MAKALELER

Ay Tedirginliği - Bursa Devlet Tiyatrosu

2006.12.06 00:00
| | |
10156

Ama her nedense sahnelerde yazar/lar/ın hakkını vermiyoruz...


 

ORTADA TEDİRGİN OLMASI GEREKEN/ LER VAR AMA, NEREDE ? "AY TEDİRGİNLİĞİ".
 
Ama her nedense sahnelerde yazar/lar/ın hakkını vermiyoruz.Üç hafta önce Nazım Hikmet’in ‘’Yolcu’’ adlı oyunu İzmir Devlet Tiyatrosu tarafından perişan edilirken, bugün Özen Yula’nın ‘’Ay Tedirginliği adlı oyunu yerden yere vurulmuş.
 
Konu şu; Canavara dönüşen bir kadın dünyayla ve kendiyle hesaplaşması. Kadını bu hale getiren ENSEST ilişki; dünyada ve ülkemizde çok yaşanan, fakat bastırılmış, ne kadar görünmese de o kadar yaygın ve insanların ruhlarını hastalaştıran bir olay. Hastalıklı ruh mutlaka sağaltılmalıdır ki, yaşama yaşamın güzelliklerine dönebilsin. Oyundaki KADIN ki belki bu güzelliklere dönemiyor ama dolayısıyla kendini yargılama imkanı bularak bir karar veriyor.Oyunun konusu bu.ama sahnede bu yok.Merak ettiğim; Oyunu sahneye koyarken ,nasıl bir yol çizildiğiyle ilgili.Sahnede iki kişi var; hikayeler anlatılıyor,ne denildiği,ne anlatılmak istendiği,ne konuştuklarını vallahi anlayabilene aşk olsun.!
 
Oyun; kağıtları okuyan bir adamla başlar,hemen arkasında silah doğrultarak sahneye giren bir kadın görüyoruz,vazgeçip silahını yerine koyuyor,ondan sonraki ilk on dakika eli çantasında tetikte duruyor. Gergin müzikle başlayan oyun,başta oyunu kendisine çekmeye çalışsa da diyaloglar,yerli yerinde olmayışı ve bütünüyle anlamsız,anlaşılmaz,ne idüğü belli olmayan diyaloglardan oluştuğu için oyuna adapte olmak bir yana ,konuşulanlardan bir şey anlaşılması neredeyse imkansız.Öyle ki oyunla bağlantısını da bulamadım.Sadece arada bir sana bir hikaye anlatayım sözleriyle, oyun başından sonuna kadar birbirilerine saçma sapan, gereksiz hikayeler anlatıyorlar.Oyun bundan ibaret zaten.Ne bir jest,ne bir pandomim,ne bir tepki hiç bir şey yok.İki eski arkadaş yıllar sonra birbirini tesadüfen görüp konuşuyorlarmış gibi.
 
Şimdi asıl meselede burada başlıyor zaten,birkaç dakika içinde çok fazla sıkı fıkı oluyorlar,inandırıcı olmamasını sağlayanda bu. Öyle ki hemen arkasından geçmiş hikayelerini anlatıyorlar,ilerleyen dakikalarda kanyak içiyorlar.Oysa bu hadise gecenin bir yarısı sahilde gerçekleşiyor.İşin tuhafı birbirilerini tanımıyorlar..
 
Oyunu inanılmaz kılan sahneler.

Varan 1.Adam kadını nerden tanıyor,Orda karşılaşıyorlarsa şayet,bunun neden altı çizilmemiş.?Silahını neden adama doğrultuyor? Doğrultuyorsa neden sonra vazgeçiyor.Tabi sonradan birbirilerini tanıdıklarını söylüyorlar, ama adam ölmek için neden ısrar edip kadını çağırtmış,madem öldürecek; neden koyu bir muhabbete geçiyorlar. Mesele şu ; Sahil cinayetleri diye bir durum var ortada,yıllardır faili bulunamayan bir cinayet zinciri tutturmuş gidiyor,buradaki hikayeler neye bağlanmaya çalışılmış. Bu anlatımla nereye varmak istedikleri de belli değil.(söylediklerim sahnedekilerle ilgili)
 
Varan 2.Yanında konyak ve kadeh taşıyan adam ; Hangi adam çantasında iki şişe kanyak ve kadeh taşır.Amaç ne?Üstelik yetmezmiş gibi,içip dans ediyorlar,Oda bir kenara ; öldüreceği adamı çocukluğundaki hayal kahramanına benzetiyor. Kurulan cümleler basit,manasız,anlamsız tiyatral dil yok,Tepki yok,Etki hiç yok. Ve inanılmaz sahte.
 
Varan 3. Sahnede iki şişe kanyak içilmiş,hala sarhoş olan yok. Hikayeler devam ediyor.anlatılmak istenen mevzu henüz belli değil,bir noktaya getirmeye de çalışmıyorlar.Repliklerin bir çoğu hatta tamamına yakını yutulmuş,çiğnenmiş,anlaşılırlığını yitirmiş.
 
Varan 4. Yirmi dokuz harf ve birkaç simgeyle oluşturulan hayattan söz ediyorlar.Aristokrat takılmalar var.Artist pozlar verilmiş,Sahte hareketler kendini belli ediyor.Sözcüklerle oynama var,birbirilerine davetkar hikayeler anlatan iki insan,Bu ne biçim oyun Allah aşkına ? Kadın arkasını nasıl seyirciye döner,vurmak için geldiği adamla ayaklarını uzatarak bu kadar rahat içki nasıl içer. Failine bu kadar yakın nasıl davranabilir.
 
Varan 5.Kadın çocukluğunda dedesini öldürmüş,iyide adam bunu nerden biliyor,bu kadar katı bir kadın nasıl ağlar. Ne zaman nerde tanışmışlar,bu bağlantı nasıl kurulmuş,Ismarlama ölüm olur mu ?
 
Varan 6 : Son sözler,oyun gerildikçe gerilmiş,müzik devam ediyor,kadın kendini vuruyor.Kadın adamı öldürmek için orada,ama neden ona kıyamayıp kendisine kıyıyor.bu nasıl bir bağlantı,ölürken çıkan o müzik neyin nesi,sanki koca bir ahize yere düşmüş sesi var,bir patırtı,bir gürültü sesi var.ölürken böyle ses mi çıkar. ?
 
YÖNETMENE VE OYUNCULARA BİR SORUM VAR.
   
Bana göre bir oyun eğer kötü sahneleniyorsa,ya yönetende, yada oyuncuda sorun vardır. Bir boşlama göze çarpmakta.Benim yönetmenden beklediğim ; Bu oyun sahneye böyle nasıl konur,bir çok dile çevrilmiş,ödüller almış bu oyunu, bu kadar perişan etme hakkınız nerden var. ?’’Oyunun konusu bu kadar’’ derse Özellikle ‘’Thope polemiği’’ adlı tartışmada sözü geçen, ‘’her oyun sahneye konurken, yönetmen tarafından kırpıp biçildikten sonra konur’’. Yazar da suç aramak kadar saçma birşey olurmu.?Yazar kötüyse, Repertuara nasıl girmiş.? Madem öyle o zaman bu şekilde sahneleme hakkınız nerden geliyor.?
 
Suç oyuncular damı ? Yönetmen gerekenleri verdikten sonra,oyuncular mı sahnede berbat etti. Bence oyunun sorumlusu yönetmen ise buradaki ağır hakaretleri kabul etmesi gereken ilk suçluda kendisidir.
 
Ortada bir oyunda yok .Bir birileriyle konuşan iki insan var.Bunu yöneten devletten maaş alan biri…
 
SAYIN REJİ : BORA ÖZKULA’YA

Bu oyunda anlatılmak istenen ne? (Oyun metni değil,Sahnedeki performans için) Oyun nereye bağlanmak istenmiş,nereye bağlanmış.? İçki sahnesi sizce inandırıcımı? Silah sahnesi,hikayeler sahnesi,oyunun tamamı için bir açıklama bekliyorum.Neye dayanarak böyle bir oyun çıkardınız.? Üstelik afişte üç kişinin adı yazılmış,ama sahnede iki kişi var.Diğer oyuncu görünmez mi ?Buda sizin namus borcunuz olsun.
    
YAZAR : ÖZEN YULA
   
Oyunun yazarı : Özen Yula turnelerle Almanya, Avusturya, İngiltere, Hollanda, Japonya, Mısır gibi ülkelerde sahnelendi.
 
Ay Tedirginliği ile sonuncu Bonn Bienali’nde ve Viyana’da "kontext:Europa" Festivali’nde Türkiye’yi yazar olarak temsil etti. Ödülleri: Ay Tedirginliği oyunuyla 2001 Afife Jale Tiyatro Ödülleri’nde Cevat Fehmi Başkut En Başarılı Oyun Yazarı Ödülü; Arızalı Kalpler adlı kitabındaki "Mazi Taşıyan Trenler" hikâyesiyle Milliyet Ödülleri’nde 2001 Haldun Taner Öykü Ödülü Birinciliği; Gayri Resmi Hurrem oyunuyla Tiyatro dalında 2002 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü; Gayri Resmi Hurrem adlı oyunuyla 2004 Afife Jale Tiyatro Ödülleri’nde Cevat Fehmi Başkut En Başarılı Oyun Yazarı Ödülü; Kırmızı Yorgunları ve Gayri Resmi Hurrem adlı oyunlarıyla 2004 İsmet Küntay Ödülleri’nde En İyi Oyun Yazarı Ödülü; Gayri Resmi Hurrem oyunuyla 2004.
 
Yapıtları: Öykü: Öbür Dünya Bilgisi (1993); Kayıpkent Üçlemesi (1995), Buğuevi (1998); Arızalı Kalpler (2002), Tanrı Kimseyi Duymuyor (2005).
 
Roman: Hayat Bir Kere (2000).
 
Anlatı-Deneme: Jartiyer, Kırbaç ve Baby-Doll’ün Ötesindekiler (2001); Eksik Kitap, Tuhaf Defter (Birhan Keskin ve Tül Akbal Süalp ile beraber; 2004).
 
Oyun: Toplu Oyunları 1 (Ay Tedirginliği-Dünyanın Ortasında Bir Yer, 1996); Toplu Oyunları 2 (İstanbul Beyaz, Rakı Rengârenk-Kırmızı Yorgunları-Gözü Kara Alaturka, 1998); Toplu Oyunları 3 (Gayri Resmi Hurrem-Sahibinden Kiralık-Yakındoğu’da Emanet, 2002); Tiyatro Ödülleri’nde Yılın Yerli Oyun Yazarı Ödülü.
 
Böylesine usta bir yazara en büyük haksızlık, sanıyorum oyunu ancak böyle oynayarak edilmiştir.Sahnede oyuncu olmadığı için ,Oyuncuları da eleştiremiyorum.
 
Işık : Bu oyunda çok fazla değişim gösterilmedi,sade bir ışık kullanıldı,belki de en rahat oyununa çıkmıştır. Ali Karaman
 
Dekor : Tahtalardan yapılmış,bir sahil görünümü vermek için, ön tarafa kadar uzatılmış bir kıyı görünümü var. Önlerde taşlar var ama nedense üstleri poşetle örtülü.(Kirlenmemesi için mi acaba? ) Seyircinin önünde bir perde göze çarpmakta. Deniz olarak görünüm sağlanmaya çalışılsa da, bu biçim sonradan anlaşılacağı üzere kadehi atarken kırılmamasını sağlamak için . Ama maalesef bardağın kırılmasını önleyememiş.Tabi unutulmaması gereken ,en arkada kırmızı bez üzerine yuvarlak bir ışık tutarak, ay görünümü verilmesi ve altında yıldızların sağlanması.Hayatımda gördüğüm en basit dekor bu olsa gerek.Bu oyunda Reji,Oyuncular kadar,Sanırım teknik ekip de hiç ama hiç çalışmamış.
 
Bu oyun ya düzeltilmeli,yada repertuardan kaldırılmalı,Çünkü oyun sahnelendikçe kötü bir tepki oluşmaya başlıyor.Seyirciyi oyundan soğutmak bir katliamdır.Kimsenin bu katliamı işlemesinin hakkı olduğuna inanmıyorum.Sahneye bir kez dahi çıkmış insan dahi bu oyunu izlediğimden daha iyi yorumlayacağı kanaatindeyim.
 
Oyunu bu kadar inanılmaz kötü kılan sayın rejiden haksız olduğum konularla ilgili cevap bekliyorum.

İhsan ATA
[email protected]

Anahtar Kelimeler: ay tedirginliği, bursadt, bursa devlet tiyatrosu, özen yula



0 Yorum
Hmm! Bu içeriğe henüz yorum yapılmadı, sen yazmak ister misin?
Bekle! Yorum yazmak için üye olmalısın Üye isen burayı tıkla. Üye olmak için de burayı tıkla.
Diğer Yazıları





TİYATRONLİNE

E-Bülten Üyeliği Görüş Bildir