MAKALELER

Dosya - İstanbul Şehir Tyatrosu

2006.08.06 00:00
| | |
4551

Sanatındaki başarısını aldığı birçok değerli ödülle kanıtlayan Tuncer Cücenoğlu'nun, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda sahnelenmekte olan “Dosya”sını konu edineceğim...


 
Bu hafta, Türk oyun yazarlığında 1970 kuşağı içinde yer alan, yazdığı oyunlarla Türk Tiyatrosu'nu birçok ülkede tanıtan, sanatındaki başarısını aldığı birçok değerli ödülle kanıtlayan Tuncer Cücenoğlu'nun, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda sahnelenmekte olan “Dosya”sını konu edineceğim...

  

 

     KURALLARA UYULMAYAN ORTAMIN DEMOKRATİK ÖYKÜSÜ: "DOSYA"

    Bu hafta, Türk oyun yazarlığında 1970 kuşağı içinde yer alan, yazdığı oyunlarla Türk Tiyatrosu'nu birçok ülkede tanıtan, sanatındaki başarısını aldığı birçok değerli ödülle kanıtlayan Tuncer Cücenoğlu'nun, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları'nda sahnelenmekte olan “Dosya”sını konu edineceğim.
 
     SEN MİSİN YOLSUZLUĞU ORTAYA ÇIKARAN

    Toplumsal içeriğin ağır bastığı oyunların yazarı Tuncer Cücenoğlu'nun bu oyununda, bir devlet memuru olan Tamer, hazırladığı dosya ile büyük bir yolsuzluğu ortaya çıkartmış olmanın mutluluğu içindedir, ancak mutluluğunun yirmi iki yıllık memuriyetinin de, mutlu aile yaşantısının da, dostluklarının da nasıl tehdit edeceğinin bilincinde değildir. 80'li yıllardaki yolsuzluk olaylarının ele alındığı, günümüzde de hiç yabancılığını çekmediğimiz konu, doğal olarak bir ailenin çöküşüne neden olacak ve beklenilen trajik son, gelip çatacaktır.
 
     TUNCER CÜCENOĞLU'NUN DEMEK İSTEDİĞİ

    Hukuk devleti ya da hukuka bağlı devlet sistemi, yönetenlerin de yönetilenler gibi hukuk ile bağlı kılınmasını öngörür. Türkiye'nin kimi sorunlarının teme­linde kurallara uymamak ve ku­rumsal­laşamamak yatmaktadır ki, kural­ların yönetilenler için olduğu, yönetenle­rin kurallara uymama özgürlüğünün bu­lunduğu anlayışı, birçok sorunun da kay­na­ğını teşkil etmekte, sonuç olarak demokratik yaşam, ku­rallara uymama özgürlüğünü kazanma yarışına dönmekte. Tuncer Cücenoğlu'nun “Dosya” başlıklı oyununda söylemek istediği bu ve eserinin sağlam bir dramatik yapısı var. Bu güçlü dramatik yapı altından, kulağımıza ülkemizde yolsuzluk ve rüşvet olayları gündeme geldiğinde, çoğunlukla yasaların çiğnenmiş olup olmadığına bakıldığını, konunun ahlaki yönünün kimilerini zaman zaman gıdıkladığını, buna karşın, ekonominin uğratıldığı zararların kimsenin ipinde olmadığını fısıldamakta.
 
     BATI ÜLKELERİNDE SKANDAL, BİZDE “VAK'A-YI ADİYE”

    Esasında, yolsuzluk ve rüşvet olaylarına toplumun yeterince tepki göstermemesinin temelinde, toplumsal değerlerin kendisi var. Yolsuzluk olayları ortaya çıktığında, birkaç gün medyada haber oluyor, bazı köşe yazarları yorum yapıyor, olayla ilgili soruşturma yapıldığı yönünde beyanatlar veriliyor.
 
    Sonrasında, soruşturma ve eğer açılmışsa dava devam eder, ondan sonra da olay neredeyse unutulur gider. Çoğu durumlarda da zamanaşımı ya da başka bir nedenle dava düşer. Batı ülkelerinde skandal sayılabilecek nitelikteki yolsuzluk olayları, bizde neredeyse olağan sayılmakta.
 
    Bireylerin ve toplumun değer yargılarında ciddi bir değişiklik olmadan, bu konuda olumlu bir gelişme beklemekse, elbette olası değil.
 
     ERHAN YAZICIOĞLU, OYUNA YORUMUNU KAT(MA)MIŞ

    Oyunu yöneten Erhan Yazıcıoğlu, oyuna yorumunu katmak istemiş, istemiş istemesine de, katamamış. Katabilseymiş, örneğin Sivil'in dosyayı almak için eve gelişini değişik biçemle vermeyi denermiş diyeceğim. Ama, güçlü bir “cast” oluşturmuş. Trafiği gayet iyi ayarlamış. Ama oyuncularını çok durarak oynatmış. Bu da, akıcılığı aşağı çekmesine, özellikle ikinci perdede oyunu müthiş durağanlaştırmasına neden olmuş. Tamer'in iş akdinin feshedildiğine dair cebinden çıkarttığı sekize katlanmış bumburuşuk kağıdı da, mutlaka yenilemeli derim ben. Yirmi iki yıllık iş hayatının kıdem ve ihbar tazminatsız, hatta yirmi sekiz günlük çalışma ücretinin dahi ödenmeksizin sona erdirildiği akşam, evdeki karşılaşmada Tamer ile Nurgül'ün vurdumduymazlık mertebesindeki sakinliklerini de gidermeli.
 
     DEKOR VE KOSTÜM

    Sabahat Çolakoğlu'nun çarklardan, dişlilerden oluşan ve de iletisi olan dekor tasarımına kötü diyemem. Masadan masaya geçen spiral hortum düşüncesi de iyi. Anla(ya)madığım, çarkların neden telefon konuşmaları sırasında döndüğü. Bürokratik mekanizma, sistemin çarkları, sadece telefon görüşmeleri sırasında dönmüyor ki! Bir de çarklarla aynı anda dönen dünya küresinin üstündeki saat neyi ifade ediyor acaba? Türkan Kafadar'ın kostümleri ”matluba” uygun. Ersin Aşar'ın efekt tasarımına sözüm olamaz. Eftal Gülbudak'ın tango çalıştırması da iyi. Vahit Geyik, ışık tasarımını yaparken, Sabahat Çolakoğlu'nun fonu siyah kullanmasını hiç dikkate almamış. Fon ile sahne ışığı arasında bağıntı yok. Sahne tonlaması ve atmosfer sağlanamamış.
 
     OYUNCULAR

    Yeşim'de, yirmi dokuz yaşındaki gencecik Sibel Topaloğlu, Tomris İncer gibi bir ustanın yanında oynamanın değerini bilmeli. Bilmeli ve ses kullanımına dikkat etmeli. Mahperi Mertoğlu, kanlı canlı bir Saide yaratmış. Nagehan Erbaşı, Ece Onur Adar, Eftal Gülbudak verileni başarıyla uygulamışlar. Hakan Güner, Sezai Aydın ve Emin And hedef oldukları uyarıcılara rahat, zorakilikten uzak tepkiler veriyor. Erhan Yazıcıoğlu, Erhan Abir'den sanırım “özel biçime sokulmuş, çok özel bir heyecan” istememiş. Erhan Abir, gene de Tamer'in ruh halini anlatıma kavuşturmayı başarmış. Tomris İncer ise, Nurgül'ün duygularının anlatımına aracılık eden özgün biçimi fevkalade iyi yakalamış.
 
    Sözün kısası, “Dosya”, “halî pür melâlimizi” yakından görmek için; gidilmesi, seyredilmesi gereken bir oyun.
 
    Varın gidin, dürüstlere yer verilmeyen toplumumuzu, boy aynasında seyredin.
 
    Kederlenin… Kederlenin ve bir çıkar yol düşleyin…

Anahtar Kelimeler: dosya, istanbul şehir tiyatrosu



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





TİYATRONLİNE

E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir