaklaşik 10 - 15 yıldır sahneden uzağım; tiyatro tozuna hasretim.
 
    Belli bir kurs döneminden sonra akşamları yavaş yavaş küçük rollerle sahneye çıkmaya başlamıştım. Tabii oyunlar genellikle gece olduğu için okulu da ihmal etmeye başlamıştım. Yıllarca Bursa'da oynadım. Hem kurslara gidiyordum hem de figuranlık yapıyordum.
 
    İlk sahneye çıktığım oyun "Parkta Bir Sonbahar Günü" adlı oyundu. Coşkun Orhon ve İsmet Orhon oynuyorlardı. İki kişilik bir oyundu. Ben ve arkadaşim Cemal, arkadaki bankta oturan talebe rolünde idik. Sıramız gelince konuşuyorduk.
 
    İlk replikli oyunum...
 
    "Marius" adlı oyun ilk replikli oyunumdu. Kenan Işık'ın oynadığı oyunda, onun çırak'ı rolünü oynuyordum. Kenan Işik yelkenci ustası rolünde idi. Birkaç cümlelik repliğim vardı bu oyunda. Daha sonra çocuk oyunlarında oynadım. "Elmadaki Barış", "Keloğlan", "Paydos", "Kahvede Şenlik Var"... gibi yaklaşik 40-50 oyunda Bursa Devlet Tiyatrosu'da oynadım. Bu tiyatro kurslarının yanı sıra da Akşam Sanat Okulu'na gidiyordum. Fakat akşamları oyun oynadığım için devamsızlıktan kalmıştım. Okulu aksatıyordum, fakat tiyatro çalışmalarımı hiç aksatmadım. Okul beni çok sıkıyordu; okuldan hep kaçardım.
 
     İstanbul'da konservatuvar eğitimi...
 
    Askere kadar Bursa Devlet Tiyatrosu'nda oynadım. Askerden sonra sınavlara hazırlanıp, 1985 yılında İstanbul Belediye Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nü kazandım. 1990 yılında da mezun oldum.
Konservatuvar eğitimi sırasında dönem arkadaşlarım arasında Oktay Kaynarca, Fikret Kuşkan, Demet Akbağ, Bennur Yıldırımlar, Kemal Kocatürk, Yıldıray Şahinler, Julide Kural ve Yasemin Yalçın... gibi değerli oyuncular vardı.
Eğitmenlerimizden bazıları ise: Yıldız Kenter, Haldun Dormen, Müjdat Gezen, Mehmet Birkiye, Suat Özturna, Lütfi Oğuzcan, Ahmet Leventoğlu, Cüneyt Türel...
 
    Bakırköy Şehir Tiyatroları'nın kuruluşu... gerçekleşemeyen hayaller...
 
    1991-1992 yılında da Zeliha Berksoy'un yönetiminde Bakırköy Şehir Tiyatroları'nı kurduk. Fakat Zeliha Berksoy'un hayalleri gerçekleşemedi. Tiyatro ile belediye işleri karıştı. Zeliha Hoca, orayı Berliner Ensamble gibi bir tiyatro yapmayı düşünüyordu. Belli bir kadrosu olacak, o kadronun dışına çikilmayacakti. Sınavla kadro oluşturacaktı. Biz oranın sınavlarına girdik ve kazandık; ilk kadroyu oluşturduk. Fakat işe siyaset karışınca olmadı. 4-5 sene maaş almadan oynamak zorunda kaldık. Adnan Kahveci, rahmetli olmadan önce herşeyi ayarlamıştı; bütçemizi filan imzalamıştı. Onun sayesinde bazı sorunlarımız halledilmişti. 7 sene orada çalistim. Sonra istifa ettim. Zeliha Hanım'da zaten istifasını vermişti. Onun istediği gibi olsaydı, çok güzel olacaktı. İkinci bir Berliner Ensamble olacaktı. Fakat bir türlü gerçekleştiremedi Zeliha Hoca. Belki de Berliner Ensamble'nin İstanbul'da bir şubesi olacaktı. Güzel çalışmalar yapıp, güzel oyunlar sergileyecektik!.. Umarım bundan sonra olur. Zeliha Hoca bu çalışmalarını yine sürdürüyor... Bazen hayaller kolay gerçekleşmiyor; yolumuz zor!.. Türkiye'de sanat'la uğraşmak zor, çok zor ve zahmetli!..
 
    Mahallenin Muhtarları dizisi...
 
    Bakırköy Şehir Tiyatroları çalışmalarıma paralel olarak, 1992 yılında, televizyon dizisi olan Mahallenin Muhtarları'nda oynamaya başlamıştım. Bu dizi çok sevildi ve tuttu. 12 sene sürdü. Bu diziye başlamamla beraber yavaş yavaş tiyatro sahnesinden uzaklaşmaya başlamıştım. Bakırköy Şehir Tiyatroları'ndan da istifa edince iyice sahne tozundan uzaklaşmış oldum. En son oynadığım oyun 1998'de idi. Bakırköy Belediye Tiyatroları'nda oynamıştım. Bakırköy Şehir Tiyatroları'nda 5-6 oyunda oynadım.
Antigone, İvan İvanoviç Varmıydı Yokmuydu, Bir Geçmiş Zaman, Ayyar Hamza, Demokrasi Gemisi, Barış... gibi.
 
     Oynadığım diğer televizyon dizileri ve film çalışmaları...
 
    1992'de başladığım "Mahallenin Muhtarları"adlı 12 yıl süren televizyon çalışmasını diğer televizyon ve film çalışmaları takip etti. Başlıcaları özet olarak şunlar: 2008 Düğün Şarkıcısı, 2007 Bıçak Sırtı, 2006 Takva, 2006 Fırtına, 2005 Pamuk Prenses, Kapıları Açmak, O Şimdi Mahkum, Anlat İstanbul, Yazı Tura, Azad, Vizontele, Dar Alanda Kısa Paslaşmalar, Gemide, Sokaktaki Adam, Yalancı, Mahallenin Muhtarları ve Davacı... gibi.
 
    Ödüller...
 
2007 - 12. Nürnberg Türkiye/Almanya Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu "TAKVA"
2007 - 26. İstanbul Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu "TAKVA"
2006 - 28. SİYAD Türk Sinema Ödülleri En İyi Erkek Oyuncu "TAKVA"
2006 - 43. Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu "TAKVA"
2004 - SİYAD Türk Sinema Ödülleri En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu "Yazı - Tura"
1999 - 11. Ankara Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu "Gemide"
1999 - 10. Orhon Arıburnu Ödülleri En İyi Erkek Oyuncu "Gemide"
1998 - 35. Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi Erkek Oyuncu "Gemide"
 
Tekrar "Sahne Tozu" yutmaya hazırlanıyorum...     2010 yılında İstanbul Dünya Kültür Başkenti olacak. Şimdiden bunun çalışmalarına başlandı. Her tarafta tiyatro binası inşa ediliyor. Bunlar 2010 yılına yetişecek. 2010 yılı için isteyen sanatçı projesini verecek. Biz de bir proje verdik. Yani 2010 yılında sahnede tekrar sahne tozu yutacağım. Ali Sürmeli ile Kenan Işık'ın yöneteceği bir oyun olacak. Sahneden çok uzak kaldım.
 
    Sahne korkum...
 
    Tekrar sahnede olmayı sabırsızlıkla beklerken, korkuyorum da sahneden... Fakat bu korkuyu yenmek için de tekrar sahneye çıkmak zorundayım. Nihayetinde ben bir tiyatro oyuncusuyum. Neredeyse unuttum tiyatroyu. Ancak provalar başlayınca yine aynı havaya girerim. Bu heyecan verici bir durum. Yavaş yavaş kendimi hazırlıyorum; sanki ilk oyunu oynayacakmış heyecanı var içimde. Bu bambaşka bir duygu; yaşayan bilir!..
 
    Televizyon dizilerindeki sorunlar...
 
    Diziler çok çoğaldı; tadı tuzu da kalmadı; kalite düştü!.. 90 dakika çekilmeye başlandı; tıpkı bir sinema filmi gibi. Bunu 45-50 dakikaya indirmeleri gerekiyor. Kalite için bu şart!.. Ya set işçileri, onlar bizden daha fazla yoruluyorlar. İnsanüstü bir çalışma yapıyorlar. Sabaha karşı saat 4 paydos, 8 de yine işbaşı. Ne zaman uyuyorlar; hayret!.. Çok yoruluyorlar. Bir çözüm bulumalı!..
 
    Benim gönlümde yatan...
 
    Diziler bizleri çok yoruyor. Benim gönlümde yatan tiyatro ve sinema. Dizi mümkünse yapmamak!.. Fakat diziler de tiyatro sanatçılarına maddi yönden destek sağlıyorlar. Ancak 2010 yılında tiyatro grupları çogalacak, tiyatro da bir canlanma yaşanacak. Tiyatrodan güzel para kazanan tiyatro oyuncusu zaten dizilere vakit ayıramayacak. İnşallah bunlar gerçekleşir ve tiyatro sanatçısı sadece tiyatro sahnesinde kalır. Veya dizi çalışmalarında daha seçici olur. O zaman da kaliteli diziler çıkar ortaya.
 
ADEM DURSUN
Ocak 2009
[email protected]

Anahtar Kelimeler: erkan can



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





TİYATRONLİNE

E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir